16 yıl önce işlenen kuzen cinayetinde ikinci kez karar verildi

Savaştepe ilçesinin kırsal Karacalar Mahallesi’nde 21 Mart 2006’da okula gitmek için evlerinden ayrılan kuzenler Tuğçe Yıldırım ve Büşra Karabacak kayboldu. Olaydan 44 gün sonra Savaştepe ilçesi Çamurlu köyü mezarlığı yakınındaki menfezde Yıldırım ve Karabacak’ın cansız bedenleri bulundu. Çocuklardan alınan doku örnekleri İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

Polis, çifte cinayetin şüphelisi olarak 11,5 yıl sonra, İzmir’in Bergama ilçesinde tütün satıcısı Seyhan Yakar ile cezaevinde evlendiği Y.E.Y.’yi (43) Bergama’da, Dikili ilçesindeki mandırada çalışan Ayhan Yakar’ı ise Balıkesir’de gözaltına aldı. Ayrıca yardım ve yataklık ettikleri ileri sürülen 2 kişi daha gözaltına alındı. Şüpheli 5 kişi, emniyete götürülüp sorguya alındı. Polisteki sorgularının ardından şüphelilerden 1’i serbest bırakıldı.

Seyhan Yakar ve Ayhan Yakar kardeşler hakkında ‘Kasten öldürme’, ‘Birden fazla kişiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ ve ‘Cinsel istismar’ suçlarından Y.E.Y. ve A.Ç. (36) hakkında ise ‘Birden fazla kişi ile birlikte çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından Balıkesir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davada, tarafların karşılıklı itirazları ve mahkeme heyetinin takdiriyle 6 ayrı adli tıp kurumu tarafından farklı görüşler mahkeme dosyasına girdi.

DAVA ZAMAN AŞIMIYLA DÜŞTÜ

Davanın 22 Nisan 2022’deki karar duruşmasında sanıklar Seyhan Yakar ve Ayhan Yakar kardeşlere 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi; ardından da iyi hal indirimi uygulanıp, bu cezaları 2’şer kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tutuksuz yargılanan A.Ç. ve Y.E.Y.’nin ise beraatlarına karar verildi. Ayrıca tutuklu sanıklar Seyhan ve Ayhan Yakar kardeşler ile tutuksuz yargılanan A.Ç. ve Y.E.Y. hakkındaki ‘Birden fazla kişi ile çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan zaman aşımı nedeniyle davanın düşmesi hükmedildi.

İSTİNAF MAHKEMESİ KARARI BOZDU

Karara, savcılık ve taraf avukatları itiraz etti. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Sanıkların aynı vekil avukat tarafından temsil edilmesinin CMK’nın 289/1 maddesine aykırı olduğunu belirten mahkeme, sanık yönünden savunmada zafiyet yarattığı durumlarda, sanıklar arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulünün gerektiğini vurguladı. Dava sürecinde 6 farklı adli tıp kurumundan alınan kararların çelişkili olduğunu belirten Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi, tam kanaate varılmasını sağlayacak raporun alınmamasını da çelişkinin giderilmeye çalışılmaması olarak değerlendirdi. Mahkeme, Türkiye çapında genetik biliminde uzman olan ve dosyaya görüş bildirmeyen 5 kişilik yeni heyet tarafından dosyanın incelenmesine hükmetti. Ayrıca ‘Çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan zaman aşımının 15 yıl yerine, 22,5 yıl olarak değerlendirilmesi istendi.

5 UZMANDAN OLUŞAN BİLİRKİŞİ KURULUNUN YENİ RAPORU DOSYAYA SUNULDU

Karar üzerine Prof. Dr. Lale Şatıroğlu Tufan, Prof. Dr. Asuman Sunguroğlu, Prof. Dr. Emine Sümer Aras, Prof. Dr. Cavidan Nur Semerci Gündüz ve Doç. Dr. Gülay Güleç Ceylan’dan oluşan bilirkişi heyeti görevlendirildi. Yargılama süresince dosyaya giren 6 farklı adli tıp kurumu ve bilirkişi görüşlerini değerlendiren heyet, raporunu hazırlayıp, mahkeme heyetine sundu.

Raporda, elde edilen tüm veriler incelenerek yapılan değerlendirmede, Büşra Karabacak’ın tırnak altından elde edilen otozomal STR (kimliklendirme) profilinin sanıklar Ayhan ve Seyhan Yakar’ın DNA profiliyle bire bir uyumlu veya uyumsuz tespiti yapılamayacağı belirtildi. Raporda “Ancak, sadece erkeklerde bulunan ve soyağacındaki tüm erkek bireylerde aynı olan Y-STR analizinin uyumlu olması, otozomal STR analizinde 15 lokusta 11 uyum sağlanmış olması nedeni ile tespit edilen karışım DNA içerisinde Ayhan Yakar ve Seyhan Yakar’a ait DNA olduğuna dair güçlü kanıt olarak düşünülmelidir” denildi.

Ayrıca düzenlenen raporlar arasındaki çelişkinin nedeni olarak ise Büşra Karabacak’a ait tırnak altı materyalinde saptanan Y-STR ve otosomal DNA analizlerinin eksik veriye dayanarak hatalı yorumlanması olarak değerlendirildi. Mevcut raporlar kapsamında, DNA çoğaltılmasında sorun olan ve olası eksik veri içeren STR analizine dayanarak dışlama yapmak mümkün olmadığı görüşünde birleşildi.

MAHKEME KARARINI VERDİ

Davanın karar duruşması bugün Balıkesir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Davaya öldürülen Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım’ın aileleri ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme, tutuklu sanıklar Ayhan Yakar ile ağabeyi Seyhan Yakar hakkında müebbet cezası ve ‘birden fazla kişi ile çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan her iki çocuk için ayrı ayrı 6 yıl 8’er ay ceza verilmesine hükmetti. Tekrar yargılanan Y.E.Y. ve A.Ç. ise beraat etti.

‘KAMUOYUNDA KRAVAT İNDİRİMİ OLARAK BİLİNEN İNDİRİM UYGULANDI, İSTİNAFA GİDECEĞİZ’

Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım’ın ailelerinin avukatı İbrahim Erenci, mahkeme çıkışında açıklamada bulundu, kararı değerlendirdi. Erenci, “Mahkeme ikinci kez karar verdi, değişen hiçbir şey olmadı. Bize göre İstinaf Mahkemesinin yani Bölge Adliye Mahkemesi’nin bozma gerekçeleri gözetilmeden verilmiş ve zımni, yani üstü örtülü bir direnme kararı verildiğini düşünüyoruz. Tabii ki bunu istinaf edeceğiz tekrar. Bugün daha önce verilen kararın aynısı yani Seyhan ve Ayhan için ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet kararı verildi. Ancak 62’ye 1 takdiri indirim, yani kamuoyunda kravat indirimi olarak bilinen indirim uygulandı. Çocuk katili olduğu konusunda heyet hem fikir, ancak ‘yine de takdiri indirim uyguluyoruz’ dediler. Bu kadar vahşice işlenmiş bir cinayette takdiri indirimi uygulanmasını yadırgadığımızı, heyetin kendisine de söyledim. Ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma yönünden, her iki çocuk için ayrı ayrı 6 yıl 8’er ay ceza verildi” dedi.

‘BU GİZLİ BİR DİRENMEDİR’

Zaman aşımının artırılması yönünde İstinaf Mahkemesinin kararı olduğunu söyleyen avukat Erenci, “Mahkeme burada olağanüstü zaman aşımı kararını tüm ısrarlarımıza rağmen gözetmedi. Bugün de tüm ısrarlarımıza rağmen iştirak halinde bu suçun işlendiği yönündeki iddiamıza heyet değer vermedi. Kafamızda tabii ki hukuki bir oyun planı var. Ama öncelikle yapacağımız istinafa gitmek. İstinaftan gelecek cevaba göre hareket edeceğiz. Beraat eden Yeliz Ergin ve Ahmet Çakır yönünden mahkeme şöyle bir karar da verdi. Aslında şunu demiş oldu, ‘Biz sizi 2-3 yıl yargıladık ve sonunda beraat ettiniz. Beraat etmeniz neticesinde sizin devletten tazminat talep etme hakkınız vardır.’ Demek istediğim husus şu. 32 yıldır meslekte olan deneyimli bir hukukçuyum. Mesleğimin yarısından fazlası bu davada harcanmıştır. Helali hoş olsun, seve seve harcanmıştır. Ancak gelinen noktada mahkeme heyetlerinin çocuk katillerine karşı ceza verirken bu kadar tedirgin olması ya da ceza verirken indirim konusunda bu kadar cömert olması beni şaşırttı. Bu bir bozma ilamına uyma değildir. Bu gizli bir direnmedir” açıklamasında bulundu.

HEPİMİZİN İÇİNİ YARALADI

Dava süreci boyunca ailenin yanında olan ve davanın takibini gerçekleştiren Sil Baştan Kadına Yönelik Şiddet ve Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği Başkanı Ayşegül Küçükafacan ise şunları söyledi:

“Bu karar aslında örtülü bir direnme kararı. Vahşice öldürülmüş bu çocukların sanıklarının bu kişiler olduğunu kabul eden mahkeme, nasıl oluyor da indirim uygulayabildi? Ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesi gerekirken neden bunu müebbete çevirdi? İndirim yapılmasının açıklaması hukuki olarak da yok, vicdani olarak da yok. Bizim sivil toplum örgütü olarak bu anlamda içimiz rahat değil. İndirim uygularken bu kadar cömert olmayın. Çocuklar vahşice öldürüldü ve 17 yıldır adalet bekleyen aileler var. Bu husus hepimizin içini yaraladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir