Gaziantep’in İslahiye ilçesinde yaşayan ve enerji firmasında şef olarak çalışan 4 çocuk babası Fatih Karaca, gece vardiyasında çalışırken Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 büyüklüğündeki deprem meydana geldi.
Çalıştığı araziden hızla evine giden Karaca, 2’nci katında oturdukları Hacı Ali Öztürk Mahallesi’ndeki 6 katlı Gözde Apartmanı’nın yıkıldığını gördü.
Karaca’nın eşi 41 yaşındaki Duygu, çocukları 16 yaşındaki Mehmet, 16 yaşındaki Sıla, 17 yaşındaki Adile Nur, 14 yaşındaki İrem, annesi 68 yaşındaki Adile Karaca ve kayınvalidesi 66 yaşındaki Havva Olamcam enkaz altında kaldı.
Annesi, eşi, 3 çocuğu ve kayınvalidesi vefat etti
Facianın 7’inci gününde Duygu, Mehmet, Sıla, Adile Nur ve Adile Karaca ile Havva Olamcam’ın cenazeleri enkazdan çıkarıldı.
Fatih Karaca, enkaz başında yeğenlerini bırakarak 6 cenazeyi alıp memleketi Adana’ya götürerek 13 Şubat günü Çukurova ilçesindeki Kabasakal Mezarlığı’na defnetti.
Enkazdan küçük kızı çıkmadı
16 Şubat günü Gözde Apartmanı’nın enkaz kaldırma çalışmalarının tamamen bitmesine rağmen ailenin küçük kızı İrem’in izine rastlanmadı.
Bunun üzerine Karaca, DNA örneği verdi. DNA hiçbir cenazeyle eşleşmeyince Fatih Karaca, kızının yaşadığına dair umutlandı. Araştırma yapan Fatih Karaca, kızının Gaziantep’te ve Ankara’da gördüğünü öne süren kişilerle konuştu, durumu polise bildirdi.
“Görenlerin olduğunu öğrendik”
5 Şubat günü gece vardiyasına giderken kızı İrem’in ve eşinin kendisini uğurladığını ve o anı unutamadığını söyleyen Karaca, şunları söyledi:
İrem her zaman olduğu gibi ‘hayırlı işler, bol kazançlar babacım’ diye yolcu etti beni. Arazide çalıştığım sırada deprem oldu. Hemen İslahiye’ye doğru yola çıktım. Yolda ekip arkadaşlarımın telsizden yaptığı ‘ağabey lütfen yetişin, toprak altındayız’ çağrıları ve dostlarımdan gelen ‘enkaz altındayız, bize yardım edin’ telefonlarını unutamıyorum. Aileme ulaşmak için hızla ilerledim. Sokağa girdiğimde oturduğum binanın enkazı önünde feryatlar kopuyordu. Enkazın başına vardım. Anne mi, eşim mi, kızım mı, oğlum mu diye bağırayım? Dizlerime vurdum. Sigara kullanmıyordum ama içtim. Facianın 7.’nci gününde annem, eşim, 2 kızım, oğlum ve kayınvalidemin cansız bedenleri çıkarıldı. Küçük kızıma ulaşılamadı. Cenazeleri Adana’ya götürüp defnettik. Yeğenlerim kızımdan gelecek bir haber için enkaz başında kaldı. Enkaz çalışmaları bitti ama kızım çıkmadı. DNA örneği verdim ama uyuşma çıkmadı. Tek tek çıkanlara baktık. En ufak ayrıntısına kadar inceledik. Ama kızım yok. Kızımı aramaya başladık. Kayıp ilanı verdik. Aramaya başlayınca birtakım bilgilere ulaştık. Görenlerin olduğunu öğrendik. Bir arkadaşı İrem’i gördüğünü ve voleybol oynadıklarını söyledi. Umutlandık. Arkadaşı “İrem’in aklı yerinde değildi, iyi görünmüyordu” dedi. Biz aramayı sürdürdük. Ankara’dan doktorlar aradı. İrem’i gördük dediler. Kendilerinden çikolata istediğini söylediler. Ama hala bulunamadı.
“Hepsinin bir anda gitmesi tarif edilemez bir acı”
Ailesinden geriye depremden saatler önce gezip, kar topu oynayarak eğlendikleri görüntülerin kaldığını söyleyen Karaca, şu ifadeleri kullandı:
Mutluluğumuz soldu. Kızım İrem, prensesim neredesin? Allah, kimseye bu acıyı yaşatmasın. Bir tek en küçük kızım kaldı. Bulunursa benim için hayatın bir anlamı olacak. Onu gördüğünü söyleyen tanıklar var. Allah rızası için kızımı bulun. Diriyse dirisi, ölüyse ölüsü. Lütfen bana yardım edin. Allah’a her gün yalvarıyorum. Acımı dahi yaşayamıyorum. Hepsinin bir anda gitmesi tarif edilemez bir acı. Kaybettiklerimin yasını tutamıyorum. Çünkü kızımı düşünmekten başka bir şey yapmıyorum. Kızım nerede, üşüyor mu, iyi mi?