Raporun, farklı yaş düzeylerinde eğitime katılım oranlarının zamanla değişiminin incelendiği ilk bölümüne göre Türkiye, 5-14 yaş aralığındaki yüzde 99’luk okullaşma oranıyla, yaklaşık yüzde 98 olan OECD ortalamalarının üzerinde seyretti, 3-4 yaş aralığındaki okullaşma oranları ise OECD ortalamasının altında kaldı.
Türkiye’de eğitime katılımın 2008’deki küresel ekonomik krize rağmen 15-29 yaş aralığında OECD ortalamasından daha fazla arttığının, Kovid-19 salgınından sonraysa salgın öncesine hızla dönüldüğünün kaydedildiği raporda ayrıca Erken Çocukluk Eğitimi Seferberliği, Mesleki Eğitimde 1000 Okul Projesi, Destekleme ve Yetiştirme Kursları (DYK) ve İlkokullarda İyileştirme Programı (İYEP) çalışmaları ile öğrencilere finansal destek sağlamaya yönelik hayata geçirilen programların katkıları da sıralandı.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun kazanımlarına da değinilen raporda, Türkiye henüz OECD ortalamasının altında yer alsa da eğitim yatırımlarını son 10 yılda en fazla artıran ülkeler arasında gösterildi. PISA ve TIMSS’te OECD ortalamasına ulaşılmamasına rağmen performans artışının olduğu vurgulanan raporda Türkiye’de hâlâ öğrenciler ve okullar arasındaki başarı farklarının görece yüksek olduğuna yer verildi.
Detaylı ilk analiz
Raporun kalite ve erişilebilirlik bağlamında Türkiye’deki eğitim reformlarına ilişkin detaylı analizin yapıldığı ilk rapor olması açısından önem taşıdığını söyleyen Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, eğitimdeki fırsat eşitliğini artırma kapsamında son 20 yılda Türkiye’de devasa projelerin hayata geçirildiğini kaydetti. Özer, “Kaliteyi ve kapsayıcılığı dikkate alan politikalarla Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında eğitimde öncü bir rol üstlenen bir ülke konumuna çıkmasını hedefliyoruz” dedi.