Depreme meydan okuyan 100 yıllık sistemi anlattı! ‘Bir Japon yaşadığı evden şüphe duymaz’

Kahramanmaraş’te meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler tüm Türkiye’yi sarstı. Depremlerden ağır şekilde etkilenen 11 il başta olmak üzere tüm Türkiye el birliğiyle yaralarını sarmaya çalışırken, akıllara ise 1999’daki Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra yaşananlar geldi. Türkiye’nin deprem gerçeğini hatırladığı 1999’un üzerinden neredeyse çeyrek asır geçtikten sonra yaşanan benzer bir felaketin yarattığı maddi ve manevi kayıplar oldukça büyük. Tıpkı Türkiye gibi bir deprem ülkesi olan Japonya da özellikle son günlerde tekrar gündemde. Uzmanlar, yıkıcı depremler meydana gelse de Japonya’daki binaların sağlam bir şekilde ayakta olmasına dikkat çekerken sosyal medyada ise bir vatandaşın iki küçük çocuğuna Japonya ve Türkiye’deki binalar arasındaki farklara dikkat çektiği bir video viral olmayı başardı. Peki Japonya’daki sistem neden Türkiye’dekinden farklı? Türkiye’de binaların yapımında yanlış ya da eksik yapılan şey ne? Japon yüksek inşaat mühendisi Yoshinori Moriwaki, sık sık meydana gelen depremlere rağmen Türkiye’deki kadar ağır kayıplar yaşamayan Japonya’daki sistemi Milliyet.com.tr’ye anlattı.

Uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan ve hayatının geri kalanını da Türkiye’de geçirmek istediğini ifade eden Yoshinori Moriwaki, Japonya ve Türkiye’nin deprem başta olmak üzere doğal afetlere bakış açısını kendi gözlemleriyle karşılaştırdı. Türkiye’nin yönetmelik anlamında Japonya ile hemen hemen benzer durumda olduğunu belirten Moriwaki, Japonya’nın depremle başa çıkmak için izlediği yöntemlere ilişkin detaylar paylaştı.

‘BÜYÜK KANTO DEPREMİ MİLAT OLDU’

– Japonya depreme karşı önlem almaya ne zaman başladı ve bunu kaç yıl içinde başardı?

Japonya, yeryüzündeki depremlerin yüzde 80’den fazlasının gerçekleştiği Pasifik Deprem Kuşağı’nda bulunan ülkelerden birisi. Japonya’nın depreme karşı önlem alma çalışmalarının geçmişi 1923 yılında gerçekleşen ve Büyük Kanto Depremi olarak bilinen 7.9’luk depreme dayanıyor demek pek de yanlış olmaz. Japonya, bu depremde 100 binden fazla insanını kaybetti. Bu depremde yıkılan binalarla birlikte depremden sonra çıkan yangınlar çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine sebep oldu. İlerleyen yıllarda Japonya birçok defa oldukça yıkıcı etkiye sahip olan depremlerle sarsılmış olsa da Büyük Kanto Depremi sonrasında yaşanan acılar sebebiyle alınmaya başlayan ve kademe kademe geliştirilen önlemler, ülkenin bugünlere gelmesini ve depreme karşı ciddi önlemler alınmasını sağladı.

2011 yılında Japonya’da meydana gelen 9.1 büyüklüğündeki depremin ardından gerçekleşen tsunami, Japonya’da çok sayıda can kaybına ve hasara sebep olmuştu.

“Japonya dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan depremleri de oldukça yakından inceler. Mesela 1999 yılında Türkiye’de yaşanan depremlerde Japonya yardıma koşan ülkelerden birisi olmuştu ama her şey sadece bununla da kalmadı. Böyle bir depremin Japonya’da yaşanması halinde nelere sebep olabileceğinin belirlenmesi için Türkiye’ye Japonya’dan uzmanlar geldi ve depremle ilgili incelemeler yaparak hem Japonya hem de Türkiye için dersler çıkardı. Yani Japonya dünyanın herhangi bir noktasında yaşanan depreme yardım etmekle kalmıyor, sonrasında deprem yaşanan bölgede uzmanlarla incelemeler yaparak hem afeti yaşayan ülke için hem de kendisi için yeni dersler çıkarıyor. Bu durum şu an Türkiye’de yaşanan depremler için de geçerli. Japonya’da bulunan üniversitelerin ilgili bölümlerinde görevli olan uzmanlar Türkiye’ye gelmeye hazırlanıyor ve bu çalışmalar başladığında büyük ihtimalle ben de görev alan isimlerden birisi olacağım.” Yoshinori Moriwaki

‘HALKIN BİLİNÇLENMESİ GEREKİYOR’

– Japonya’nın da Türkiye’nin de en büyük gerçeği deprem. Depreme hazırlık için sizce atılması gereken ilk adım ne? 

Depremden kaçmak ne Japonya’da ne Türkiye’de ne de deprem kuşağında bulunan herhangi bir yerde mümkün olmayan bir durum. Bu duruma karşı sağlam yapılar inşa etmenin yanında önemli olan bir başka mesele de halkın bilinçlenmesi. Marmara bölgesinde yaşanması beklenen bir deprem var ve bununla alakalı sürekli bazı hesaplar yapılıyor. Tahmini yıkım, tahmini can kaybı üzerinde sürekli çalışılıyor. Ancak bunların yanında ana okullarından başlayıp üniversitelere kadar toplumdaki herkesin deprem gerçeğine karşı bilinçlendirilmesi de gerekiyor.

Depreme karşı her zaman hazır olmak gerekiyor. Merkezi hükümet, yerel yönetimler ve aileler yani toplumun her bir ferdinin sadece deprem değil, tüm afetlere karşı bilinçli ve hazır olması gerekiyor. Afetlere karşı ayrı bir bakanlık kurmak belki bu durumlarla mücadele etmeyi daha planlı hale getirebilir. Ben de bu konu elimden geleni yapıyorum. Uzun süredir Türkiye’de yaşıyorum ve hayatımın geri kalanında da planım burada yaşamak. Bu sebeple insanları da bu konuda bilinçlendirmeye çalışıyorum.

‘YÖNETMELİK BENZER, UYGULAMADA EKSİKLİK VAR’

– Japonya ve Türkiye arasında deprem yönetmelikleri bakımından ne gibi farklar var? 

Türkiye’de deprem yönetmelikleri dönem dönem değişimlere uğradı. Önemli değişikliklerden birisi 1998 yılında yapılan değişikliklerdi. Sonrasındaki yıllarda 2007 ve 2018 yıllarında deprem yönetmeliğinde yine yenilemeler ve değişiklikler yapıldı. Özellikle 2018 yılında yapılan değişikliklerle birlikte Türkiye’deki deprem yönetmeliği Japonya’da uygulanan deprem yönetmeliğiyle büyük oranda benzer bir hale geldi. Yani Türkiye’nin yönetmelik anlamında bir eksikliği yok diyebiliriz. Fakat Türkiye’yi bu noktada Japonya’dan ayıran uygulamada eksiklik olması.

‘BİR JAPON YAŞADIĞI EVLE İLGİLİ ŞÜPHEYE DÜŞMEZ’

– Bir Japon bir ev satın alırken müteahhide karşı kendisini güvensiz hisseder mi? Yani ‘bu ev başıma yıkılır’ korkusuyla yaşar mı? Kurallara uymamanın cezası ne?

Bu konuda Japonya’da böyle bir eksiklik olması sıkı kontrol mekanizması ve yıllar içinde insanlarda oluşan bilinç sebebiyle mümkün değil. Şantiyenin kurulması ve inşaatın başlaması, ancak hemen her konuda yeterlilik sağlandıktan ve ruhsat alındıktan sonra mümkün oluyor. Ayrıca yapı inşa edildikten sonra belediye, itfaiye gibi birçok kurum tarafından ayrı ayrı kontrol ediliyor ve bu süreçte de inşa edilen yapının afetlere karşı yeterli dayanıklılığa sahip olup olmadığı belirleniyor ve iskan ruhsatı ancak bu süreçlerin ardından veriliyor.

“Binalar inşa edilirken depremin etkisini azaltacak çeşitli yöntemlere ve sistemlere başvuruluyor. Kontrollerin sık sık ve etkili şekilde olması, aynı zamanda insanların afetlere karşı bilinçli şekilde hareket etmesi sebebiyle ‘Japonya’da bu önlemler alınmadan bina yaparsanız ne olur?’ gibi bir soru sormaya gerek kalmıyor. Bu sebeple insanların evlerinin dayanıklılığıyla ilgili şüpheye düşmesi de oldukça nadir rastlanan bir durum haline geliyor.” Yoshinori Moriwaki

‘TÜRKİYE’DE GÖKDELENLERDE YAŞAMAYI HİÇ DÜŞÜNMEDİM’

– Japonya’da bir ev inşa edilirken hangi süreçlerden geçiliyor? Hem inşa malzemeleri bakımından hem de depreme dayanıklı sistemler anlamında bir evde olmazsa olmaz olan nedir? Yani Japonya’da olup Türkiye’de olmayan şey ne?

Japonya’da yapılar inşa edilirken sadece beton ve demire bağlı kalınmıyor. Fabrikalarda üretilen prefabrik yapılar veya çelikten inşa edilen binalarda ülkede karşılaşacağınız yapı malzemelerinden bazıları. Bu yöntemler Türkiye’de veya dünyanın farklı yerlerinde de uygulanabilir yöntemler ama fiyat olarak biraz pahalı olan yöntemler. Ancak gerektiği zaman kimi binalarda bunların uygulanması gerekiyor. Mesela ben uzun yıllardır Türkiye’de yaşıyorum ama bazı gökdelenlerin sadece beton ve demirle inşa edildiğini gördüm. Bu sebeple Türkiye’deki gökdelenlerde yaşamak gibi bir düşüncem hiç olmadı. Tercihim az katlı binalardan yana olur.

‘TÜRKİYE’DEKİ DEPREMLER YÜZEYE YAKIN YERLERDE GERÇEKLEŞTİ’

– Japonya’da deprem sonrasında kriz yönetimi nasıl işliyor?

Japonya’da deprem gerçekleştikten hemen sonra uyarı sistemi devreye girer ve cep telefonları da dahil olmak üzere tüm iletişim araçları kullanılarak insanlar bilgilendirilir. Deprem dalgaları birbirinden farklıdır. P dalgası çok hızlı şekilde gelir. Daha yavaş yayılan S dalgasıysa kayıt aletlerinde ikincil olarak görülürler. Bu dalgaların tespit edilmesinin ardından uyarı sistemleri çalışır. Japonya bu konuda biraz şanslı çünkü depremler çoğu zaman çok derin noktalarda gerçekleşir. Türkiye’de olan depremler mesela son yaşadıklarımıza bakacak olursak depremler yüzeye yakın yerlerde gerçekleşti. Yani uyarmaya çok zaman yoktu diyebiliriz. Ancak belki İzmir’de yaşanan depremlerde faydalı olabilirlerdi.

“Erken uyarı sistemleri afet sonrasında oluşabilecek olası riskleri en aza indirmeye yarar. Uyarıyı alan sürücü dikkatli olur, doğal gaz sistemleri kapanır ve deprem sonrasında yangın veya patlama gerçekleşmesini engeller. Bu gibi faydaları vardır. Türkiye ve Japonya arasında depremler başta olmak üzere doğal afetlerle ilgili iş birliği yapılan toplantılar yapılıyor. Salgın sebebiyle toplantılar zaman zaman aksamış olsa da deprem kuşağında bulunan ülkeler tecrübelerini ve tedbirlerini birbirleri ile paylaşarak hareket ediyor. Bu sistem de toplantıların gündemini oluşturan maddelerden birisi.” Yoshinori Moriwaki

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir