GÖKHAN KARAKAŞ- Türkiye’de çevre ve iklim gibi sorunlarla ilgilenen sivil toplum kuruluşları ülkemizin ve dünyanın çevre sorunlarını Milliyet’e değerlendirdi. ÇEVKO Vakfı, 2023 yılının en büyük sorununun iklim değişikliğine bağlı krizler olduğunu belirtirken, TEMA Vakfı kuraklığın yakın gelecekte ülkemizde büyük sorunlara yol açacağını vurguladı.
‘Temel sorun kuraklık’
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Dünya Çevre Günü; iklim krizi, plastik atık ithalatlarıyla artan atıklar ve su varlıklarımız üzerindeki tehditler gibi birçok sorunla karşı karşıyayken, karar alıcılara ve topluma çevresel farkındalığı kazandırmanın ve doğanın önemini bir kez daha hatırlatıyor” değerlendirmesinde bulundu. Ataç şöyle devam etti:
“Türkiye, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından iklim krizinde en kırılgan bölgelerden biri olarak Akdeniz Havzası gösteriliyor. Bu havzadaki en temel sorun; kuraklık. Kuraklık, ülkemizde sadece su yoksunluğu veya gıda güvenliği değildir. Mevsim normalleri üzerinde sıcaklık, biyolojik çeşitlilik kaybı, yangınlar ve sulak alanların yok olması gibi sorunlar beraberinde gelir. Ne yazık ki ülkemizdeki insanlar ve diğer canlı türleri için yaşanabilir alanlar kalıcı azalacak ve ekosistem geri dönülmez şekilde etkilenecek. Bunu engelleek için, fosil yakıtlar azaltılmalı, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmalı. Arazi tahribatı engellenmeli,sürdürülebilir ormancılık, sürdürülebilir mera yönetimi ve tarım çalışmaları yaygınlaştırılmalı. Denizlerde aşırı avlanma önlenmeli, türlerin kaybına neden olan faaliyetler durdurulmalı.”
‘Atık kaynağında toplanmalı’
ÇEVKO Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer de şunları kaydetti: “Dünyanın en büyük çevre sorunu kuşkusuz iklim krizidir. İklim kriziyle mücadele, vakfımızın odaklandığı alan. İklim krizi, artık bizi gelecekte bekleyen risk değil. Hayatı etkileyen aşırı hava olayları, deniz seviyesi yükselmesi ve biyolojik çeşitlilik kaybını yaşıyoruz. Türkiye mutlaka karbon azaltım hedefi belirlemeli, iklim yasası ve düzenlemeleri yürürlüğe koymalı, karbon salımına sınır ve bedel konulmalı, enerjide kömüre kademeli son verilmeli, ormanlar ve karbon yutakları çoğaltılmalı, yenilenebilir enerji arttırılmalı. Atık yönetimi döngüsel ekonomiye geçişte önem kazanıyor. Atıkların kaynağında toplanıp geri dönüştürülmesi için AB’de başarılı model olarak uygulanan modelin altını çiziyoruz.”
‘Denizlerimizde koruma alanları oluşturulmalı’
Denizlerimizdeki çevre sorunları üzerine deneyimlerini paylaşan Türk Deniz Araştırmaları
Vakfı (TÜDAV) ise, karakökenli kirliliğe vurgu yaptı. Türkiye denizlerinde karasal kirliliğin aşırı boyutta olduğunu belirten TÜDAV; sanayi ve evsel atıkların denizlerin en büyük sorunu olduğunu kaydetti. TÜDAV’dan yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Denizlerimizde balıkçılık miktarlarındaki azalma başka sorunlar olduğunu gösteriyor. Yerel türler azalırken, iklim değişikliğine bağlı sularımıza gelen yabancı türler artık büyük sorun. Denizlerin kirletilmemesi küresel olarak ciddiye alınmalı. Denizlerimizin kirlenmesi küresel rekabette ülkemizi aşağı çeker. Krililik ulusal güvenlik sorunudur. Bunun için denizlerde koruma alanları oluşturmalı, arıtma tesislerini arttırmalı, yasadışı balıkçılığı önlerken kota sistemine geçilmelidir.”