İBB Beşiktaş İtfaiye Grup Amirliğinde ekip amiri olan Bilal Acar, depremden bir gün sonra Hatay’a gittiklerini, Nilgün ve İrem Zeytunlu’yu kurtardıktan sonra iletişimlerinin kesilmediğini belirtti. Ailenin yolu İstanbul’a düşünce kendileriyle görüşmek istediklerini söyleyen Acar, “Bizler de çok mutlu olduk” dedi. Yaklaşık 10 saatlik bir çalışma yaptıklarını belirten Acar, ” İrem ile direkt göz teması kurduk. Birbirimize çok yakındık. Uzun bir çalışma oldu.10 saate yakın bir süre sonra çok şükür sağlıklı bir şekilde onları çıkarabildik” diye konuştu. Anne Nilgün Zeytunlu Bilal Acar’a “Çok bağırdım” deyince, Bilal Acar “Canınız sağolsun, aslında bağırman daha iyi orada senin iyi olduğunu biliyoruz” dedi.
“İREM’İN ELİNİ TUTTUĞUMDA BİR DAHA ELİMİ BIRAKMADI”
Nilgün Zeytunlu, birinin elini tuttuğunda en azından sağ çıkacağına inandığını belirterek “İrem’i bırakıp beni alın diyordum. İrem nefes alabiliyordu, ben nefes alamıyordum, bayağı alttaydım” dedi. Bilal Acar, “İrem’in ilk elini tuttuğumda bir daha elimi bırakmadı. ‘Bırakma beni ağabey’ dedi. Ben o şekilde 6-7 saat elini tutarak severek ‘Buradayız kardeşim, çıkartacağız’ dedim. Bırakıyorum, ‘Bırakamazsın’ diyor. Başka İrem’leri kurtarmamız lazım dedim, ‘Sen beni kurtardın benimle geleceksin’ dedi, yani o kadar sahiplendi beni. Biz de onu kardeşimiz olarak sahiplendik. Bir kardeşimiz var.” diye konuştu. Nilgün Zeytunlu ise, duygularının çok karışık olduğunu ifade ederek “Bazen ne düşündüğümü bile bilmiyorum. Sürekli anıyoruz sizi evde. İlk Bilal Bey’i gördüm, gözlerimi açtığımda, renkli gözlü. Ben onu gördüm” dedi. İrem Zeytunlu ise “Kendimi güvende hissettim, çünkü kurtarılacağımı biliyordum” dedi. Nilgün ve İrem Zeytunlu, daha sonra itfaiye ekibiyle anı fotoğrafı çektirdi.
“AİLEMİZ GİBİ SAHİPLENDİK”
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bilal Acar, “Çok güzel, tarifi olmayan duygular. Bazen akrabalık için kan bağı veya kardeşlik için kan bağı olmasına gerek yok. Yaşadığınız olaylar, sizi o denli bağlar ki, biz de öyle bir olay yaşadığımıza inanıyoruz. Gerçekten İrem’i kardeşimiz gibi, ailesini de ailemiz gibi sahiplendik. Sadece deprem anında değil, sonrasında da devamlı iletişim halindeydik, hastane sürecinde, sonrasında işte Ankara’ya yerleştiler, Ankara sürecinde. Devamlı nasıl ki kendi evimize, ‘Bir ihtiyacımız var mı ?’ diye sorarken aklımızın bir kenarında da İrem vardı, ailesi vardı. Onları da arayıp elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık. Tabii manevi destek oluyoruz. Onlar için de bir dayanak. Yaşadıkları çok büyük bir olay. Allah bir daha göstermesin, kimsenin başına vermesin. Onların bize bakışları, o enkazdaki bizim onlara yardım etme isteğimiz gerçekten çok güzel duygular” şeklinde konuştu.
“10 SAAT 10 YILDAN DAHA FAZLA ŞEYLER İFADE EDİYOR”
Acar, “Biz İremlere ilk ulaştığımızda depremin üzerinden yaklaşık 27-28 saat geçmişti. 28 saat sonra biz İremlerin olduğu binaya gittik. Yaklaşık 10 saat kadar İrem’leri enkazdan çıkartmaya çalıştık. 10 saat sonunda çok şükür annesini ve kendisini sağlıklı bir şekilde çıkarttık. O 10 saat aslında belki de normal hayatta birbirimizle yaşayacağımız 10 yıldan daha fazla şeyler ifade ediyor. Şu an gerçekten tarif edilesi duygular değil. Ne desek az kalacak kelimelere sığmayacak. Güzel bir duygu. Onların bize bakışları, bizim onlara bakışlarımız. Yani çok uzun bir süreç oldu. Yaklaşık 6 ay kadar da zaten sadece telefonla görüştük. İlk defa yüz yüze görüşüyoruz. Biz ekip arkadaşlarımızla beraber yanına ziyarete gidecektik ama o bizden önce davrandı” dedi.