Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Kurulu Konferans Salonu’nda düzenlenen adli yargı hakimleri ve cumhuriyet savcılarının kura törenine katıldı.
Bakan Bozdağ, hakim ve savcıların görevinin yüce değere hizmet etmek olduğunu belirtti.
Bozdağ, “İşin doğrusu hakkı hak edene vermek. Bunlar gerçekten ifadesi kolay gibi olan kavramlar olsa bile uygulaması en zor olan işlerdir. Burada size yol gösterecek olan şey sizin sahip olduğunuz vasıflardır. Bizim bilmek, öğrenmek ve bunu her türlü kararlarımıza yansıtmak ana vazifemizdir. Eksiklerimizi görüp tamamlamaktan asla çekinmeyelim. Adalet mülkün temelidir, adalet Allah’ın evrene koyduğu ölçüdür. Adalet savcının ya da hakimin ihsanı değildir; çünkü adalet hakimin görevidir, ihsan yapmıyoruz biz, herkese hak ettiğini veriyoruz.
Emirlere uyanlar eğer adalet dağıtırken ikramda bulunduğunu düşünüyorsa o asla adil bir hakim de adil bir savcı da olamaz. Çünkü adalet ile hak ile hükmetmek bizim vazifemizdir. Biz vazife yapıyoruz, kimseye ihsan yapmıyoruz. Adalet ile hükmetmek bizi biz yapan değerlerimize uygun davranmak demektir aynı zamanda.” dedi.
“Takdir hakkı keyfilik hakkı değildir”
Bakan Bozdağ, yargı görevi yapanların büyük takdir hakkı kullandıklarına vurgu yaparak, “Şunu unutmamak lazım; takdir hakkı keyfilik hakkı değildir. Eğer biz takdir hakkını keyfimize göre kullanırsak o zaman hakim de savcı da olsak verdiğimiz karar adalete, hakka değil zulme hizmet eder. Takdir hakkımızı Anayasa 138, nasıl kullanacağımızı çok net tarif eder. Anayasaya, kanuna, hukuka uygun olarak bir vicdani kanaat ile biz takdir hakkımızı kullanabiliriz. Biz ‘Vicdanıma göre karar verdim’ dediğimizde vicdan bizi doğru noktaya götürmeyebilir. Anayasa, vicdanı başıboş bırakmıyor. ‘Vicdanım bana böyle söylüyor, benim kararım bu’ dersek haksızlığın büyüğünü bizden adalet bekleyenlere karşı yapmış oluruz.
“Bizim vicdanımızın bağlı olduğu yer Anayasa ve hukuka sadakattir”
Vicdanımızı hukuka bağlı yönettiğimizde kararlarımızdaki isabet oranı artar. Vicdanımızın sadece hür olması yetmez; aynı zamanda vicdanımızın kanun, hukuk ve kanun ile bağlı olması şarttır. Vicdanı ve akıllarını kiraya verenler cübbeleri hakim ve savcı cübbesi de olsa asla hakim ve savcı vasfını özde taşıyamazlar. Ben genç kardeşlerime diyorum ki vicdanınız sizin gibi hür olsun, aklınız hür olsun, hiçbir ideolojinin emrine vicdanınızı ve aklınızı tahsis etmeyin, aksi takdirde hürriyetinizi kaybedersiniz. Bizim vicdanımızın bağlı olduğu yer Anayasa, yasa ve hukuka sadakat ve ona bağlılık ile hareket etmektir.” diye konuştu.
Bakan Bozdağ, Türkiye’nin FETÖ yüzünden büyük bedel ödediğini söyleyerek, “Yargı da aziz milletimiz de ödedi. Bütün hakim ve savcılarımızın milletimize ve devletimize yeni bedeller ödetmesine izin vermemesi asli vazifelerindendir. Hepimizin bir dünya, siyasi görüşü var. Esas bağımsızlık bize ait olan görüşlere, ideolojilere karşı da aklımız ile hareket edip, yasalara sadakatten ayrılmadan dimdik durabilmektir. Kendi sahip olduklarınıza karşı dimdik duramazsanız başkalarına karşı da dimdik duramazsınız.
“Bağımsız ve tarafsız olmamız icap eder”
Hakim ve savcılarımızın, sahip olduğu kendi dünya görüşlerine karşı da kendilerini koruması, kararlarında olaylara bakışlarını yansıtmaması gerekir. Bu bağımsızlık ve tarafsızlık konusu üzerinde daha çok durmakta fayda var. Medyaya karşı bağımsız, tarafsız, siyasete karşı bağımsız, tarafsız, bölgeciliğe karşı bağımsız, tarafsız, inançlara karşı bağımsız, tarafsız, bizim kararlarımızı olumsuz etkileyecek her şeye karşı bağımsız ve tarafsız olmamız icabet eder. Bir hakim ve savcının huzurunda yargılama sırasında ya da odasında güçlüler ile zayıflar eşit muamele görmüyorsa orada hakim, savcı, adalet yok demektir. Buna izin vermeyin.” dedi.
“Vatandaşı dinlemek sizi zayıf taraf yapmaz”
Bozdağ, zaman zaman pek çok şikayet geldiğini kaydederek, “Bazen halkla ilişkileri ya çok abartıyoruz ya da çok daraltıyoruz. ‘Hiç kimseyle görüşmeyeyim; bana laf, söz gelmesin, kapım kapalı’. Hatta kapısına ‘avukat ile görüşme yapılmaz’ diye bir meslektaş yazı asmış. Bu abartının alasıdır. Hakim, savcı kendinden adalet beklenen, ümitsizliğe düşenin imdadına koşacak diye baktığı yer. Vatandaş size geldiği zaman adaletin kapısına geldiğini düşünüyor. Gelen vatandaşı dinlemek sizi zayıf taraf yapmaz, tarafsızlığınıza gölge düşürmez. Dinlersiniz; ama huzurunuzda eşit dinlersiniz. Kulaklarını, kapılarını adalet talep edenlere kapatanlar yargıya en büyük kötülüğü yaparlar. Siz dürüst olduktan sonra kiminle görüşürseniz görüşün size herhangi bir zarar vermez, veremez” diye konuştu.
“Geciken adalet asla memnun etmez”
Bakan Bozdağ, adaletin gecikmemesi gerektiğini dile getirerek, “Geciken adalet, adalet bekleyenleri asla memnun etmez. Ne kadar kararınız doğru olursa olsun o karar eğer geç çıkmışsa siz kararı bekleyenleri mutlu edemezsiniz. Öyle vakit oluyor kararın hemen çıkması lazım. Deliller tam toplanmadan bir savcı iddianame düzenlerse o zaman iddianameye muhatap mahkeme eksik delilli iddianameyi kabul ederse işin içinden çıkamaz. Ben emniyet mensupları ile bir araya geldiğimde de söyledim; savcının huzuruna gelen dosyada eksik evrak varsa getirenin önüne dosyayı koyacaksınız, ‘Tamamla dosyayı öyle getir’ diyeceksiniz. Hakimsiniz, mahkeme başkanısınız, önünüze iddianame geldi baktınız eksik, hiç gözünün yaşına bakmayın, iade edin, tamamlasın getirsin. O zaman 2 duruşmada işiniz biter. Dosya eksik getirildi; ‘Ben açayım da mahkeme karar versin’ dediğinizde haksızlıklara kendiniz vesile olmuş olursunuz. Yargılamayı hızlandıracak, adaleti zamanında tecelli ettirecek en önemli hususlardan biri bu.” dedi.
“Sosyal medya mahkemelerine dikkat edin”
DHA’nın aktardığına göre Bakan Bozdağ, sosyal medya ile sağlanan adalete ilişkin, “Sosyal medya mahkemeleri çıktı. Sosyal medya; savcının görevini hakimin görevini yapıyor. Sosyal medya mahkemeleri mahkum ediyor, biz onları takip ediyoruz. O zaman biz neden varız? Biz herkesten önce olacağız. Elimizde devletin verdiği imkanlar var. Sosyal medya ile ilgili bir tavsiyem; sosyal medyayı kullanan hakim ve savcılarımız, milletin gözündeki saygınlığa gerçekten zede veriyorlar. Ne kadar ‘Tarafsızım’ dese bile bir şey yazıyorsunuz birileri rahatsız oluyor.
“Sosyal medya sizin için büyük bir zarara yol açabilir”
Ben siyasetçi olmasam hiç sosyal medya kullanmam. ‘Kullanmayın’ demiyorum; ama mutlaka dikkat edin, mecbur değilseniz kullanmayın; ama ‘ihtiyacım var, kullanacağım’ diyorsanız ona göre kullanın. Mümkün mertebe bizim konuştuğumuz yerin kararlarımız olduğunu unutmadan, konuşma ihtiyacımızı muhteşem karar gerekçeleri yazarak orada söyleyelim. Sosyal medya sizin için de büyük bir zarara, sıkıntıya yol açabilir. Bu konuya hakim ve savcılarımızın özellikle dikkat etmelerini istirham ediyorum. Danıştay’a seçtiğimiz kıymetli üyelerimiz var, onlar da mazbatalarını alacaklar.” dedi.