Bizi diğer insanlardan ayıran en güçlü yanımız yüzümüz. Yüz tipimizi ise genlerimiz beliyor. Aile ya da akrabalarımızda kendimizle aynı olan kaş, göz ya da burnu görebiliriz. Bu nedenle yakın akraba olan kişilerin yüzlerinin birbirine benzeyeceğini düşünürüz. Ancak bazen birbirlerini hiç tanımayan insanların da çok benzediğine rastlayabiliyoruz. Peki akraba bile olmayan insanlar neden birbirine bu kadar benziyor? Bireylerde özellikle bazı fenotipik özellikleri belirleyen genlerde benzerlik olursa bu tip durumlarla karşılaşılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Korkut Ulucan, “Hatta iki kişi olarak değil, birbirine benzeyen 3 veya 4 farklı akraba olmayan, aynı veya farklı ırklardan bireyler olabilir. Tabii bunların istatistiksel olarak aynı zaman diliminde bir araya gelme ihtimalleri oldukça düşük” dedi.
DOPPELGANGER YANİ BİRBİRİNE YABANCI İKİZLER
Kendimize benzeyen kişilerle karşılaşmaya “doppelganger etkisi” deniyor. Almanca kökenli bir kelime olan doppelganger’ın Türkçe’ye “çift-gezer” olarak çevrildiğini aktaran Ulucan, “Günlük hayatta ise bir bireyin kendisine tıpatıp benzeyen birini görmesi olarak da kullanılıyor. Tek yumurta ikizleri birbirlerine çok benzerler. Ancak ‘çift-gezer’ durumunda bireyin bilgisi dahilinde bir ikizi bulunmuyor. Fakat bazı psikiyatrik durumlarda da bu tip yaklaşımlar görülebilir. Mitolojik olarak da bu terim kullanılıyor” diye konuştu.
“İnsanların benzerlerini görme olasılığını hesaplamanın oldukça güç olduğunu söyleyebilirim. Hatta bazı kaynaklar trilyonda bir olarak bazı çıkarımlarda bulunmuşlar. Tabii çok iddialı yaklaşım bu rakamlar. Bence kalıtım birimleri olan genlerin birbirlerine benzeme olasılığı yüksek. Ancak bu kadar benzemenin sadece genler yoluyla gerçekleşmesi zor. Epigenetik yani çevresel faktörler de bu duruma etkide bulunabilir. Bireylerin daha da birbirine benzemesine neden olan faktörler çevresel şartlardan da etkilendikleri için, bir bireyin doppelganger’ı ile karşılaşma ihtimali oldukça az.” Prof. Dr. Korkut Ulucan
‘NE KADAR ÇOK KİŞİ O KADAR ÇOK GENETİK ALTERNATİF’
Birbirine benzerliğin artmasında dünya nüfusundaki artışın etkili olabileceğine değinen Prof. Dr. Ulucan, “Ne kadar çok birey olursa o kadar çok genetik alternatifler olacak ve bu durumda benzer alternatiflerin oluşma ihtimalleri de artacaktır. Tabii bu yorumları herhangi bir psikiyatrik ve ikiz durumlarını dışlayarak yapıyoruz. Bazı ırklar gerçekten yapı olarak, saç renkleri, saç şekilleri, boy uzunlukları ve göz çukurlarının derinlikleri gibi birçok özellik bakımından birbirilerine çok benzerler” açıklamalarında bulundu.
DÜNYADA KAÇ KİŞİDE KENDİMİZİ GÖREBİLİRİZ?
Peki, dünya üzerinde yaklaşık olarak 8 milyar insan yaşadığını düşünecek olursak rastladığımız kaç kişiden birinde kendimizi görebiliriz? Biyolojik çeşitliliğimiz ve genetik heterojenitemizi düşündüğümüzde bunu açıklamanın kolay olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ulucan, “Ancak elimizdeki verilerle birlikte değerlendirdiğimizde aslında bu ihtimal birey başına 1 kişiyi geçmez gibi duruyor. Fakat yaşanmış örnekleri baz alarak bu yorumları yapıyoruz. Yoksa genetik çeşitlilikle bu konuya yaklaşsak elde edebileceğimiz oran, dünyada tüm yaşayan insanları da düşündüğümüzde çok çok düşük olacaktır” şeklinde görüş paylaştı.
İnsanlar arasındaki benzerliğe ulaşabilmek için fenotipik özelliklere yani yüz görünümü, boy, kilo, el ve parmak şekillerine bakıldığını ileten Ulucan, “Asıl bu duruma sebep olan faktör yüz olarak benzeme, yani yüzlerimizin fiziki özellikleri. O yüzden aslında istatistiksel olarak sonsuza yakın düşüklükte olabilecek ihtimaller sadece yüz fenotipi baz alındığında trilyonlara kadar çıkabiliyor. Bunun net olarak bir hesabı yok” vurgusunu yaptı.