Deprem yatağı ve deprem odası işe yarıyor mu? Hayat kurtaran 7 noktayı açıkladı

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Başta merkez üssü Kahramanmaraş olmak üzere 11 ilde ciddi yıkıma ve can kaybına yol açan depremler tüm Türkiye’yi derinden sarstı. Depreme öncesi ve deprem anında alınması gereken önlemlere karşı ise uzmanların uyarıları devam ediyor. Deprem anında birçok kişinin hayatını kurtaran ‘yaşam üçgeni’ en dikkat çeken yöntemlerin başında geldi. Sağlamlığından emin olunan eşyaların yanına sığınan ancak ancak içinde bulunduğu yapı sarsıntıya dayanamayıp çöktüğünde ise günlerce kurtarılmayı bekleyecek depremzedelerin, küçük yaşam boşluklarında günlerce süren bekleyişi açlık ve susuzlukla daha da zor olabiliyor. Resmi verilere göre 17 bin 480 kişinin hayatını kaybettiği 1999 Gölcük Depremi’nden sonra satışa sunulan ve deprem anında ölümden kurtaran sistemler olarak tanıtılan deprem odaları ve deprem yatakları ise piyasadaki varlığını sürdürüyor. Peki, bu odalar gerçekten hayat kurtarabilir mi?

‘DEPREMDE YAPIYLA BİRLİKTE SAVRULABİLİR’

Büyük depremler sırasında oluşan sarsıntı insanları ve yapıları ciddi şekilde savurabiliyor. Sarsıntı başladığında deprem odalarına, kafeslere ya da deprem yataklarına sığınmak, koruma amaçlı üretilen bu sistemlerin de savrulmasına engel olamıyor.

Deprem Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Can deprem anında içine saklanılan deprem odalarının ya da kafes sisteminin de sarsıntıyla savrulduğunda güvenli olmaktan çıkacağının altını çizdi. Deprem anında yaşanan yıkımın beton ve demirlerin yapı güvenliği açısından yetersiz olduğuna işaret ettiğini belirten Prof. Dr. Can, “Bu durumda beton ezilir ve yapıdaki demirler de doğal olarak burkulur. Ancak bu olayı çelik kafesle eşleştirmek doru değil. İkisinin depremde davranışları benzer değildir. Kafes bir bağımsız bölümde yapılır. Yapı depreme dayanıklı değilse kafes yapıyla birlikte savrulur” dedi.

Depremin ne zaman olacağı tahmin edilemediği için, nerede depreme yakalanılacağı da belirsiz. Prof. Dr. Can, bu sistemlerin içinde bulunulan yapının tek bir bölümünde bulunmasının fayda sağlamayacağını da sözlerine ekleyerek şunları söyledi:

“Deprem odaları 1990’lı yıllarda gündeme geldi fakat pek rağbet görmedi. Bunun nedeni, örneğin 50 farklı noktası olan yapıda, bir bağımsız bölümde yapılan bu uygulama deprem güvenliği açısından hiçbir önem arz etmiyor. Yapının deprem de genel davranışı bir bağımsız bölümün güvenliğini sağlamaz.”

‘ÖNEMLİ OLAN BİNANIN DEPREME DAYANIKLI OLMASI’

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli son depremlerin ardından enkazda hayata tutunmanın ne şekilde mümkün olacağı pek çok kişi tarafından araştırılırken, yapıların dayanıklı hale getirilmesi için hangi tekniklere başvurulması gerektiği de gündeme geldi. Prof. Dr. Can da göre depreme dayanıklı ve güvenli bir yapı inşa etmek için dikkat edilmesi gereken 7 noktayı şöyle sıraladı:

1- Bölgenin deprem açısından özellikleri iyi araştırılmalı.

2- Yerel zemin, zemin koşulları ve bina temel sistemleri iyi belirlenmeli.

3- Kullanılan yapı malzemeleri ve kalitesi araştırılmalı.

4- Yapının mimari tasarımı deprem gözetilerek yapılmalı.

5- Yapının taşıyıcı sistemi (kiriş, kolon, betonarme perdeleri, ve yapının temel tasarımı) sağlam uygun olmalı.

6- Yapının projesine göre yapılan imalatlar (kalıp, beton ve demirler) özenli ve işçilikleri kurallara uygun olmalı.

7- Projenin ve yapı denetiminin kesinlikle dikkatli ve kusursuz olmalı. Her şeyden önemlisi ‘Türkiye Deprem Yönetmeliği’ne uygun olmalı.

‘DAHA ÖNCE KURTULAN BİRİNE RASTLANMADI’

1999 Gölcük Depremi’nden sonra satışa sunulan depremden koruyucu sistemlerin güvenilirliği hâlâ bilimsel olarak kanıtlanmadı. Enkaz altında geçen sürecin can kayıpları ve ciddi yaralanmalarla da sonuçlanabildiği görülürken, Prof. Dr. Can bu sistemlerin güvenilirliğinin kanıtlanmamış olmasına rağmen ilgi görmesi hakkında ise şu şekilde konuştu:

“İnsanların bu tür arayışlara yönelmesinin sebebi deprem anında ‘Bu çelik kafes içinde kalabilirsem belki canımı kurtarırım’ psikolojisi olarak yorumlanabilir. Ancak bugüne kadar hiçbir enkazda kafes içinde kurtulan birine rastlanmadı.”

EV ALMAK İSTEYENLER DİKKAT!

Birçok ilde hızlandırılan kentsel dönüşüm projeleriyle, çürük binaların yerine sağlam ve yönetmeliğe uygun yapı inşa etmek için süreç başladı. 40 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği depremler sonrası İstanbul ve deprem bölgelerinde yaşayanlar da sağlam bir evde oturmak için arayış içerisine girdi. Prof. Dr. Can’ın güvenli bir evde yaşamak isteyenlere ve yeni ev sahibi olacaklara tavsiyesi ise şu oldu:

“Ev almak isteyenlere tek bir tavsiyem olacak: Ev almaya giderken yanınızda bir inşaat mühendisi bulundurun ve mühendis size yapı hakkında bilgi versin. Alacağınız yapıdan depreme güvenli diye sertifika alın.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir