Aslıhan Altay Karataş – Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), “Doğu Anadolu Fay Hattı Depremleri Tespitler ve Öneriler” raporunu yayımladı. Raporda, Doğu Anadolu Fay Hattı Depremleri Toplantısı’nda 23 üniversiteden, 20’nin üzerinde farklı bilim disiplininden 50’ye yakın bilim insanının aktardığı tespit, öneri ve çözümler ile TÜBA Akademi Konseyi’nin deprem bölgesindeki gözlemleri bir araya getirildi. İTÜ deprem raporundaki yerbilimleri ile ilgili teknik bilgiler ışığında yapılan tespit ve önerilere yer verilen TÜBA raporunda, fay hattıyla ilgili şu uyarılarda bulunuldu:
‘Vahim sonuçlara yol açıyor’
“İlk defa bu depremde önceki haritalama sonuçları ile yüzeyde deprem kırıklarının farklı olduğu görüldü. Son depremler göstermiştir ki, kanunun eski/güncellenmeyen haritalara dayandırılarak çıkarılması daha vahim sonuçlara sebep olmaktadır. Haritaları yaparken sadece topografyaya bakmak doğru veri vermemektedir. Türkiye’deki fayların tekrarlanma periyodu pek bilinmemektedir. Dolayısıyla fayların ne kadar stres biriktirdiği ve deprem üretme potansiyeli olduğu da bilinmemektedir. Deprem bölgesinde birden fazla fay ve çoklu segment bulunmaktadır. Bunlar tek tek ele alınmalı, Türkiye deprem tehlike haritası acilen yenilenmelidir. Her bir fayın teker teker çalışılması ve karakteristiğinin belirlenmesi gerekmektedir.”
‘Çin’den heyet gelecek’
Raporda, ilk depremin daha önce haritalanmamış bir fay parçası üzerinde 350 km, ikinci şokun ise 160 km boyunca kırılarak gerçekleştiği belirtilirken, “Depremlerden sonra meydana gelen maksimum yer değiştirmelerin ise ilk deprem için 8 m, ikincisi için 6 m olduğunu göstermiştir. Halen bölgede kırılmayan ve 6.0-6.5 büyüklüklerinde deprem üretebilecek fay parçaları bulunmaktadır. ‘İkinci deprem neden 9 saat sonra gerçekleşti’ sorusu üzerine ileri sismolojik teknikler ile çalışmalar yapılmaktadır. Çin ve Japonya haricinde bu büyüklükteki mega bir depremi göğüsleyecek başka bir ülke bulunmamaktadır ve ülkemizin müdahalesi zamanında gerçekleşmiştir. Çin’den bir Sismoloji-Sismotektonik heyeti Türkiye ve İTÜ’ye iş birliği ve bilgi aktarımı için gelmeyi planlamaktadır” dendi.
İlk 30 dk’ya önemli
Raporda, depremlerde ilk 72 saatin “altın saatler” olduğu, ilk 30 dakikasına bireylerin hazırlanması gerektiğıi vurgulanarak, “Bu depremlerde afet yönetiminde kesintisiz ve sağlıklı iletişimin önemi daha iyi anlaşılmıştır. Alternatif iletişim yöntem ve altyapılarına yatırım zorunluluğu doğmuştur. Su şebekeleri depreme göre yapılmalı” önerisi yapıldı. Afete müdahalenin risk azaltmayla başlayıp hazırlık ile devam ettiğine dikkat çekilen raporda, “Afet yönetiminde dil ve fikir birliği oluşturmak gereklidir. Türkiye, risk azaltmada zayıf kalmaktadır. Risk azaltmaya harcanmayan bir birim maliyet afet sonrası 4 birim maliyet harcamayı gerektirir. Türkiye Afet Müdahale Planı şu anda olması gerektiği şekilde değildir. Dünyada afet yönetiminin tarihsel gelişimine kıyasla Türkiye, günümüzü henüz yakalayamamıştır.” dendi.
Afetin boyutuna göre planlama
Depremin yıkıcı etkilerinin azaltılması için çok boyutlu ve multidisipliner çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan TÜBA Başkanı Muzaffer Şeker, “Uygulanamayan cezai müeyyideler ve denetleme zafiyeti olan kanunlar pratikte anlam ifade etmiyor. Deprem öncesi ve deprem sonrası yapılacaklar iş planı içeriklerinin, afetin boyutlarına göre sınıflandırılmasına ve coğrafi koşullar ile bölgesel organizasyon şemalarına göre ilgili kamu kurumları ile gönüllü sivil toplum kuruluşları arası protokollerle tanımlanmış iş birliği stratejilerinin iyileştirilmesine gerek var” dedi.