Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Dönem dönem mücadele ettiğimiz fazla kilolarımızdan yani dolayısıyla yağlarımızdan kurtulmanın sayısız yolu olduğu ifade ediliyor. Ancak öncesinde vücudumuzdaki yağlarla barışmamız gerektiğini bilmemiz önemli. Korkulu rüyamız haline gelen yağlarımız gerçekten düşünüldüğü kadar kötü mü ya da bir başka deyişle vücudumuzdaki yağların hepsi bizim için zararlı mı? Araştırmalar, vücudumuzdaki yağları yakmak için belli yöntemler olduğunu ortaya koyuyor peki ama nasıl? Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu, vücudumuzdaki zararlı yağlardan kurtulmanın 3 sırrını paylaşırken, doğru bilinen yanlışlara da açıklık getirdi.
FAZLA YAĞLARIN OLDUĞU BÖLGE ÖNEMLİ
Kimileri yağların çok tehlikeli olduğunu düşünüyor kimileri ise yağlarla yaşamayı öğrenmek gerektiğini hatırlatıyor. Aslında her iki fikir de doğru olmayabilir. Uzmanlara göre fazla yağlar ve yağların bulunduğu bölge oldukça önemli. Yağlarımızla yaşamayı öğrenmek yerine ise dengeli beslenme ve hareketin gerekliliğini kabul etmek daha mühim. Beslenmemizin yapı taşlarından biri olan yağlar vücudumuz için oldukça gerekli.
Enerji depolamak gibi muhteşem faydalara sahip olan yağlar öte yandan kalp damar hastalıklarına ve obezite gibi kitlesel sağlık problemlerine sebep olabiliyor. Bu noktada vücudumuzdaki hangi yağın faydalı, hangi yağın zararlı olduğunu bilmek ve zararlı yağları yok etmek için uygun yöntemi bilmek önem taşıyor.
‘AÇLIĞA KARŞI BİZİ KORUYAN SİGORTA GİBİ’
Vücudumuzda iki çeşit yağ bulunuyor. Bunlardan ilki vücutta depolama yapan beyaz yağlar. Kahverengi yağlar ise vücuda hareket ve ısı veren yağlar olarak biliniyor. Bu iki yağ türünün vücutta bulunduğu miktar oldukça önemli. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’na göre yağların faydalı olup olmadığından önce hangi yağ türünün vücudun neresinde olup olmadığına bakmak gerekiyor.
“Yağlar açlığa karşı bizi koruyan sigorta gibidir. Yeteri kadar gıda alınmayan durumlarda özellikle soğuklarda metabolizmamız vücuttaki yağları enerji kaynağı olarak kullanır ve bu durum bir bakıma faydalıdır.” Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu
‘SONBAHAR AYLARINDA YAĞLANMAYA BAŞLIYORUZ’
Vücuttaki yağlanmanın mevsime bağlı olduğuna değinen Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu, özellikle sonbahar aylarına dikkat çekti. Bütün canlıların sonbaharda yağlanmaya başladığını ve bunun bir nevi kışa hazırlık olduğunu belirterek bu süreçte depolanan yağların kışın gerektiğinde soğuğa karşı koruduğunu ve enerji deposu rolü üstlendiğini de ekledi.
Vücudun aşırı yağlı olması zararlı olarak kabul ediliyor. Peki vücudun olması gerekenden az yağ oranına sahip olması tehlikeli mi? Akıllardaki bu soruyu Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu şu şekilde cevapladı: “Vücudun yağ oranının az olmasının hiçbir zararı yok. Zaten yağ oranı çok çok düşük olan kişi sayısı oldukça az. Buradaki en büyük sorun fazla yağlanmalardan kaynaklanıyor.”
HEM İÇERİDE HEM DE DIŞARIDA DEPOLANIYOR
Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu, cilt altında görülen yağlanmanın zararlı olmadığını ancak dışarıdan görünmeyen, karnın içinde olan ve biseral yağlanma olarak adlandırılan yağların iç organlara olan olumsuz etkisini vurguladı. Peki hepimizin bildiği ancak çoğumuzun göz ardı ettiği iç organ yağlanması hangi sorunlara yol açabilir? Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu şunları söyledi:
“Vücudumuza aldığımız yağlar değişik şekillerde hem içeride hem de dışarıda depolanır. İçerde depolanan yağlar bağırsağa, organları çevreleyen pankreas ve karaciğer olmak üzere diğer organlara etki eder. Karaciğerin aşırı yağlanması sonucunda orada depolanan yağlar bir süre sonra kana geçerek kötü kolestrole sebep olur ve bu da kalp damar hastalıklarını tetikler. Pankreasın yağlanması ise insülin üreten hücrelerin yapılarını, fonksiyonlarını bozar bu da şeker hastalığına sebep olur.”
Fazla yağlanma vücutta zararlı bazı hormon salınımlarına da yol açıyor. Bunların başında ise şişmanlık ve kronik hastalıklar açısından büyük önem taşıyan adipokin ve lipokin hormonu geliyor. Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu bu hormonlardaki artışın enflamasyon yarattığına ve kelimenin tam anlamıyla kalp damar hastalıklarına, kanserlere zemin hazırladığını söyledi.
Yağ dokusunda salgılanan bir hormon olan östrojen hormonun aşırı salınımının da kadınlarda östrojene duyarlı meme, rahim ağzı gibi kanserlere sebep olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Yörükoğlu aynı durumun erkeklerde de prostat kanseri, iktidarsızlık gibi sorunlara yol açtığının altını çizdi.
AŞIRI YAĞLANMAYI BİTİREN 3 BASİT YÖNTEM
Vücudumuza zararı olan beyaz yağların aşırı depolanması halinde olabilecekleri az çok biliyoruz. Harvard Üniversitesi Joslin Diyabet Merkezi’nden Profesör Yu-Hua Tseng vücuttaki kahverengi yağları etkinleştirerek obezite ve kilo alımını tersine çevirmenin yollarıyla ilgili çalışmalar yapan bir isim. Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu bu çalışmaların uzun yıllardır yapıldığını ancak beyaz yağları kahverengi yağlara dönüştürmenin aşırı yağlanma sorununu kökten çözecek bir yöntem olmadığını söyledi. Yörükoğlu’nun ise aşırı yağlanmayla ilgili başka bir çözüm önerisi var. Üstelik bu yöntemler doğru şekilde uygulandığında kısa sürede birçok sağlık probleminden kurtulmak da mümkün.
Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’nun hem YouTube videolarında hem de kitaplarında sıkça yer verdiği üç yöntem şu şekilde: Sağlıklı beslenme, hareket ve aralıklı oruç.
EZBER BOZAN 4 SORU 4 CEVAP
1- ‘Yağ eşittir kolesterol’ anlamına mı geliyor?
Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu: Fazla yağ tüketimi dediğinizde burada yağın cinsi çok büyük önem taşıyor. Hayvansal yağlardan et, tavuk, yumurta, peynir bunlar doymuş yağlardan ve kolestrolden zengin besinlerdir. Bu besinler kolestrolü bir miktar yükseltir. Vücutta oluşan aşırı yağlanma ise kolestrolü beraberinde getirir. Şişman kişiler hem şekerden hem yağlardan aşırı zengin beslenen insanlardır, bunlar da karaciğer yağlanmasına beraberinde kolestrol ve triglerisitlerin yükselmesine neden olur.
‘KOLESTROLÜ YÜKSEK OLAN HERKES KALP DAMAR HASTASI OLMUYOR’
2- Kolesterol her zaman kötüye mi işaret eder?
Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu: Kolestrol her zaman kötüye işaret değildir. Kolestrolü yüksek olan her kişi kalp damar hastası olmuyor. Kolestrolü tamamen normal olup kalp ameliyatlarına gelen de var. Burada önemli olan kolestrolle birlikte şeker hastalığı ve enflamasyonun (bağışıklık sisteminin organları enfeksiyondan ve yaralanmadan korumaya çalışması esnasında meydana gelir) olup olmadığıdır. Enflamasyon burada çok önemli bir belirleyici faktör.
3- Aşırı zeytinyağı tüketmek bizi daha sağlıklı yapar mı?
Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu: Zeytinyağı sağlıklı da olsa yağ yağdır ve zeytinyağlarda yüksek oranda kalori içerir. Her zaman söylediğim gibi bir şey faydalı diye çok tüketmek o besinin sizin için daha faydalı olduğu anlamına gelmez. Zeytinyağını da diğer besinler gibi faydalı kullanmak gerekir.
‘VÜCUT KİTLE İNDEKSİ SAĞLIKLI BİR GÖSTERGE DEĞİL’
4- Vücut kitle indeksi yüksek biri sağlıksız mıdır?
Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu: Vücut ağırlığının boy uzunluğunun karesine bölünmesiyle hesaplanan vücut kitle indeksi çok sağlıklı bir gösterge değil. Örneğin kas kütlesi yüksek sporcu birinin vücut kitle indeksi de hesaplamalar sonucunda yüksek çıkar ancak burada herhangi bir sağlıksızlık söz konusu değildir. Vücut kitle indeksinden ziyade göbek çevresinin boya olan oranına bakılması gerekir.
Vücudundaki aşırı yağlardan kurtulmak adına günümüzde birçok kişi estetik cerrahiye başvuruyor. Tedavi yöntemi olarak kabul edilmeyen ve yalnızca estetik bir işlem olan ‘liposuction’ gibi yağ aldırma işlemleri sağlıklı bir çözüm değil. Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’na göre bu tip yöntemler beslenme alışkanlığı değiştirilmediği sürece sonuçsuz kalıyor. Hatta estetik ameliyatlar esnasında ölümcül komplikasyonlar, kangrenler ve cilt bozuklukları gibi sorunlara da neden olabiliyor.