Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Gamze Bilir-Seyhan, 1987 yılında Aydın’ın Söke ilçesinde gözlerini dünyaya açtı. Onu diğer bebeklerden ayıran önemli bir şey vardı. Doğar doğmaz aileler arası evlat edinme yoluyla evlat edinildi. Hayatı boyunca biyolojik ailesinin varlığından haberdar oldu. Biyolojik ailesi ile kendisini evlat edinen aile yakın akrabalardı. “İşte bu yüzden içimde biyolojik ailemi arama isteği ya da onların kim olduklarını merak etme gibi bir durumum olmadı” diyen ve şu anda Ege Üniversitesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda görev yapan Dr. Öğr. Üyesi Gamze Bilir Seyhan, hikâyesini ve evlat edinme süreciyle ilgili göz ardı edilmemesi gerekenleri Milliyet.com.tr’ye anlattı.
‘ÇOCUKLUĞUMU GÜZEL HATIRLIYORUM’
Kurumlarda evlat edinme süreçleriyle yakından ilgilenen Dr. Öğr. Üyesi Gamze Bilir Seyhan, 23 yıl boyunca çocuk bekleyen bir ailenin sürprizi olduğunu söyleyerek çocukluk anılarını şöyle anlattı:
“Çocukluğumu hep çok güzel hatırlıyorum. 23 sene beklendiğiniz eve sürpriz gibi doğuyorsunuz aslında. Bu sebeple üstüne çok titrenen bir evin bir kızı olarak büyütülen bir çocukluğum oldu. Kendi ayaklarım üzerinde durup şu an kendi işimi yapıyor olmamı anne ve babamın desteğine borçluyum. Okumam için, meslek sahibi olmam için beni çok desteklediler. Bu sebeple üzerine titrenen, ders çalışırken meyve tabağı getirilen, sürekli okullara dershanelere götürülen bir çocukluk hatırlıyorum. Daha sonra üniversiteyi kazanıp evden ayrıldıktan sonra da ilişkimiz bu şekilde devam etti.”
‘MUTLAKA RESMİ KANALLAR ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞMELİ’
Aileler arası evlat edinildiğinizi söylediniz. Evlat edinmenin kaç farklı yolu var?
Evlat edinilme ülkemizde şu an iki yolla yapılıyor: Bir tanesi benim hikâyemdeki gibi aileler arası evlat edinme ve bir diğeri de kurum aracılığıyla evlat edinme yoluyla gerçekleşiyor. İlk yöntemde de ailelerin bir mahkemeye başvurmaları ve evlat edinme sürecini resmi kanallar üzerinden gerçekleştirmeleri gerekir. Çünkü bir kişinin soy bağını bilinmeyecek şekilde ortadan kaldırmak aslında bir suç. Siz evde doğum yaptığınızda ve çocuğunuza gerekli bakımı veremeyeceğinizi düşünüp akrabanıza verdiğinizde devlet kararıyla suç işlemiş oluyorsunuz. Mutlaka aile mahkemesi huzurunda bunun resmileştirmesi gerekiyor.
Kurumda olan çocukları evlat edinmeyi biraz daha açmamız gerekirse bu çocuklar biyolojik ailesi tarafından bakımı sağlanamayan veya biyolojik ailesi bulunamayan çocuklar oluyorlar. Dolayısıyla ‘evlat edindirilebilir’ statüsüne sahipler. Siz bekar da olsanız, evli de olsanız bir çocuğu evlat edinmek istiyorsanız bulunduğunuz ilin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne başvuruda bulunabilirsiniz. Devlet sizden bazı evraklar toplamanızı istiyor. Sonra da sizinle çeşitli görüşmeler ve ev ziyaretleri gerçekleştiriliyor. Eğer kurum bir çocuğa aile olabileceğinizi onaylarsa size ‘evlat edinebilir’ statüsü veriliyor ve bir evlat edinme sırasına giriyorsunuz. Ne yazık ki bu sıralar çok uzun. Bu sıraların çok uzun olması da evlat edinme sürecinin 3-4 yıla kadar çıkmasına sebep oluyor.
‘EVLAT EDİNME ÇAĞRISI KURUMDAKİ ÇOCUKLAR İÇİN YAPILDI’
Depremden etkilenen çocuklar da evlat edinme sürecine dahil olacak mı?
Şöyle bir yanlış anlaşılma oldu: Yapılan koruyucu aile ve evlat edinme acil başvuru çağrısı depremden etkilenen çocuklar için yapılmış gibi algılandı. Deprem bölgesindeki çocuklarımızın ailelerine teslim süreci devam ediyor. Çocuğun zaten evlat edinilmesi ve koruyucu aileye verilmesi için ailenin yani akrabaların da ‘çocuğu evlat edinebilir ve koruyucu aileye verilebilir’ onayı vermesi, rıza göstermesi gerekiyor. Bu sebeple deprem bölgesindeki çocukların aileleri aranmaya devam ediyor ve çok az sayıda ailesine ulaştırılmamış çocuk kaldı. O çocuklar ailelerine geri döndürüyorlar. Bu nedenle deprem bölgesindeki çocuklarımız evlat edinilme sistemine dahil edilmeyecekler, bu çağrı halihazırda kurum bakımında olan çocuklar içindi.
‘BAŞVURULARA SEVİNEMİYORUZ’
Şu an evlat edinme başvurusu deprem sonrasında 62 bin iken koruyucu aile olma başvurusu ise 319 bin gibi bir sayıya ulaştı. Evlat edinme başvurularında gördüğümüz 62 bin sayısı eskiden olsa bizi çok mutlu edecek bir şeydi. Çünkü bu, ‘Kurum bakımında hiçbir çocuk kalmayacak artık her çocuğun bir ailesi olacak’ demekti. Deprem öncesi kurumda 14 bin kadar çocuk vardı. Ancak biz başvurulara sevinemiyoruz çünkü aileler koruyucu ailenin ve evlat edinmenin ne olduğunu bildiklerinde, bunların kendi üzerlerine getirdiği sorumlulukları fark ettiklerinde, bu başvuruların da deprem bölgesindeki çocuklara özel olmadığını öğrendiklerinde büyük bir çoğunluğu ne yazık ki başvurularını geri çekiyor.
“Ailelerin ‘Biz deprem bölgesindeki çocuklar için başvuru yapmıştık, deprem bölgesindeki bir çocuğa yuva olmak istemiştik’ gibi istekleri var. Birebir benim görüştüğüm ailelerde de var, durum bu ne yazık ki. İnsanımızı da anlıyorum, inanın hepimiz evlerimizi açıp çocuklara yuva olmak istiyoruz. Ancak bir çocuğu koruyucu ailenin yanına yerleştirmek, ‘Hadi bu çocuk iki ay sizde kalsın, biz ailesini bulunca onu geri vereceğiz’ demek çocuğa ikinci bir travma yaşatmak demek. Çünkü iki ay da olsa çocuk bulunduğu evle bir bağ geliştirecek ve siz o çocuğu ikinci defa ailesinden ayırmış olacaksınız.”
‘TAMİR ETTİĞİMİZİ ELLERİMİZLE YIKABİLİRİZ’
Yoğun evlat edinme başvurularıyla birlikte süreç nasıl devam edecek? İşleyişle ilgili herhangi bir değişiklik yapıldı mı?
Bu kadar başvurunun yoğunluğu en başta çok büyük bir iş yüküne neden oldu. Çünkü sistemde hazır olan ve dosyasının onay almasını bekleyen pek çok ailemiz vardı. Şu anda bahsetmiş olduğumuz sayılar çok büyük sayılar. Aileye aslında bir gül bahçesi vadedilmiyor ve bu sürecin farkında olan, bunu sırtlayabilecek ailelerle yola devam ediliyor. Fakat bazı durumlarda koruyucu ailelik sonlandırılabiliyor. Bunlardan bir tanesi çocuğun aileye döndürülmesi veya çok küçük bir oranda da olsa ‘Bakamıyoruz, yapmak istemiyoruz’ deyip çocukları kuruma bırakan aileler de oluyor. Küçük bir oran da olsa bir çocuğun hayatına etki edecek bir durum olduğu için çok dikkat edilmesi gereken bir konu. Siz zaten travması olan bir çocukla birliktesiniz ve ‘Yapamıyoruz’ deyip ikinci bir travmayı siz yaşatıyorsunuz. Tamir ettiğimiz şeyi ellerimizle yıkmış oluyoruz aslında.
KORUYUCU AİLE İLE EVLAT EDİNME ARASINDAKİ FARK
Korucuyu aile olmak ile evlat edinmek arasındaki fark ne?
Koruyucu aile olduğunuzda çocuk 7/24 sizinle yaşıyor, çocuğu okula gönderiyorsunuz, hasta olduğunda ilgileniyorsunuz. Ailenizin bir parçası oluyor ancak velayeti biyolojik ailede kalmaya devam ediyor. Belli periyotlarla da kuruma çocuğu götürüp kurumun biyolojik aileyle çocuğu buluşturması için bir ortam yaratmak zorundasınız. Öte yandan koruyucu ailede çocuk sizinle 18 yaşına kadar da yaşayabilir. Ancak şöyle bir durum da olabilir: Çocuk sizinle 3 sene yaşadı, o sırada biyolojik aile durumunu düzeltti. Biyolojik aile ‘Ben çocuğuma bakım verecek düzeye geldim’ diyerek çocuğun kendilerine döndürülmesini talep edebiliyor. Çocuk sizinle iki ay da yaşayabilir, iki sene de yaşayabilir hatta üniversite bitene kadar da koruyucu ailesi olmaya devam edebilirsiniz.
Ancak evlat edinme sürecinde çocuğa siz bir sene bakım verdikten ve sizinle yaşamaya başladıktan sonra da kurumla bağlantınız devam ediyor, ev ziyaretleri, çocuğun gelişim durumu kurum tarafından takip ediliyor. Bir süre sonra velayet alma davası açarak çocuğun nüfusunu kendi nüfusunuza geçirebiliyorsuuz. Çocuk sizin soyadınızı taşıyor, koyulmuş bir ismi varsa ismini değiştirebiliyorsunuz ve çocuğun biyolojik ailesiyle herhangi bir bağı kalmıyor. Her ikisinde de çocuk 7/24 aileyle yaşıyor ancak koruyucu ailelikte çocuğun velayeti biyolojik aileyle devam ediyor. Evlat edinmede ise çocuk sizin nüfusunuza geçiyor. Prosedür ve incelemeler aynı şekilde devam ediyor.
Evlat edinme ve koruyucu aile başvurusunda bulunan ailelere neler söylemek istersiniz?
Bu uzun bir yol. Belki zorlayıcı bir yol da olabilir. İnanın çocuğa verebileceğiniz sevginiz varsa o çocuğun tüm travmalarını, tüm yaralarını saracaksınız ve artık onun ailesi olacaksınız. Özellikle evlat edinme başvurusu yapan aileler çocuktan bunu saklama gereği duyuyorlar. ‘Çocuk bunu öğrenirse üzülür’, ‘O bizim çocuğumuz’, ‘Bizim çocuğumuz olmadığını düşünmek istemeyiz’, ‘Bizi terk etmesini istemeyiz’ gibi kaygılarla çocuğun evlat edindiğini çocuktan saklayabiliyorlar. Bu gerçeği çocuktan saklamak işin en travmatik kısmı. Şöyle düşünün: 30 sene sonra herhangi bir yerden bu durumu öğrenebilirsiniz ve 30 senelik hayatınıza olan güveniniz bir anda sarsılabilir. Bütün işlemlerin hepsi kayıt altına alınıyor ve çocuğun nüfus kaydında bile evlat edinildiği karşısına çıkabilir. Özellikle evlat edinen ailelere bunu söylemek isterim. Lütfen bunu çocuktan saklamayın çünkü bu, çocuğun normali.
“Ben ‘Başvuru sayıları çok yüksek bu sayılara sevinemiyorum’ dedim. Ancak bu, ‘Biz başvurmak istiyorduk ancak cesaret edemiyorduk’ diyen gerçekten bilinçli, sistemi bilen koruyucu aile olabilecek ya da evlat edinebilecek ailelere de destek olmuş olabilir. 290 bin koruyucu aile, 60 bin evlat edinme başvurusunun içinde gerçekten bu yola devam edecek ailelerimizin var olduğunu da biliyoruz. Umarım uzun vadede kurumda kalan hiçbir çocuğumuz olmayacak. Her çocuk bir aileye yanında yaşamayı hak ediyor.”