Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından yakınlarını ve evlerini kaybeden depremzedeler, tüm Türkiye’de olduğu gibi Bitlis’te de yurt, otel, misafirhane ya da yakınlarının yanlarına yerleşiyor.
Ağabeyi, yengesi ve yeğenlerini kaybetti
Hatay’ın Antakya ilçesinde yaşayan 10 kişilik Çatak ailesi de büyük afeti atlatıp, geride sevdiklerini, evlerini, hatıralarını bırakarak Bitlis’te yaşamaya başladı.
Depremzede Şakir Çatak, 04.17’deki depremde ağabeyi, yengesi ve üç yeğenini kaybetti.
Antakya, eskisi gibi değil…
Kendisi, eşi, çocukları ile anne ve babasıyla beraber depremden kurtulan Şakir Çatak, Bitlis’teki baldızı ve bacanağının evine geldi.
Yaşadıklarını anlatan Şakir Çatak, Antakya’nın artık insanların bildiği kadim ve medeniyetler şehri olmadığını söyledi.
“İnsanoğlunun gücü bir yere kadar
Çatak, şöyle konuştu:
6 Şubat’taki depremde Hatay’daydık, Antakya’da oturuyoruz. 04.17’deki depremde oldukça kötü sallandık. İlk olarak çocukları çıkarmaya çalıştım. Çocukları çıkardıktan sonra mahallede her yerde bağıran çağıranlar vardı. Etrafımıza baktığımızda hiçbir bina kalmamıştı. Binadaki insanlara yardım etmeye çalıştık ama insanoğlunun gücü bir yere kadar, çok fazla bizim yapacağımız bir iş değildi. Kayınpederimin evleri yıkılmıştı, onlara yardıma gittik. O anda aklıma büyük ağabeyim geldi.
“Cenazelerini bulduğumuza sevindik”
Onlar yeni bir eve taşınmışlardı. Oraya gittiğimizde baktık ki binalar yıkılmış mahallemizde hiç bina kalmamış. Ağabeyimi çıkarmaya çalıştık ama birinci katta oldukları için pek faydalı olamadık. Havanın aydınlanmasını bekledik. Diğer insanlara yardımcı olmaya çalıştık. Üçüncü ve dördüncü katlardan aldığımız insanlar, bebekler ve çocuklar oldu. Anlatılmaz çok zor bir süreçten geçtik. Depremin altıncı gününde ağabeyim, üç yeğenim ve yengemi vefat etmiş şekilde bulduk. Allah’a şükür cenazelerini bulduğumuza sevindik.
“Yerle bir oldu, biz de duramadık”
Çünkü cenazesini bulamayan insanlar vardı. Antakya durulacak gibi değildi. Antakya insanların bildiği kadim ve medeniyetler şehri değil artık. Daha önce görenler bilir ne kilise ne de camilerin hiçbiri yok artık. Antakya yerle bir oldu, biz de duramadık artık ve Bitlis’e geldik. Burada baldızımla bacanağım var, sağ olsun Bitlisliler de bize kucak açtı. Allah razı olsun hepsinden. Burada bir müddet kalacağız, duruma göre de hareket edeceğiz. Çocuklarımızla beraber 10 kişi geldik. Şu an Bitlis’teyiz, Bitlis halkına da teşekkür ederiz.
“Bizi kurtarın”
Şakir Çatak’ın eşi Süheyla Çatak ise depremden sonra dışarıdan sadece ‘bizi kurtarın’ seslerinin geldiğini dile getirdi.
Büyük yıkımın ardından evinde ne kadar çorap ve terlik varsa insanlara dağıttığını söyleyen Süheyla Çatak, şöyle devam etti:
“Sarsıntılar zaten hep oluyordu”
Deprem olduğu saatte yağmur da yağıyordu. Çok fazla sarsılıyorduk. Eşim önce 72 yaşındaki kayınvalidemi indirdi. Sonra çocuklarla biz indik. Ama her yer hem karanlık hem de yağmurluydu. Çok felaketti, her yerden ‘bizi kurtarın’ sesleri geliyordu. Evden indikten sonra zor da olsa bir yere sığındık. Sarsıntılar zaten hep oluyordu. Daha sonra babamlar geldi, erkek kardeşim ve ailesini çıkarmaya gittik. Diğer kardeşimle beraber çöken binanın camında kardeşimi, gelinimizi ve çocuğunu çıkardık.