Uzun Yıllar Beşiktaş’ta görev yapan ve 2021-22 sezonunda Sergen Yalçın’ın ayrılmasından sonra siyah-beyazlı ekibin başına geçen Önder Karaveli, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Beşiktaş’ta Süper Kupa şampiyonluğu kazanan ve takımdan ayrılmasının ardından son olarak Adanaspor’u çalıştıran Önder Karaveli, Ajansspor’a konuştu. Karaveli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
ŞAMPİYONLUK YARIŞI
“Ligin başında son şampiyon Trabzonspor; önemli transferler ve şampiyon bir teknik direktör getiren Galatasaray; çok tecrübeli bir teknik direktör getiren ve onunla beraber de transfer bütçesini belirleyen bir Fenerbahçe ve bir değişimle yenilenmeye giden Beşiktaş… Bu 4 takım da sezona ‘şampiyonluk’ isteğiyle başladılar ve nitekim o güçte de görünüyorlardı. Ligin başlarında Galatasaray biraz sıkıntılı gibi görünse de devamında istikrarlı bir çıkış yakaladı. Fenerbahçe, hem ligde hem de Avrupa’da görkemli oyunlar oynadı ki bunların bazılarına ben de bizzat Fenerbahçe stadında şahit oldum. Beşiktaş ve Trabzonspor çok iyi başlayamadılar. Ben Galatasaray’ın galibiyet serisi gelmeden önce de şampiyonluk yarışının Fenerbahçe ve Galatasaray arasında geçeceğini ön görüyordum, son gelinen nokta da beni haklı çıkardı. İki takım arasında geçen fakat Galatasaray’ın bir adım daha önde olduğu bir yarış söz konusu. Galibiyet serisi, Galatasaray oyuncularına ve teknik direktör Okan Buruk’a çok büyük güç kattı. Fenerbahçe’de ise bazı sallantılar oldu, sakatlıklar yaşandı… Neticesinde de Galatasaray’ın birkaç adım gerisinde kalmalarına sebep oldu. Başakşehir de aslında iyi gidiyordu ancak o da son bölümü iyi getiremedi. Dolayısıyla ben bu yarışın iki takım arasında, ligin sonuna kadar devam edeceğini düşünüyorum.”
‘OKAN BURUK GALATASARAY’I DA ŞAMPİYON YAPAR’
“Okan Hoca, benim Pro Lisans kursundan arkadaşım. Daha önceki oyunculuk yıllarımızdan da tanışıyorduk. Ülkemizi de çok iyi temsil etti, oynadığı yıllarda. Teknik direktör olarak da bunu tabii ki başarabilir. Bunu başarabilecek çok fazla Türk antrenör var bence, hatta bir çırpıda sayılabilecek en az 5-6 kişi çıkar. Umarım bu isimler bizi Avrupa’nın 5 büyük liginde de başarılı şekilde temsil ederler. Bunu canıgönülden istiyorum.
BEŞİKTAŞ DÖNEMİ
“Benim çok mutlu ve gururlu olduğum bir dönemdi bu, çünkü hiçbir şekilde beklemediğim fakat hayalini kurduğum bir durumdu. Çünkü Türkiye’deki büyük takımlara kimlerin antrenör olabildiğini hepimiz biliyoruz; ya o camialara mal olmuş önemli futbolcular ya da yurtdışından önemli ve deneyimli teknik direktörler. Ben ikisi de değildim, antrenörlüğümün büyük bölümünü de akademilerde geçirmiş bir antrenörüm. Haliyle beklemediğim bir şeydi. Ben o dönem U19’daydım ve A Takım’ın başında da Sergen Yalçın hocamız vardı. Onun başarılı olmasını çok istiyordum çünkü akademiye güzel bir bakış açısı vardı ki biliyorsunuz Ersin’i ve Rıdvan’ı hiç düşünmeden takıma almıştı. Benim de hiç beklemediğim bir görevdi. 100 günlük bir görev dönemim oldu, elbette hatalarım da vardı. Doğru kararlarımız kadar yanlış kararlarımız da olmuştur… Oyun sistemimizi ise herkes hatırlıyordur; bizim olduğumuz dönem Beşiktaş daima rakiplerinden daha fazla üstün oynayan taraftı. Sadece pozisyonları gole çevirme konusunda problem yaşamıştık ki bu da bireysel bir durumdu. Eğrisiyle doğrusuyla benim adıma gurur verici ve öğretici bir 100 gündü. Arada da Beşiktaş müzesindeki kupa sayısına katkı sağlamış olmak, benim için mutluluk vericiydi.”
‘KUPAYI KAZANINCA NE YAPACAĞIMI BİLMİYORDUM’
“Ben o anı her hatırladığımda ve anlattığımda tüylerim diken diken olur. Kupayı kazanmaktan da ziyade, Beşiktaş’ın başında bir kupa finali oynamak bile çok güzeldi. Kupayı kazandık, ben ne yapacağımı da çok fazla bilmiyordum. Sadece takımla birlikte seremoniye katıldım. Oyuncuların geçtiği yerde oturdum, kaptanlarımız kupayı alıp önümüze getirdiler. Atiba bana seslenmiş ama ben mutluluktan ne gördüm ne de duydum, sonra Pjanic ve Vida uyardı beni. Oyuncular sağ olsunlar beni o sevince ortak etmek istediler ve onlarla birlikte kaldırdım kupayı. Sonrasında oyuncularımdan da rica ederek kupayı bütün annelerimize armağan etmek istedim.”
‘KEŞKE O KÜFREDENLERİ MAHKEMEYE VERSEYDİM’
“Böyle bir camiadaysanız, eleştirilmeniz normaldir çünkü dediğim gibi olumsuz yanlarımız da oldu elbette. Fakat ben genel anlamda Beşiktaş sürecimi olumlu yorumluyorum. Başkanımızın bahsettiği o eleştiriler ise biraz bel altı eleştirilerdi. Hem sosyal medya üzerinden, hem de benim telefonuma ulaşıp direkt şahsımla irtibata geçerek… Çok can sıkıcı süreçler yaşadım. İnsanların, 12 yaşındaki oğluma küfürler edecek kadar alçaldığını gördüm. O dönemlerde dostlarım, aslında bu insanları mahkemeye vermem konusunda çok dürttüler beni fakat ben bunların Beşiktaş taraftarı olduğunu düşündüğümden, mahkemeye vermeyi uygun görmedim açıkçası. Sonradan düşündüğümde ise bu kişilerin, birilerinin maşası olduğu ihtimalini fark ediyorum ve pişmanlık duyuyorum. Keşke bu hakaretleri edenleri mahkemeye verseydim ve mahkemeden elde edilecekleri de çocukların, gençlerin harcayacağı şekilde kullansaydık diye düşündüm.”
AYRILIK SÜRECİ
“Başkanımız sağ olsun bana çok destek oldu o dönemde. İnsanlara bir türlü inandıramadık ama ayrılık talebi benden geldi ve başkanımız iki gün boyunca beni ikna etmeye çalıştı. “Ben gidişattan memnunum, en azından sezon sonuna kadar devam edelim…” tarzı cümleler kurdu fakat ben devam etmek istemedim. Ayrılma talebimin büyük bölümü de taraftarı olduğum Beşiktaş Kulübü’nün daha iyi yerlere gelmesi düşüncesiydi. O dönem zaten şampiyonluk yarışından uzaklaşmıştık, Türkiye Kupası’nda da Kayserispor’a elendik ki benim en çok içimi acıtan maçtı bu. Belki kazansak, kupayı da kazanıp Avrupa kupalarına katılacaktık. Haliyle bu dönemde ciddi bir enerji kaybı yaşadık hepimiz. Ben de belki bu düşüşü bir enerji değişimiyle değerlendirebiliriz, yeni gelecek ismin gelecek sezondan evvel camiaya adapte olabilmesi için kendi adıma bir Beşiktaşlılık duruşu sergilemiş oldum. Ben kendi Beşiktaşlılığımın yanı sıra kendi oğlumu da bu bakış açısıyla yetiştirdim; ben bütün takımları seviyorum fakat en çok Beşiktaş’ı seviyorum. Haliyle herhangi bir takıma, camiaya karşı düşmanlık beslemek anlamsız. Bu anlamda zaten gittiğimiz her takımın taraftarının da sevgisini, saygısını görüyoruz sağ olsunlar.”
EMİRHAN İLKHAN’IN TRANSFERİ
“Benim bu konuda düşüncem çok net; Beşiktaş taraftarı Emirhan’ı çok beğenmişti çünkü Beşiktaş taraftarı sahada genç oyuncu görmeyi sever. Haliyle Beşiktaş’ta biraz daha fazla süre görmek istiyorlardı, bence Beşiktaş taraftarını rahatsız eden nokta bu oldu. Beşiktaş yöneticilerine gelirsek, onlar da bu konuyu şöyle değerlendirmişlerdir; akademiden gelen bir oyuncunun azımsanmayacak miktarlarda satış durumu var, haliyle bu durumu değerlendirmek istemişlerdir bence. Emirhan İlkhan cephesinden değerlendirecek olursak da gelecek vadeden ve verilen şansları iyi değerlendiren bir oyuncuydu. Haliyle 18 yaşınızdayken, başka kulüplerce de izleniyorsanız ve çevreniz de sizi yönlendiriyorsa tekliflere ‘hayır’ diyebilmek hiç kolay değildir. Umarım Emirhan bundan sonra hiç Türkiye’ye dönmeden, sadece milli maçlar için ülkemize gelir ve bizleri yurtdışında en iyi şekilde temsil eder. Bunu yapabilecek potansiyele de fazlasıyla sahip.”
‘TEKLİF ALMADIM’
“Genç Milli Takım için teklif almadım. Ancak TFF, akademiye dair önemli ve doğru açıklamalar yapmıştı. Ben de o sırada Önder Karaveli olarak, 23 yılını akademide geçirmiş, hayatını gençlere adamış, ülke coğrafyasına hâkim birisi olarak; görev verilmese dahi en azından bir gün davet edilip, fikirlerimin sorulmasını beklemiştim. Fikrim sorulsaydı eminim onlara faydam olurdu. Tabii ki yarışmacı ve geliştirmeci bir antrenör olarak, Ümit Milli Takım’ı çalıştırmak gibi bir isteğim de vardı.”
‘PİŞMAN DEĞİLİM’
“Adanaspor ile görüştüğüm duyulduktan sonra, bana gelen 100 telefon çağrısının 99’u Adanaspor’a gitmemem yönünde oldu. Sadece bir teknik direktör arkadaşım bana olumlu şeyler söyledi ve gitmem gerektiğini belirtti. Ben buna rağmen teklifi kabul ettim çünkü sahada olmayı özlemiştim, haliyle pişman değilim. Ben Beşiktaş’tan ayrılıp, bekleyip, sonrasında Adanaspor’a gitmedim. Adanspor’a gitmek için, Beşiktaş’tan ayrıldım. Beşiktaş’tan ayrılmak, benim için kolay değildi. Zamanında akademide çalışırken de Siirtspor’a gitmek için bir ayrılık dönemim olmuştu, sonrasında Başakşehir U19 takımına gitme durumum da olmuştu. Bu da üçüncü ayrılığım olmuş oldu aslında. Beşiktaş’tan ayrıldığım için bir pişmanlık duymadım çünkü zaten sahada olabilmek için ayrılmıştım.”