Müzeler sallanırken restorasyon sürüyordu

Seray Şahinler – Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin kültürel mirasta açtığı yaralar yavaş yavaş sarılıyor. 11 ilde büyük yıkıma yol açan depremde en acı tahribatı camiler, kiliseler, tarihî eserler ve antik kentler görmüş fakat müzelerde korkulan olmamıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 20 Şubat’ta başladığı çalışmayla birlikte ‘enkaz arkeolojisi’ hayatımıza girdi ve Hatay başta olmak üzere deprem bölgesindeki tarihî mirası ayağa kaldırmak için süreç başladı.

Pera Müzesi’nde gerçekleşen “6 Şubat Depremi ve Sarsılan Mirasımız: Yaşayanlar Anlatıyor” panelinde depremi yaşayan müzeciler ve kültür varlıklarını kurtarmaya çalışanlar süreci anlattı. Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile düzenlenen, Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi tarafından desteklenen etkinlikte Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yahya Coşkun, Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanı Zeynep Boz, Müzeler Dairesi Başkanı Bülent Gönültaş, Hatay Afet Bölgesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, Hatay Müze Müdürü Ayşe Ersoy, Kocaeli Müze Müdürü Serkan Gedük ve Elbistan Şehir Müzesi Müdürü Hulusi Ünal yaşananları ve önümüzdeki dönemde yapılması planlananları aktardı.

“Yüzde 90’ı sağlam”

Özellikle Arslan’ın aktaracağı bilgiler önemliydi çünkü Arslan, ‘enkaz arkeolojisi’nin ilk uygulayıcısı. 40 kişilik ekiple dört aydır Hatay’da çalışmalarını sürdüren Arslan, 720 tane tescilli kültür varlığından sadece dördünün hasarsız olduğunu, 716 eserin büyük oranda ya ağır hasarlı ya da tamamen enkaz hâline geldiğini belirtti. Arslan, kazı çalışmalarında 550 eserin çıkarıldığını ve bunların yüzde 90’ının sağlam olduğunu, kalan yüzde 10’luk kısmın ise parçalar hâlinde bakanlığın ilgili laboratuvarlarında bütünleştirildiğini söyledi. 293 kültür varlığına yönelik çalışmalar ise sürüyor.

Çalışma yöntemi olarak enkazın bütününe odaklanmak yerine nitelikli eser tespiti yaptıklarını ve belli alanlara yoğunlaştıklarını belirten Arslan, yapılardaki en önemli malzeme grubunun kitabeler olduğunu söyledi. Mimari parçalı, bezemeli, bitkisel, geometrik, figüratif süslemeler, sütunlar, mihrap, minber parçaları enkazdan en çok çıkan eserler arasında. Antakya bölgesinde ağır hasar gören Rum-Ortodoks Kiliseleri’nden ise çok sayıda ikona kurtarılmış.

Arslan, “Kültürel varlıkların tamamının depremzede olduğunu gördük. Habib-i Neccar Camii de küçük bir cam eser de depremzede oldu. 11 ildeki büyük ölçekli bu çalışma dünyada bir ilk” dedi. Son bir ayda eski Antakya bölgesindeki tarihî konutlarda enkaz kaldırma çalışmalarına başladıklarını belirten Arslan dikkat çekici bir bilgi daha paylaştı. Plansız ve kaçak yapılaşma, izinsiz müdahale ve betonarme eklentileriyle birlikte bu konutlardaki tahribatın deprem öncesinde zaten yüzde 70’e ulaşmış olması şaşkınlık yarattı. Deprem sonrasındaki tahribat ise bilindiği üzere yüzde 100. Konutlar için hazırlanan özel ayrıştırma sahasında çalışmalar sürüyor.

Spor sahasında konservasyon

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Müzeler Dairesi Başkanı Bülent Gönültaş müzelerde herhangi bir yıkımın olmadığını, bazı eserlerde birbirine çarpmadan sebepli tahribatların meydana geldiğini belirtti. Gönültaş bölgedeki müdürlerin canını kurtardıktan dakikalar sonra müzelere koştuğunu ve yerinde tespit yaptıklarını söyledi. Depremin ikinci gününden itibaren teşhir ve depoların tamamının incelendiğini, eserlerin kutulara konarak daha az riskli bölgelere nakillerinin sağlandığını kaydeden Gönültaş, kazı alanlarındaki vinçlerin deprem bölgelerindeki kurtarma çalışmalarına gönüllü olarak katıldığını da sözlerine ekledi: “Hatay Müzesi’ndeki koleksiyonların büyük bölümü için İstanbul ve Gaziantep’ten restoratörler geldi. Canla başla çalışıp, taşınabilir nitelikteki bütün eserlerin tahliyesini yaptık. Taşınamayacak eserleri de kum çuvallarıyla, çelik kafeslerle yerinde muhafaza ettik. Hatay Müzesi’nde içeride kalan mozaikleri sardık, kırılan eserler oldu. Hatay’da depremler devam ederken arkadaşlarımız içeride eserlerin restorasyonunu yapıyordu. Şu an Hatay Müzesi’nin bahçesinde üç hangar oluşturuldu. Biri laboratuvar, biri rölöve için hazırlandı, basketbol sahasını taş eserlerin konservasyon alanına dönüştürdük. Birinci blokta hasar var, ihaleleri yapılıyor, yakın zamanda ayağa kaldırılma çalışmaları yapılacak.”

“Tamamlanması 10 yılı bulacak”

Yıkılmış kültür varlıklarının restorasyonunun yaklaşık 10 yılı bulacağını söyleyen Yahya Coşkun şöyle konuştu: “Her bir projenin ayrı grupları ve aşamaları var. Direkt destek vereceklerimiz, sadece teknik destek sağlayacaklarımız ve tamamını bizim yapacağımız alanlar var. Tescilli kültür varlıklarının hepsini yapacağız. Bunları yaparken bazı kaydırmalar yapmak mecburiyetinde olabiliriz. Çünkü alanın tamamında arkeolojik tarama olacak. Altında antik Roma dönemi Antakya’sını bulabileceğimizi düşündüğümüz yer için muhtelif sondajlar yapacağız. Bazılarını açık arkeopark yapacağımızı, bazılarını sadece belgeleyip kapatacağımızı öngörüyoruz. Her bir proje üç-beş aşamalı olduğu için en az 10 yıl sürecek. Belki daha fazla. Cami ve kiliseler gibi yapılarda çalışmalara başladık bile. Onları en hızlı şekilde yapmaya devam ediyoruz. Altı aydan 10 yıla kadar süremiz var.”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir