BURAK DEMİRBAŞ/HABER MERKEZİ- Tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu, kültürel mirasıyla dünyanın odağında olmayı sürdürüyor. Elazığ’da bulunan Harput Kalesi de Anadolu’nun önemli kültürel miraslarından biri. “Süt Kalesi” olarak bilinen yapının tarihi MÖ 3000 yılına kadar uzanıyor. Kalenin yapımı sırasında yaşanan su kıtlığı nedeniyle, zamanın hükümdarının emriyle harcın hazırlanmasında su yerine süt kullanıldığı, bu yüzden kaleye “Süt Kalesi” denildiği rivayet ediliyor.
Kalenin içerisinde demirci atölyesi, su sarnıçları, Urartulara ait doğal kayalara oyulmuş bir kurban tören alanı, yerleşim yerleri ve ibadet merkezleri bulunuyor. Elazığ’a özgü müzikli eğlenceleri ifade eden “kürsübaşı” geleneğinin izlerinin de görüldüğü kale, Harput’la birlikte UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. Kale, Eti Bakır’ın desteklediği kazılarla Harput’un köklü tarihine ışık tutacak.
Harput İç Kale Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç
Gizli geçitler, zindanlar
Harput İç Kale Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, Harput’un kesintisiz olarak yaklaşık 5 bin yıllık bir yerleşime sahip olduğunu belirterek “Harput’ta yaşamın başladığı nokta olarak bilinen kale; sadece bölgesel olarak değil, bilinenlerin ötesinde çok sayıda kültürel varlığı barındıran toplumsal bir yapı aynı zamanda. Döneminin garnizonu olan kale, gizli geçitleri, zindanları, surları, inanç merkeziyle henüz ortaya çıkmamış birçok tarihi içinde barındırıyor. Harput Kalesi gibi önemli miraslarımızı koruma altına almak, tarihsel değerlerimizi topluma kazandırmak gibi önemli bir çalışmayı üstlenen Eti Bakır’a teşekkür ediyoruz. Bu destekler sayesinde Harput Kalesi’nin UNESCO Asıl Listesi’ne girmesini, Türkiye’nin bu çok önemli değerinin kültür tarihinde hak ettiği yere kavuşmasını istiyoruz” dedi.
İnanç turizmi
Kaledeki keşiflerin Doğu Anadolu tarihi için önemli bir yeri olduğunu kaydeden Aytaç “Harput’ta zengin demir yatakları mevcut olduğu için kalede maden üretim kalıpları ve cevher dediğimiz malzemelerle birlikte, bunların işlendiği çok fazla tandır mevcut. Ok ucu gibi her türlü malzemenin Harput Kalesi’nin içinde yapıldığı biliyoruz. İnanç turizm açısından Urartu Dönemi’ne ait üç kutsal alan tespit edildi. Kalenin yamacındaki Meryem Ana Kilisesi de oldukça önemli bir mabet. Özellike Urfa Kralı’nın rahatsızlanması ve buradaki papazın onu tedavi etmesinden dolayı çok fazla ön plana çıkmış bir alan” diye konuştu.
Tarihi cevher
Eti Bakır, Samsun İkiztepe Höyüğü’nün ardından Harput Kalesi’ndeki kazıları da desteklerken Elazığ’da basın mensupları ile bir araya gelen Eti Bakır Genel Müdür Yardımcısı Asım Akbaş da şirketin Cengiz Holding çatısı altında yaklaşık 20 yıldır madencilik faaliyetleri yürüttüğünü belirterek, şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi bu madenleri yerin altından çıkarıyoruz. Türkiye’de yerin altında bakır cevherinin yanı sıra pek çok tarihi cevher de yatıyor. Biz de buradan hareketle yerin altındaki tüm cevherleri çıkarmak, ekonominin yanı sıra tarihe ve kültüre de katkıda bulunmak için arkeolojik kazılara sponsor olmaya karar verdik. Önümüzdeki yıllarda bu desteğimizi artırarak sürdürmek istiyoruz.”
Dış surları tamamen yıkıldı
Kalenin bulunduğu alan, 5 bin yıl önce Harput’ta yaşamın başladığı nokta. Kale ise MÖ 8’inci yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kuruldu. Kale; Pers, Part, Roma, Sasani, Bizans, Abbasiler, Artukoğulları, Selçuklu, Akkoyun ve Osmanlı hâkimiyetine girdi. İç kale ve dış surlar olmak üzere iki bölümden meydana gelen Harput Kalesi’nin özgün bir yapı olarak günümüze kadar korunabilmesinde Artuklu Dönemi’nde yapılan onarımların katkısı büyük. Kalenin dış surları tamamen yıkıldı. Yalçın kayalar üzerinde inşa edilen ve kuşatılması oldukça zor olan kale, içerisinde hastane, tahıl ambarı, darphane, su sarnıcı, cephanelik, cami ve çok sayıda sivil yapının bulunduğu büyük bir mahalle.