ÇİĞDEM YILMAZ/İSTANBUL- Türkiye’de 58 ilden daha fazla nüfusa sahip olan İstanbul’un Esenyurt ilçesinde birçok mahalle Suriye’den İran’a, Uganda’dan Afganistan’a kadar birçok ülkeden Türkiye’ye sığınan göçmenlerin yaşadığı bir yer. Son yıllarda Esenyurt ilçesinin adı sadece asayiş olayları ve şiddetle anılmaya başlandı. “Esenyurt’ta dehşet” ifadesine Türkiye adeta aşina oldu. Türkiye’deki 58 ilden daha fazla nüfusa sahip olan 20 mahalleli Esenyurt, tamamen göçle kurulan, karmaşık bir demografiye sahip. Hemen hemen her gün bir asayiş olayının yaşandığı ilçede, Türkiye’nin hemen hemen her ilinden ve dünyanın 101 farklı ülkesinden göç alan bir yer. Esenyurt, en son cumartesi akşamı 2 kişinin yaşamını yitirdiği tekel bayisine yapılan silahlı saldırı ile gündeme oturdu. Yaklaşık 1 milyon resmi, 300 bin de kayıt dışı nüfusa sahip insanın yaşadığı belirtilen Esenyurt’un neden bu kadar sık şiddet olaylarıyla gündeme geldiğini araştırdık.
‘GÖÇ SİLAHLANMAYI ARTIRDI’
Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım da şiddet olaylarının temelinde kentleşme ve göç gibi birçok sosyolojik olgunun etkili olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Türkiye’de nedenini anlamadığımız bir şekilde kolaylaşan silahlanma süreci var. İnsanlar sürekli silah ruhsatı için başvuruyor. Son dönemde bunda artış olmasının nedeni tam da bu şiddet olaylarının artmış olması. Bazı insanlar silah sahibi olmak istiyor ama bazı insanlar da herkesin silahı varsa bende de olmalı diyor. İnsanlar 10-20 yıl önce birbirlerine bu kadar fazla silahla temas kurmuyorlardı. Buna yol açan başta metropollerdeki düzensiz yaşam, yani hızlı göç. İnfaz yasalarıyla cezaların caydırıcılığında sorunlar yaşanıyor. Herkes kendi güvenliğini sağlama duygusuna kapılıyor. Türkiye’de kayıt dışı silahlar tespit edilmeli ve sert tedbirler alınmalı.”
‘ORTALAMANIN ÜZERİNDE DEĞİL’
Konuştuğumuz Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, ilçede asayiş olaylarının ortalamanın üzerinde olmadığını söylüyor:
“Esenyurt, çok bileşenli bir yapı. Türkiye’nin her yerinden göç alan bir ilçe. Aynı zamanda dünyanın 101 farklı ülkesinden insanın yaşadığı bir yer. Bu ilçede, geçmiş yıllarda maalesef çarpık bir yapılaşma ve kontrolsüz bir büyüme olmuş. Biz göreve geldiğimizden beri hem geçmiş yıllarda belediye kanadında yapılan eksikleri gidermek hem kamusal hizmete ihtiyaç duyulan tesisleri ve ihtiyaçları gidermek için çalışmaları sürdürüyoruz. Emniyet yetkililerinin bana verdiği rakamlar, ilçemizdeki asayiş olaylarının ortalamanın çok üzerinde olmadığı şeklinde. Bildiğim kadarıyla Esenyurt’ta genel olarak polis eksiliği var. Kamusal alan ihtiyaçları ve devlet kurumlarının personel ihtiyaçları karşılanmadığı için birçok sorunla karşılaştığımız açık. Ama ‘Esenyurt’ta çok suç işleniyor’ dememiz bizim adımıza doğru, değil. Bunu demem için elimde verilerin olması gerekiyor.”
‘ÖFKE DUYGUSU YÜKSEK’
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı ise Esenyurt’un analiz edilebilmesi için toplumdaki olumsuz duyguların ve suç tablolarının incelenmesi gerektiğine dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı: “2021’de Gallup’un ‘Dünya Duygu Haritası’ verilerine göre Türkiye öfke duygusunu en çok yaşayan ülkeler arasında 2. En stresli ülkeler arasında ise 4. sırada. 2022 verilerine göre, Türkiye hayatla barışık olma konusunda en alttaki ülkelerden biri ve olumlu deneyimlerin en az yaşandığı ülkeler arasında yer alıyor. Esenyurt’un tam olarak anlaşılabilmesi için sosyoekonomik faktörler, bölgedeki demografik yapı, eğitim düzeyi, işsizlik oranları, yapılaşma örüntüleri gibi çeşitli etkenler de dikkate alınmalıdır.”
‘SİLAHA ULAŞIM ÇOK KOLAY’
Adli Psikiyatrist Prof. Dr. Fatih Öncü, sosyal öğrenme teorisine işaret ederek, “Sorunlarını şiddetle çözmeye çalışmak, öğrenilir” dedi ve şunları kaydetti: “Düşük ve niteliksiz eğitim düzeyi, caydırıcı cezalandırma ve önleyici tedbirlerin alınmaması, silahlara kolay ulaşım ve kalabalık gibi şiddet riskini artıran faktörler bir araya gelince giderek yaygınlaştı. Şiddet davranışı görülme olasılığını artıran faktörler, erkek olma genç yaşta olma, düşük eğitim düzeyi, yoksulluk, kalabalık yaşama, davranışlardaki sosyal ve moral kurallar, ayırımcılık ekonomik eşitsizlik gibi pek çok neden sıralayabiliriz. Şiddetin meşrulaştırılması, şiddete maruz kalanların ya da karşı gelenlerin ötekileştirilmesi ve hedef gösterilmesine zemin oluşur. Adaletin sağlanması iyi bir yasal zeminden ve iyi bir uygulamadan geçer.”
ÇOCUKLARI ÖLDÜRÜLEN BABALAR
‘KAN PARASI, DOĞRU DEĞİL’
Saldırıda öldürülen Yunus Emre Erzen’in babası Cantürk Erzen, Milliyet’e yaptığı açıklamada, Özer Ailesi’yle anlaşmazlığın nedenlerini anlattı: “Borcumuz, alacağımız olmuş. 600 bin lira değil 600 trilyon da olsa ben hiç ihtimal vermiyordum oğlumu öldüreceklerine. Bilseydim ben o parayı bir yerden bulup getirirdim. Aramızda 10 trilyona yakın ticaret olmuştur. Ticari sıkıntıya girdik. Olayın olduğu gün bana WhatsApp’tan icra dosyası gönderildi. Ben de icra dosyasını, WhatsApp durumdan ‘Siz insan olamazsınız icra veriyorsunuz’ diye yazdım, yayınladım. Sonra aramaya başladılar, açmadım. Kendimi biliyorum, tutamam. Mesaj paylaştım diye oğlumun ölmesi mi gerekiyordu?”
Öldürülen Batuhan Bayındır’ın babası Mustafa Bayındır da “Oğlum günahsız bir çocuktu, yaşanan olayla alakası yoktu. Bu olayı yapan insanlarla, bir merhabam bile yoktu. Bunlarda her iş, her pislik var. Şehir eşkıyaları bunların yanında masum kalır. Rahat bir şekilde silah çıkarıp, insan öldürmek bu kadar mı basit.Olan benim Batuşuma oldu” dedi.