ÇİĞDEM YILMAZ- Efemçukuru, İzmir, Menderes’e bağlı 550 nüfuslu bir köy. Bu köydeki öğrenciler yıllarca ne liseye gidebildi ne de üniversite okudu. Ortaokula giden öğrenci sayısı ise çok düşüktü. 600 yıllık geçmişe sahip Efemçukuru’nda liseye giden tek bir kişi vardı, o da Mehmet Mızrak’dı. 1950’lierde köyde tek lise okuyan Mızrak’a köydeki yetişkinler “Talebe” lakabını verdi. Çocuklar da Mehmet Mızrak’a “Talebe amca” diyordu. Ona ismiyle seslenen yoktu. Talebe amcadan yıllar sonra köyden ilk liseye gidiş 2003’te oldu.
Ulaşım yoktu
Efemçukuru’ndan 2003’e kadar ne kız çocukları ne erkek çocukları liseye gidebiliyordu. Nedeni ise ulaşımdı. Köyden Menderes’e giden ne bir toplu taşıma vardı ne öğrenciler için servis. Efemçukuru Altın Madeni’nin sahibi şirket olan TÜBRAG, 2003’te köye ücretsiz servis desteği sağladı. Lise eğitimlerinin ardından köyde üniversiteye gidenlerin sayısı da her geçen gün arttı. Köyün ilk mezunları ise Ayşe Aktaş, Hatice Sivari, Zeynep Aktaş ve Emine Balcı oldu. “Okumaktan başka şansımız yoktu” diyen Ayşe Aktaş ve Hatice Sivari, eğitimin kız çocukları için önemini Milliyet’e anlattı.
‘Fakir bir köydük’
Yıllar sonra köyde liseye ilk giden ilk üniversite kazananlarından biri olan 34 yaşındaki Ayşe Aktaş Çalışma Ekonomisi Bölümü’nden mezun olduktan sonra TÜBRAG tarafında köyde açılan Efemçukuru Altın Madeni’nden teknisyen olarak çalışmaya başladı. Aktaş, şunları söyledi:
“Bulduğumuz yerde yıllarca kız çocukları da erkek çocukları da sadece ilkokula kadar okuyabildi. Özellikle kız çocuklarının okul bittikten sonra da yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Çalışabileceğim tek bir alan yoktu. Hayatımızda köyün dışına çıkmış insanlar da değildik. Belli bir yaştan sonra ise kız çocukları evleniyorlardı. Okumak istiyorduk ancak ailelerimizin bizi köyün dışına gönderebilecek ne bir bütçesi ne de köyde bir ulaşım aracı vardı. Bu yıllarca böyleydi. Bizden önce çok daha başarılı öğrenciler vardı ama gidebilecekleri bir okul yoktu. Maden şirketi açıldıktan sonra köydeki öğrencilerin ilkokuldan sonra okumadıklarını öğrendiler ve ilk işleri ücretsiz servis sağlamaları. Böylelikle biz liseye gidebildik. Liseye ilk gidenlerden biriyim. Aynı dönem liseye giden erkek arkadaşlarımız da vardı ama 4 kız arkadaş üniversite okuduk. Bizden sonra da devamı geldi. Özellikle bizim yaşadığım yerde kız çocuklarının okuması çok ama çok önemli. Köyümüz fakir bir köydü ve tek geçim kaynağımız tarımdı o da kendimize yetebilecek kadardı. Bizler ya okuyacaktık ya da belli bir yaştan sonra evlenip eşlerimizin eline bakacaktık. Ama şu an hem evliyim hem de çalışıyorum. Kendi paramı kazanıyorum ve bu değerli bir şey. Kendi ayaklarımızın üzerinde durabilmek, kimseye boyun eğmemek büyük bir lüks. 2003’e İzmir denilen bir yerde liseye gitmeyenler vardı. Ailelerimizin lise okuyabileceğim yerlerde ev tutabilecekleri bir bütçesi yoktu tamam da devlette o dönem en azından okula gitmek isteyen bizler için bir şey yapabilirdi.”
‘Okumasaydım, tarlada çalışacaktım’
Çalışma Ekonomisi Bölümü’nden mezun olan Hatice Sivari de Efemçukuru Altın Madeni’nde proses asistanı olarak çalışıyor. Sivari de şunları söyledi: “Liseye gitmek bizler için hayaldi. Çünkü köyde liseye giden yoktu. Bizlere servis sağlanacağını duyduğumuzda çok sevinmiştik. Hatta bazı köylüler, ‘Şimdiye kadar kim okudu, kız çocuğu okuyup da ne olacak’ diyordu. Çünkü okumanın önemi bilmiyor, önünde okuyan bir rol model de yok. Bu sözlere rağmen ailelerimiz bizi okula gönderdi ve köyde ilk üniversite okuyan 4 kızdan biri oldum ve bizden sonra okuyanlar daha üniversitelerde daha iyi bölümlerde okudular. Servis desteğinin yanında bu maden dershane desteği de okumak isteyenlere sağladı. Özellikle, okumak isteyen çocuklarına her türlü desteği vereceklerini belirtiler. Okul bitirdikten burada işe başladık. Böylelikle köydeki tarımın dışında da farklı iş kollarında çalışmaya başladı kendi parasını kazandı. Okumasaydım, tarlada aileme yardım edecektim sonra evlenip aynı şeyleri eşimin evinde yapacaktım. Özellikle kız çocuklarına sesleniyorum, okuma fırsatınız varsa okuyun yoksa fırsatları zorlayın, kendi mesleğiniz olsun. Okuyun ayaklarınızın üstünde durun. Okuduğunuz işte çalışmasanız bile, kendi paranızı kendiniz kazanın.”