Udinese’yi deplasmanda mağlup ederek Serie A’da bitime beş hafta kala Scudetto’yu (Serie A şampiyonluğu) elde eden Napoli, ipi göğüsledikten sonra pazar akşamı Fiorentina karşısında ilk kez taraftarının karşısına çıkacak ve dev zaferini kutlayacaktı. Maradonalı kadrosuyla ligde zirveye çıkmasından otuz üç yıl sonra ilk kez bu kupayı kazanma başarısı gösteren Güney İtalya ekibinin gurur gününde, şehirde karnaval havası esmesi beklenmekteydi.
Maç günü sabahı oldukça erken bir saat olan yedi sularında şehre vardığımda sokaklar bomboştu. Ne var ki insanların yataklarından kalkarak kendilerini dışarı atmaları fazla uzun sürmedi. Saat sekizden itibaren caddeler kalabalıklaşmaya, cafe’ler dolmaya başladı. Normalde bir hafta sonunda hiç birisini bu saatte ayaklandırmanın mümkün olmadığı Napoli halkı, şampiyonluk mesaisi için uykularından feragat etmiş, tarihi başarıyı doyasıya kutlamak için festival alanına dönüşen tüm şehir sathına yayılmaya başlamıştı. Bir süre sonra sokaklar iğne atılsa yere düşmeyecek kadar kalabalık bir hale geldi. Yaşlısı, genci, kadını, çocuğuyla kendisini dışarlara atan taraftarların hemen hemen hepsinin üzerinde Napoli formaları, atkıları, türlü çeşit mavili beyazlı aksesuarları vardı. Bazen kaldırımda yürüyen bir grup şarkılar söylemeye başlayınca, sözlere o çevrede bulunan herkesçe eşlik ediliyor, kendiliğinden oluşan doğal bir koro tarafından sokaklarda yankılanıyordu.
Futbolu iliklerine kadar yaşayan bir şehirde olduğumu ilk hissettiğim anlar bunlar oldu. Sadece bölgedeki yerleşikler değildi coşkuyu yaşayan… Şehrin garına varan her bir tren, havaalanına inen her bir uçak, dışardan gelen insanları da yavaş yavaş kentteki kitleye karıştırıyor, şehirdeki kalabalık her geçen saat daha da büyüyordu. Napoli taraftarı olup İtalya’nın başka noktalarında hayatlarını sürdüren bu renklere gönül vermiş futbolseverlerin yanı sıra, ülke dışından gelen Napolitenler de memleketlerine akın akın gelmekteydi.
Cafe’ler, restoranlar gibi futbolseverlerin toplaşma alanları olan dükkanlardaki tüm çalışanların üzerlerinde futbol takımının formaları mevcuttu. Maradona formalı bir garson, Maradona formalı müşterisine kahvesini takdim ederken, seyyar satıcılar da tezgahlarını açmaktaydı. Üç milyon nüfuslu bu büyük liman şehrinin her bir noktasını aynı anda gözlemleme imkanım elbette yok ama o esnada üzerinde bulunduğum Umberto Caddesi’nde, her elli metrede bir futbol takımının ürünlerini satan bir tezgahın konuşlandığını söylemekte hiç tereddüt etmem.
Pazar günü çalışmayan bir çok esnafın da, bu tarihi güne özel olarak kepenklerini kaldırmış olması dikkat çekiyordu. İyi ki de öyle yapmışlardı çünkü karınlarını doyurmak, bir şeyler içmek, kendilerini daha fanatik gösterecek giyimlerini sıkılaştırmak için bu dükkanlara rağbet hayli fazlaydı. Maradona’nın ruhuyla örselenen mistik şampiyonluk atmosferi, büyük bir spor turizmi vakasıyla karışmış vaziyette çökmüştü kentin üzerine.
Diego Armando Maradona Stadı’nın basın tribününde takip edeceğim akşamki maçta bulunacak olmak, her hatırlandığında büyük bir heyecana neden olmakla birlikte, bir süre sonra bunun aklımdan tamamen çıktığını fark ettim. Camlarından ellerinde bayraklarıyla sarkan insanları taşıyan arabaların klakson çalarak geçişleri de coşkuya eklendi zamanla. Artık kentte yaşanan birbirinden renkli türlü hadise yolun kendisi olmuş, varılacak yerden daha çok haz vermeye başlamıştı.
Coşkunun hakim olduğu anlarda insan davranışının pozitif reaksiyona eğilimli olmasından mı; yoksa buralı kişilerin karakterlerinden mi kaynaklandığını ayırt etmenin zor olduğu bir konjonktürde, görüşme taleplerime hep olumlu geri dönüşler aldığım bir sohbet dizisi ekledim envanterime. Napoli’de işte böylesi bir ortamda o gün; cafe’de, bar’da, sokakta, metroda futbolseverlerle yaptığım röportajları okuyacaksınız.
‘Aylar öncesinden rezervasyon yaptık’
Patrick ile Mats, Napoli’nin şampiyonluk coşkusunu yerinde yaşamak için ülkelerinden kalkıp gelen iki İsveçli futbolsever… Uzaktan konuşarak başlayan sohbetimiz oturdukları cafe’deki masalarına davet etmeleriyle röportaja dönüşüyor.
– Napoli’ye neden geldiniz?
“Napoli-Fiorentina maçını izlemek ve şampiyonluk atmosferini yaşamak için geldik. Napoli taraftarı değiliz ama belki bugün için öyle olduğumuzu söyleyebiliriz. Aylar öncesinden bugüne rezervasyon yapmıştık, buraya gelmek için. Ben Avrupa’yı gezerek farklı futbol ortamlarında bulunmayı, değişik maçlar izlemeyi seviyorum. Bir aralar Göteborg’u da destekliyordum ama Manchester United taraftarıyım. Ne var ki futbolun kendisini seviyoruz desek en doğrusunu söylemiş oluruz. (Patrick)”
– Bugün için Napoli taraftarı olduğunuzu söylediniz. Bu takımı size sevdiren nedir?
“Napoli sevdiğim takımlardan bir tanesi. 60 yaşındayım ve benim yaşım Maradona dönemine yetiyor, zamanında onu ekrandan canlı izlerdik. Bence Maradona tanrıdır. Meksika’daki Dünya Kupası’nı izledim, Maradona’nın İngiltere’ye attığı o muhteşem golü izledim. Bugün Napoli’yi seviyorsam bu önemli bir faktör. Bunun dışında burayı şehir olarak da çok beğeniyorum. Buradaki insanlar ve atmosfer de çok hoşuma gidiyor. (Patrick)”
– Buradaki futbol ortamının diğer yerlerden biraz daha farklı olduğunu düşünüyor musunuz?
“Evet burada taraftarlar biraz daha gürültülü. Tıpkı İstanbul’da olduğu gibi… Biz birlikte zamanında İstanbul’da da maç izlemiştik. Galatasaray’ın stadındaki Galatasaray-Beşiktaş maçıydı. Bence Avrupa’daki en fanatik futbol taraftarları İstanbul’dadır. İsveç’te genelde İngiltere Premier Ligi çok takip edilir. Ben de şahsen Manchester City taraftarıyım. İtalya liginin 90’lardaki cazibesi kalmadı. Biz de buraya geliyoruz çünkü bence İtalya’da maç izlenecek en iyi yer burası. (Mats)”
‘Kim Min Jae büyük sürpriz’
Salvatore, ailesiyle geldiği cafe’de üzerinde bayramlık kıyafeti olan formasıyla oturacak bir yer bakınmaktaydı. Az sonra başka bir ülkeden gelen bir yabancının sorularını yanıtlıyor olacağından o esnada haberi yoktu…
– Napoli’nin bu sezonki başarısının sırrı neydi?
“Bu seneki başarının sırrı bence iyi oyunculardan oluşan iyi bir kadroya ve başarılı bir teknik direktöre sahip olmasıydı. Spalletti bu isimlerden iyi futbol oynayan bir takım yarattı. Şampiyonluğu getiren en önemli faktör bence bu oldu.”
– Fenerbahçe’den takıma katılan iki oyuncunun bu başarıdaki payları nedir?
“Kim Min Jae bu sene gerçekten büyük bir sürpriz oldu bizim için. İlk sezonunda çok önemli bir görevi başarıyla üstlendi. Defansta takımın en iyisi, adeta sigortasıydı. Eljif Elmas da takımın iyilerinden birisiydi. Udinese deplasmanında şampiyonluğu getiren maçta da öne çıkan bir rolü vardı. Her iki oyuncu da şampiyonluğa çok büyük katkıda bulundu.”
– Kim Min Jae’nin Manchester United’a gideceği söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
“Umarım gelecek sezon için de Kim Min Jae takımda kalır. Çünkü Napoli artık gelecek sezon Avrupa’da da büyük başarılar kazanma hedefinde olacak. Bu yüzden de kadrosunu koruması lazım. Ne Kim Min Jae, ne Kvaratskhelia ne de Osimhen’i satmaması gerekiyor. Tüm bu isimlerle gelecek sezona da iddialı gireceğimizi ve kazanan takım hüviyetimizi koruyacağımızı umut ediyorum.”
– Eljif Elmas’ın bu takımdaki ilk sezonuyla son sezonu arasında ne gibi farklar var?
“Elmas bence her zaman için iyi bir oyuncuydu ve hep iyi işlere imza attı. Tekniği son derece iyi sahada katkı sunduğunu gördüğünüz bir isim. İlk başlarda istikrarlı bir şekilde oynamaktan mahrum kaldığı zamanlar da oldu, o dönemler kendisi için kolay değildi elbette. Ancak Spalletti takımın başına geçtikten sonra özellikle son iki sezonda hemen her maçta oynamaya başladı. Söz konusu dönemde sahadaki rolüne de bağlı olarak attığı gollerin, yaptığı asistlerin de sayısı arttı. Umarım o da seneye takımda kalacak isimler arasında yer alır.”
– Napoli’nin stadı oldukça eski. Yeni bir stadyuma ihtiyaç duyuyor musunuz?
“Evet yeni ve modern bir stada ihtiyacımız var. Çünkü mevcut stadımız artık eskidi. Avrupa’daki diğer örneklerinde olduğu gibi bir futbol stadı şeklinde olmalı. Belediyenin bu konuda çalışmaları var ve en yakın zamanda yeni stada kavuşmayı bekliyoruz.”
– Büyük kulüpler artık statlarına genellikle sponsorların isimlerini veriyorlar ama buradaki stadın ismi Diego Armando Maradona. Gelecekte bu durum değişirse tepkiniz ne olur?
“Bana göre bu, yapılacak olan yatırıma bağlı olarak değişir. Sponsor çok büyük yatırımlara imkan sağlayacak bir katkı sunarsa o zaman belki bu durum söz konusu olabilir. Ama bizim öncelikli sorunumuz bu değil, şimdi yeni bir stada sahip olmaktır diye düşünüyorum.”
‘Kalkıp buraya gelmeniz şampiyonluğun kıymeti’
Napoli-Fiorentina maçı için şehir merkezinden stada giden metronun istasyonunda başladım Carmine ile futbol sohbetine. Stada varıncaya kadar yan yana oturduğumuz koltuklarda gönül verdiği takımına ilişkin fikirlerini dinledim.
– Genel olarak geride kalmakta olan sezonu nasıl değerlendirirsin?
“Açıkçası bu kadar harika bir sezon geçireceğimizi başlangıçta düşünmüyorduk, sürpriz oldu diyelim. Bir çok yeni futbolcu gelmiş, birçok futbolcu da takımdan gitmişti. Genç oyuncular takıma çok önemli katkı yaptılar. İyi bir takım ortaya çıkınca otuz üç yıllık özlem sona erdi ve şampiyonluğa ulaştık. ben yaşım gereği daha önce bu takımda şampiyonluk görmemiştim. O yüzden benim kuşağım için tarif etmesi zor, inanılmaz mutluluk verici oldu bu durum.”
– Arjantin Dünya Kupası’nı hemen ardından Napoli şampiyonluğu kazandı. Futbolun Maradona’ya saygı duruşu diyebilir miyiz?
“Arjantin uzun süredir Dünya Kupası kazanamıyor, Napoli yıllardır ligde şampiyon olamıyordu. Her ikisi de en son Maradona ile birlikte bu başarıları yakalamışlardı. Şimdi ikisi birden üst üste geldi. Ben bunun tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Bu sezon ona ithaf olunan bir sezon oldu diyebiliriz. Maradona bizim idolümüz ve hep öyle kalacak.”
– Napoli ligde şampiyon oldu ama İstanbul’daki Şampiyonlar Ligi finalinin uzağında kaldı…
“Şampiyonlar Ligi’nde finale çıkabilmeliydik gerçekten, ne yazık ki orada olamadık. Biz de İstanbul’da olmayı bekliyorduk ama futbolda böyle şeyler var. Ben şimdi bu takımın üstüne konulanacağını, gelecek sezon daha güçlü hale geleceğini, Avrupa kupalarındaki hedeflere de böylece ulaşılabileceğini düşünüyorum.”
– Bir Napoli taraftarı için Serie A şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi’nde final oynamaktan daha mı kıymetlidir?
“Bu sıkıntıya sokan, cevaplaması zor bir soru. Baktığınızda İtalya Ligi şampiyonluğundan çok uzun yıllar uzak kalmıştık ve bunun özlemini çekiyorduk. Öte yandan Şampiyonlar Ligi daha prestijli bir kulvar ve bizim bugüne kadar o kupayı kaldırmışlığımız bulunmuyor. Neyse ki bu sezon Scudetto’ya ulaştık, umarım ilerde de Devler Ligi’nde benzer başarıya ulaşırız.”
– Bu sezonki takımın kadrosunda en çok öne çıkan futbolcular hangileri oldu?
“Osimhen ve Kvaratskhelia ilk akla gelen isimler ama takım olarak kazanan bir takım ortaya çıktığını da unutmamak gerekir. Giovanni Di Lorenzo gibi bir kaptanımız olmasaydı bu sezon bu başarı gelmezdi. Oyunculuğunun yanında saha içi organizatörü olarak da çok önemli işler yaptı. Onun bu takım için çok önemli olduğuna inanıyorum.”
– Kim Min Jae’nin takımdaki ilk sezonunu nasıl değerlendirirsin?
“Kim gelir gelmez oldukça zor bir görev üstlendi ve bunun altından kalkmayı başardı. Kalidou Koulibaly takımın en pahalı transferi olarak sezon başında Chelsea’ye verilmişti ve Kim Min Jae’nin onun yerini doldurması gerekiyordu. Kim bu boşluğu doldurmayı başardı, kendisinden beklenenin fazlasını yaptı hatta Koulibaly’den bile daha iyi bir iş çıkardı. Şimdi Manchester United kendisi için 60 milyon euro ödemeye hazır bekliyor. Buna rağmen takımda kalmasını isterim çünkü bence Serie A’nın en iyi savunma oyuncusu.”
– Stadınızın San Paolo olan ismi Diego Armando Maradona olarak değiştirildi. İlerde bu kez bir sponsor çıksa ve stada ismini vermek istese ne hissedersin?
“Diego Armando Maradona ismi stadımıza yakıştı. Sponsorluklar her zaman çok para getirir ve futbolda fark yaratır diye düşünülebilir ama bence bu stadın ismi hiç bir zaman değişmemeli ve hep bu şekilde kalmalı. Çünkü Maradona bu kulübün efsanesi ve Napoli’nin sembolü. Diyelim ki önemli bir sponsorun ödeyeceği çok yüklü bir miktar yeni başarılara kapı aralayacak ama ben böyle bir durumda bile duygusal davranır, stadın isminin Maradona olarak kalmasını tercih ederdim.”
– Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
“Türkiye’den bir gazetecinin, Napoli’nin şampiyonluğu sonrası kalkıp da buraya gelmesi açıkçası çok hoşuma gitti. Burada gözlemlerde bulunuyor, röportajlar yapıyorsunuz. Bu durum bana elde ettiğimiz şampiyonluğun ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor. Sadece sportif bir vaka gibi görülen bu olayın aslında aynı zamanda sosyal ve kültürel bir yanı olduğu da açığa çıkmış oluyor.”
‘Maradona buranın tanrısı olmuş’
Nikolaj ve Mathias Danimarkalı ikiz kardeşler… Kız kardeşleri, Simon Kjaer’in ilkokuldan sınıf arkadaşıymış. Kopenhag’dan kalkıp geldikleri Napoli’de vücutlarına Maradona dövmesi yaptırmış, kaldıkları otele dönüş yolunda uğradıkları barda futbol sohbeti yapmaktaydılar.
– Napoli’ye gelişinizi anlatır mısın?
“Napoli’nin şampiyonluk kutlamalarının bir parçası olmak için geldim. Kardeşimle birlikte üç hafta önce de buraya gelmiştik. Sonra geri dönüp şimdi tekrar geldik. Futbolseveriz ve bu tip ortamlarda bulunmayı seviyoruz. Napoli’nin stadındaki coşkuyu yaşamayı seviyoruz. Buradaki atmosferi buraya gelmeden anlamak mümkün değil. Napoli’yi seviyor ve saygı duyuyoruz. Bir futbol efsanesi olan Maradona da bir faktör tabii ki. Bu şehirdeki yaşantısında türlü aşırılıklar da yaparak yaşamış, ama Napoli’yi hiç yüz üstü bırakmamış, sportif olarak iyi performans sergilemiş. Şehir de onu sahiplenmiş. Şehrin her köşesinde İsa’nın ve Maradona’nın ondan daha büyük olan resimlerini görüyorsunuz. Maradona buranın tanrısı olmuş. (Nikolaj)”
– Buradaki futbol ortamını ülkenizdekiyle karşılaştırdığınızda ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor?
“Biz ikimiz de Brondby takımının taraftarıyız. Brondby ile Napoli arasında bazı benzerlikler var. Örneğin iki takım da finansal olarak çok büyük ekipler değiller. Ama tribün kültürleri farklılık gösteriyor elbette. Aynı ülkenin kendi içinde bile farklılıklar var. İtalya’nın kuzeyindeki takımlarla Napoli ortamı bile oldukça farklı. (Mathias)”
– Sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?
“Futbol taraftarlar için var. Ortada çok para dönüyor diye futbol yok. Ya da zengin kulüpler var diye futbol yok. Hatta şampiyonluk demek de değil futbol. Zengin adamların kulüpleri satın alması da değildir futbol. Sponsorlar para veriyor diye stadının ismini değiştirmek de yanlış mesela. O zaman senin kulüp kimliğin nerede kalıyor? Şu aralar bizim kulübümüzü de yabancı yatırımcılar satın almaya çalışıyor ve biz bunu protesto etmekteyiz. Biz ülkemizden kalkıp Napoli’ye futbolun değerleri için, buradaki atmosfer için geldik. (Nikolaj-Mathias)”
‘Kente akın var, satışlar arttı’
Alfredo ve Consiglia, Napoli takımına ait ürünler satıyorlar. İtalyan çiftle dükkanlarının önünde, hem takımı hem de şampiyonluğun kentteki ticari hayata etkisini konuştuk.
– İşleriniz nasıl, takımın şampiyonluğa erişmesi bir şeyleri değiştirdi mi?
“Satışlar oldukça iyi, şampiyonluk sonrası iyice arttı. Hatta tüm zamanların en iyi satışlarını bugünlerde yapıyoruz desem yanlış olmaz. E tabii haliyle bu durum bizi çok mutlu ediyor. Sadece kentte yaşayan taraftarlar değil, şehir dışından da bir çok kişi şampiyonluk sonrası Napoli’ye akın etti. Bu durum satışları artıran önemli faktörlerden oldu. Napoli zaten turistik bir şehirdir ama şimdi buna bir de buraya futbol takımını izlemek için gelenler de eklenmeye başladı. Müzeler, anıtlar gibi futbol takımı da turistleri kente çeken bir faktör. (Consiglia)”
– Kim Min Jae’yi nasıl buluyorsunuz?
“Kim Min Jae’ye biz burada ‘duvar’ lakabını taktık. Gerçekten çok sağlam bir defans oyuncusu onu geçmek kolay olmuyor. Sezon başında Koulibaly gibi bir oyuncuyu kaybettiğimiz için çok üzülmüştük ama Kim Min Jae sayesinde kendisini hiç aramaz olduk. Şimdi kendisini Manchester istiyor. Parayı çıkarıp masaya koyduklarında onları durdurmak kolay değil, ama ben yine de takımda kalmasını umuyorum. Onun gibi Fenerbahçe’den gelen Eljif Elmas’ın da bize çok katkısı oldu. İkisi de çok iyi işler çıkarıyor. (Alfredo)”
– Şampiyonluk geldi ama Şampiyonlar Ligi finali kaçtı, ne dersin?
“Maalesef İstanbul’daki Şampiyonlar Ligi finalinde olamayacağız. Çeyrek finalde elendik ve turnuvanın dışında kaldık. Ama bize haksızlık edildi onu da söylemem lazım. Hakemlerin yanlış kararlarının sonuç üzerinde etkisi oldu. Örneğin Kim Min Jae gördüğü sarı kart nedeniyle cezalı duruma düştü ve Milan ile rövanş maçında forma giyemedi. Duvar dediğimiz oyuncumuzdan yoksun kaldık böylesine kritik bir karşılaşmada. Hakemlerin Milan’a yardımcı olduğunu düşünüyorum. (Alfredo)”