15 Temmuz gecesi yürek sızlatan anons: ‘Şehit ya da yaralı, Yaşar’ı çıkarın!’

Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Yaşar Demiral, 1971 yılında Adıyaman’ın Kahta ilçesinde doğdu. Annesi ev hanımı, babası ambulans şoförü olan Yaşar’ın, 3 erkek bir de kız kardeşi vardı. İlk, orta ve lise eğitimini Adıyaman’da tamamlayan Demiral, polis olmak istiyordu. İstanbul’a geldi ve polis okuluna kayıt oldu. Eğitimini başarıyla tamamladı ve 1993 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde göreve başladı. 1998 yılında evlenen Yaşar Demiral, iki kız bir erkek çocuk sahibi oldu. Mesleğini çok seven polisin eşi ve çocuklarıyla çok mutlu bir hayatı vardı. Ta ki 15 Temmuz 2016 yılına kadar…

Söz konusu tarihte Başakşehir Polis Merkezi’nde görev yaptığını söyleyen Yaşar Demiral, o günü şu sözlerle anlattı: 

“15 Temmuz günü gündüz çalışıyordum. Sabah saat 08.00’de görevi teslim aldım, akşam saat 19.00’da bıraktım ve dinlenmek için evime gittim. Ancak saat 21.30-22.00 sularında karakol amirimizden direktif mesajları gelmeye başladı. Mesajda, ‘Bütün görevli personel acil olarak görevinin başına gelsin’ yazıyordu. Yani yapılan darbe girişiminden benim de o an haberim oldu. Hemen karakola gittim. Bir süre karakolda nasıl ve nerede yer alacağımızın planını yaptık. Bizim bölgemizde sakinlik söz konusuyken, Esenler bölgesinde yoğunluk hâkimdi ancak personel yetersizliği söz konusuydu. Bu nedenle yaşanan olaylarla mücadele etmede yetersiz kalınıyordu. Esenler bölgesinde bulunan Topkule Kışlası’nda teslim olan askerlerin olduğu ve onları teslim alma görevinin de bize verildiği bildirildi. İlçe Emniyet Müdürünün talimatıyla Esenler’deki Topkule Kışlası’na ben, üç polis arkadaşım ve 2 komiser yardımcısı görevli olarak gittik. Kışlanın etrafında yoğun bir kalabalık vardı. Bu yoğunluk işimize engel olmadığı gibi bize yardımcı bile oldu. Nizamiyeye girdik. Bizi Kartaltepe Kışlası Komutanı Piyade Albay Davut Ala Paşa karşıladı. Askerleri alıp karakola getirecektik. Onun öncülüğünde iki-üç binayı kontrol ettik. Tam çıkış esnasında çapraz ateşe düştük. Başımızdaki Davut Ala Paşa’nın parmağı koptu ve karnından yaralandı. Bir komiser yardımcısının ayağı, bir polis memurunun kolu parçalandı. Omzumdan ve belimden vuruldum.”

‘VURULDUĞUMDA AKLIMA İLK ÖNCE OĞLUM GELDİ’

Yaşar Demiral, vurulduğu an olduğu yere yığıldı. Bilinci açıktı ama hareket edemiyordu. O an aklına ilk olarak 4 yaşındaki oğlu ve ailesi geldi. Oğlu çok küçüktü ve büyürken babasına ihtiyacı olacaktı. Bütün hayatı ve ailesi film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu. Ancak bir taraftan da çatışma devam ediyordu. Polis arkadaşları onu olduğu yerden almak için 4-5 kere girişimde bulundu. Fakat yaşanan yoğun çatışma nedeniyle bir türlü yanına gidemediler. Söz konusu dönemin Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, ‘Şehit ya da yaralı, Yaşar’ı bulunduğu bölgeden çıkarın’ talimatı üzerine olay yerinden alındı. Yaşar Demiral yaralı halde yerde yatarken bir taraftan da telefonu çalıyordu. Arayan eşiydi. Telefonu alıp eşiyle konuşabilirdi ama telefona cevap vermedi. Çünkü ailesini tedirgin etmek istemiyordu.

BELDEN AŞAĞISI FELÇLİ KALDI

Yaşar  Demiral olay yerinden alındıktan sonra hastaneye kaldırıldı ve hemen ameliyata alındı. 15 gün sonra kendine gelen Yaşar, bir ay hastanede kaldı. Tedavi süreci daha sonra Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde devam etti. Toplamda 4 ameliyat geçirdi ancak çatışma esnasında omuriliğine isabet eden kurşunlar nedeniyle belden aşağısı felçli kaldı. Demiral, “Tam anlamıyla bir iyileşme gerçekleşmediği için belli dönemlerde tedavi için GATA’ya gittim. Bir ay sonra da Ankara’daki Gaziler Fizik ve Rehabilitasyon Merkezi’nde tedavilerim gerçekleşti. Orada da 1 buçuk ay kadar kaldım. Şimdi de dönem dönem tedavim için Ankara’ya gidiyorum” diye konuştu.

‘GÖZÜMÜ KIRPMADAN YİNE CANIMI FEDA EDERİM’

Böyle bir olayla tekrar karşılaşsam gözümü kırpmadan canımı feda ederim” diyen Yaşar Demiral, “Görevim olmasından öte vatanımın her karış toprağı kutsal. Biliyorum ki gidecek başka yerimiz de, başka vatanımız da yok. Eşim ve çocuklarıma yaşadıklarım ağır geldi, çok etkilendiler. Ancak güçlü durup bana destek oldular. Benimle gurur duyuyorlar. Çok şükür kollarımı kullanabiliyorum. Şu anda oğlumla beraber okçuluk kursuna gidiyoruz. Gün aşırı fizik tedaviye gidiyorum. Hayat devam ediyor. 25 yılımı bu mesleğe verdim. Ancak şu an mesleğimi yapamıyorum. Manevi olarak hiçbir sıkıntım yok ancak Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde okuyan kızım maddi olarak beni çok zorluyor. Kızıma burs imkanı sağlanmasını istiyorum” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir