Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ilde etkisini hissettiren deprem 13 milyon kişiyi derinden etkiledi. Binlerce kişinin hayatlarını kaybettiği deprem bölgesinde yaşananlardan ve gördüklerinden hem fiziksel hem psikolojik olarak en çok etkilenler arasında ise çocuklar vardı. Bir günde hayatları tepetaklak olan, enkaz altında kalmış ya da ebevenlerini kaybetmiş çocuklar için tüm Türkiye seferber olurken, uzmanlar çocukların ruhsal sağlıkları için atılacak adımların çok önemli olduğuna değindi. Başında refaketçisi olmayan, belki birçoğu koruyucu ailelere verilecek ya da akrabalarının yanında yaşayacak olan küçük çocukların bedensel sağlıkları kadar ruhsal sağlıklarının da korunması gerektiğine dikkat çeken Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik ve Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Ayten Erdoğan, çocuklarla doğru iletişim kurmanın çok önemli olduğuna değinerek yapılması gerekenleri sıraladı.
ÇOCUK BEYNİ ÖLÜMÜ NASIL ALGILIYOR?
Depremde anne ve babasını kaybetmiş çocuğun nerede ve kiminle olduğunun çok önemli olduğuna değinen Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, çocuğun yas sürecinde güvenebileceği bir akraba veya aile dostunun yanında olursa süreci daha hafif atlatılabileceğini söyledi. “Eğer tanımadığı kişilerle yaşıyorsa artan güvensizlik ve endişe duygusuyla tepkiler daha yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Çocukların ani ses ve gürültüye karşı daha hassas oldukları ve dikkatlerinin kolay bir şekilde dağılabildiğini görüyoruz. Bu çok normal. Çocuklar ve yetişkinler bu süreçte anormal görünen normal tepkiler veriyor. Çünkü çocuk bir şok ve yas süreci içerisinde“ ifadelerini kullanan Çelik, ölümü algılayışın çocuğun yaşıyla doğru orantılı olduğunu da belirtti.
0-6 yaş ile 6 yaş üzeri çocuklarda ölüme bakış ya da etkilenme durumu da çok farklı oluyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Ayten Erdoğan 0-6 yaş grubunda ölümün geri dönüşü olmayan bir şey olduğunun farkında olunmadığını, bundan dolayı ölen kişinin bir yere gitmiş ya da uyuyor olarak algılandığını dile getirdi. 6 yaşına kadar anne-baba bakımına aşırı muhtaç olan çocuğun daha fazla yaralanmasını önlemek için nasıl sağlıklı iletişim kurulabileceğini ise şu sözlerle aktardı:
“Burada çocuk ebeveyn ölümünü terk edilme gibi yaşayarak kendisini bırakıp gittiğini düşünebilir, dönmeyince kendisinin sevilmediğini düşünüp derin suçluluk duyabilir. Bu yaş grubuna özellikle ‘Anne-baban cennete deprem tarafından götürüldü. Kendisi seni sevdiği için hiç gitmek istemedi, oradan geri göndermiyorlar’ şeklinde açıklama yerinde olacaktır. Cennet ya da gidilen yer konusunun anlamı da gelişmediğinden ebeveyninin acı çekip çekmediğini, yemeğinin suyunun olup olmadığını sorabilir. Çocuğa orada bu tür sorunların bulunmadığının da anlatılması gerekir. Bu yaşta çocuklara ebeveynin resim ve videolarını bulundurup özleyince bakabileceği imkan yaratılmalı.”
‘ANNE-BABAN SENİ ÇOK SEVİYOR’ DEMEK ÖNEMLİ
6 yaş üstü çocuklarda ise ölüm kavramı tam geliştiğinden gerçeği bir yakının söylemesi gerektiğini ieleten Prof. Dr. Erdoğan, “Saklamak gizlemek çocukta güven kaybına neden olur. Hiç beklemeden söylemek, yas süreçlerine onları da katmak gerekir. Çocuklara daha sonra konuyu ne zaman isterlerse konuşabilecekleri söylenmeli ve konu hakkında konuşma zamanı onlara bırakılmalı” dedi. Prof. Dr. Erdoğan, bazı çocukların bir süre bir şey yok gibi davranabileceklerini ve bunun normal olduğunu, çocuklara istediği zaman istediği şekilde yası yaşamasına izin verilmesinin çok önemli olduğunu da ekleyerek, “İstediği şekilde yası yaşamasına izin vermek gerekir. Bu arada ebeveynleriyle ilgili hatıraları, videoları bulundurmak ve onlara vermek gerekir. Bütün yaş gruplarına ebeveynlerinin onları çok sevdiği ara ara söylenmeli” diye konuştu.
Deprem yaşayan çocukların yoğun kaygı ve korku içerisinde olduğunu, depremin çocuğun hayatında yol açacağı belirsizliklerin çocukta sorunlara neden olacağını söyleyen Psikolog Danışman Enes Çelik de yapılması gerekenleri şöyle aktardı:
“Depreme maruz kalan çocuk yaşanan belirsizlik ve güvensizlik duygusundan kurtulmak ister. Çocuğun soruları yanıtlanırken soyut kavramlar kullanılmamalı ve çok detaya girilmemeli. Her zaman doğru söyleyin. Örneğin ilkokul 1. sınıftaki çocuğunuz için ‘Merve, deprem oldu ve evimiz yıkıldı. Evimiz onarılıncaya kadar evimizin içerisine giremeyeceğiz. Amcanlara gideceğiz’ gibi bir açıklama yeterli olabilir.”
‘KORKULACAK BİR ŞEY YOK’ HATALI BİR CÜMLE
Çocuğa sık sık sevildiğini hissettirmenin ve temas kurmanın rahatlatıcı olacağını, “Korkulacak bir şey yok” gibi çocuğun korkusunu önemsemeyen cümlelerden ise kaçınmanın fayda olduğunu söyleyen Çelik, “Çocuğun kaygısını azaltan en iyi yöntem oyun oynamaktır. Oyunlarına o istemediği sürece müdahale etmeyin. Çocuk oyunla birlikte depremi tekrar tekrar canlandırabilir. Oynamasına izin verin. Çocuklar oyunla birlikte duygularını dışa vurur. Bu da çocuğun duygusal sağaltımı ve kaygıyla baş etmesi için çok önemli” ifadelerini kullandı.
Depremde evini ve ailesini kaybeden çocukların önce kalacağı yerin belirlenmesi ve okul düzenlerinin en kısa sürede ayarlanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ayten Erdoğan, çocuğun bakımını üstlenecek ailenin de sevecen ve her zaman yanında olacağını hissetirmesi gerektiğinin altını çizdi. Çocuğa bu süreç içerisinde zaman tanınmasına ve iyi niyetli olsa da baskı kurulmamasına değinen Enes Çelik, istemediği sürece konuşmaya zorlanmamasını ekledi.
‘ENGELLENMİŞLİK HİSSİ İÇİNE KAPANMASINA YOL AÇAR’
Psikolojik Danışman Enes Çelik, “Çocuk yas süreci içerisinde üzüntü, öfke, suçluluk gibi duygular yaşayabilir. Bunu ifade etmesine izin verilmeli. Çocuğun yanında süreçle ilgili konuşmalar gerçekleştirilmemeli. Çocuğun geldiği evde özellikle depremle ilgili haberlere filtre getirilmeli ve çocuk bu haberlere maruz bırakılmamalı. Çocuk ölümle ilgili kendisini suçlayabilir. Kendi kontrolünde olan ve olmayan durumlar şeklinde çocuğa açıklamalar yapılabilir. Çocuk ağlamak ve üzülmek istiyorsa bu engellenmemeli. Burada yaşayacağı engellenmişlik hissi çocuğun yas sürecinde daha da içine kapanmasına ve farklı davranış sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilir” diye konuştu.
Çocuğun bu süreçte alt ıslatma, gece korkusu, yeni ortama alışamama, yalnızlık, öfke patlamaları ve ağlama nöbetleri yaşabileceğini ifade eden Enes Çelik, bu aşamada bir uzmandan destek almanın faydalı olacağını dile getirdi.
RUHUNUN TAMAMEN ONARILMASI MÜMKÜN DEĞİL AMA…
Depremden etkilenen çocukların ruhunun tamamen onarılmasının mümkün olmadığına değinen Prof. Dr. Erdoğan da,“Sevilenin kaybıyla yaşamak herkeste ruhsal büyük bir yaraya sebep olur. Ancak bunu ruhsal hastalıklarla ilişkilendirmek doğru değil çünkü kayıplar olgunlaşmamıza, onların anısını yaşatmak için iyi şeyler yapmamıza ve acıya dayanıklı olma gibi olumlu sonuçları da doğurur. Kayıptan sonra yaşamdan kopma, depresyon ve intihara meyil gibi acıyla baş edilemediği belirtileri için çocukların bir çocuk psikiyatri uzmanı ile psikolog birlikte çalışıldığı bir merkezde yardım alması ileride ortaya çıkabilecek büyük problemleri önler” diyerek sözlerini noktaladı.