Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Begüm Özdoğularlı, 1978 yılında Kütahya’da doğdu. İki ablası olan Begüm’ün annesi ev hanımı, babası ise iş adamıydı. Begüm, ailenin üçüncü kız çocuğuydu. Özellikle babası onun erkek çocuğu olarak doğmasını çok istemişti ancak o dünyaya gözlerini kız olarak açmıştı. Kız çocuğuydu ancak babası bu durumu bir türlü kabul edememişti. Kızına erkek kıyafetleri alıyor, saçlarını kısacık kestiriyordu. Giyim tarzı okulda alay konusu olan Begüm, bu duruma çok üzülüyor ve ağlayarak yaşadıklarını babasına anlatıyordu. Babasının kızını tesellisi ise, “Üzülme, sen benim erkek evladımsın” oluyordu.
Begüm, aile hayatında çok şanslı değildi. Birbiriyle hiç anlaşamayan bir anne babaya sahipti. Evlerinde ders çalışacak bir ortam yoktu ancak Begüm okulda çok başarılı bir öğrenciydi. Odasındaki pembe küçük masasında gece gündüz ders çalışıyordu. Bu durum onun Kütahya Anadolu Lisesi’ni kazanmasını sağlamıştı. Ancak aynı dönemde Begüm’ün anne ve babası arasındaki çatışmalar çok arttı. Hatta evde yaşanan bir olay Begüm’e ’11 yaşında bu yolculukta yalnızsın’ hissini iliklerine kadar yaşatmıştı. Begüm o anı şöyle anlattı:
“Evde annem ve babam sürekli çatışma halindeydi. Babam eve sürekli alkollü gelip, annemle olaylar yaşıyordu. Annem babamın alkol almadığı yani sakin olduğu bir gün de sürekli ders çalıştığım pembe masamı kırdı. O an dedim ki ‘Begüm, sen bu insanların umurunda değilsin. Umurlarında olsaydın o masanın kırılmasının senin hayatına ne kadar olumsuz etki yaratacağını anlarlardı. Evdeki herkesle aram çok iyiydi. Herkese kahvaltı hazırlar, meyve suları sıkardım. Hep nazik davranır, kimsenin eşyasına zarar vermezdim. O an evdeki diğer eşyalara zarar verilebilirdi. Neden Begüm’ün gece günsüz ders çalıştığı masa kırılmıştı? Pembe masanın kime ne zararı vardı?”
‘BABAMA İTAAT ETMEDİM’
Begüm, yaşanan bu olaydan sonra lise eğitimine Kütahya’da devam etmeme kararı alarak, Eskişehir’e gitti. Ancak babası Eskişehir’de okumasını istemediği için Begüm’e çok cüzi paralar gönderiyor ya da hiç göndermiyordu. Bunu yaparak ‘Kütahya’ya geri dön ve istediğini yiyip iç’ mesajı vermeye çalışıyordu. Begüm ise inatla “Dönmeyeceğim” diyordu. Açlıktan ölse de dönmeyecek, babasına itaat etmeyecekti. Yaşadıkları Begüm’ü kendi ayakları üzerinde durmayı öğretmiş, daha da güçlendirmişti.
YÜKSEK POTANSİYELE SAHİPTİ
Ailesinin ‘geri dön’ baskısına rağmen liseyi Eskişehir’de bitiren Begüm, babasının üniversiteyi Kütahya’da okuma ısrarına daha fazla dayanamadı ve doğduğu şehre geri döndü. Çünkü babası Begüm’ün potansiyelinin farkındaydı. Begüm çok iyi İngilizce konuşuyor, hızlı düşünüp çabuk karar verebiliyordu. Aynı zamanda meraklı ve inatçıydı. İki ablası da babasını dinleyip itaat ediyordu ancak Begüm’ün kuralları vardı. Deyim yerindeyse tuttuğunu koparıyordu. Dumlupınar Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. Aynı zamanda babasının isteği üzere onun iş yerinde çalışmaya başladı ancak orada kendine uygun bulmadığı bir çalışma sistemi, hayat görüşü vardı. Begüm, kendi fikirlerini çok fazla dile getiriyordu. Bu durum baba kız arasındaki çatışmayı artırdı. Yaşanan bu durum üzerine Begüm bir gün mektup yazarak istifa etti.
TEK ÇIKIŞ YOLU İSE İŞ KURMAKTI
Tam da o zamanlarda annesi ile babası da boşanma kararı aldı. Annesi Begüm ile ilgilenemeyeceğini söyledi. O anlarda açıkta kaldığı hissine kapılan Begüm’ün tek çıkış yolu ise iş kurmaktı. Çünkü okula da gidiyordu. Tam zamanlı bir yerde çalışması mümkün değildi. 18 yaşında Ankara’ya giderek bir bankanın kadın girişimci kredisine başvurdu. Türkiye’nin ilk kadın girişimcisi dolayısıyla da Kütahya’nın ilk İngilizce kursunun sahibi oldu. Begüm, bir taraftan yerel bir televizyon kanalında İngilizce konuşmak ile ilgili bir program yapıyor diğer taraftan da sivil toplum kuruluşlarına üye oluyordu. Yaşanan bu gelişmeler 4 senenin sonunda Begüm’ü iş hayatında çok önemli bir yere getirdi. Begüm, bu sürede aldığı kredileri ödediği gibi okulu da bitirdi.
“Babamın yanından ayrıldıktan sonra 5 yıl hiç görüşmedik. Ona itaat etmediğim için beni düşman ilan etti. İntikamını ise beni resmi kurumlara şikâyet ederek, arkamdan kötü kulisler yaparak almaya çalıştı. Babam yine alkol aldığı bir gece yarısı ise silahla dershaneye baskın düzenledi. İşte o gün, Kütahya’da durmamın bana bir hiçbir faydası olmadığını anladım. 2001 yılında yani 23 yaşımdayken dershanemi satıp, elime geçen parayla da İstanbul’da kendine yeni bir düzen kurmaya karar verdim. Arabam da dahil elimde ne varsa nakite çevirip bir gece otobüse binerek İstanbul’a geldim. Elimdeki parayla Bakırköy’de İngilizce kursu açtım. Kursun işleyişi fabrika ve şirketlere yerinde İngilizce eğitimi vermek şeklindeydi.”
İŞ DÜNYASINDA FARK YARATTI
Begüm, iş dünyasında farklılıklar yaratmıştı. Bu durum da beraberinde ödülleri getirdi. 2004 yılında Capital ve Tempo dergisi Begüm’ü yılın en başarılı ikinci girişimcisi olarak seçti. Begüm 2006 yılında ise ağırlığını mesleki eğitime verdi. İş yeri nedeniyle yurt dışı ile bağlantıları çok kuvvetliydi. Begüm hemen Almanya’ya gitti ve mesleki eğitim sistemini araştırarak, Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde kaynakçılık ve CNC operatörlüğü gibi alanlarda eğitim veren mesleki eğitim okulu açtı. Bu da Türkiye’nin ilk özel meslek okulu oldu.
Tam da o sıralarda tersanelerde ölümlü kazalar yaşanıyordu. Bu ölümlü kazaların üzerine mesleki eğitim zorunda diye bir yasa çıkarıldı. Begüm, o dönemde onaylı tek kurumun sahibiydi. Açtığı kurumda 80 bin kişi mesleki eğitimini tamamladı. Begüm, bu düzeni 10 yıl boyunca devam ettirdi.?Eşinden ayrılan Begüm’ün çocuğu da yoktu. Anaokulu açmak istiyordu. Darıca’da bir villa satın aldı. Orada anaokulları vardı, sahipleriyle tanıştı. Aslında bu işe hobi olarak başlamıştı. Çünkü çocuklarla zaman geçirmek Begüm’e iyi geliyordu.
Begüm’ün çok sevecen ve yumuşak görünümünün yanında ailesinden gelen bir sert tarafı da vardı. Aslında iş hayatındaki net duruşu da buradan geliyordu. Parayı hiç sevmeyen biri olarak 28 senedir ticaret yapıyor ve işleri de yolunda gidiyordu. Normal şartlar da yumuşacık tarafıyla bunu yapması mümkün değildi.
‘HERKES BENİM KADAR ŞANSLI DEĞİL’
Bugün 45 yaşında olan Begüm, “Geriye dönüp baktığımda, ailemin beni çok sevdiğini ve içlerinde kötü niyet olmadığını biliyorum. Ancak uzun yıllar sonra yaşananlardan çıkardığım bir sonuç oldu. Bir çocuğa disiplin uygulayabilirsiniz, onu zorlayabilirsiniz ama sevgi ve güven vermediğiniz zaman çocuk yuvadan uçup gidecek ve kendine yeni hayat kuracak. Ben şanslıydım. Kurduğum düzen güzel bir hayata dönüştü. Çok emek verdim ve bence Allah da her zaman yanımdaydı. Ancak bu bambaşka boyutta da olabilirdi. Bu yüzden çok kötü durumlara düşmüş, suçların içine karışmış kişilere hiç kızamıyorum. Kim bilir nasıl ailelerden geldiler. Hangi tür sınavlardan geçtiler” diyerek bu yolculukta herkesin kendi kadar şanslı olmadığını dile getirdi.
Benim de bir hikâyem var’ diyorsan, en önemli konuğumuz olarak seni de bekliyoruz: [email protected]