Endişe çok tedbir az

Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremden etkilenen 10 il dışında yaşayan vatandaşların çok büyük çoğunluk, kendi illerinde de böylesi büyük bir afetin yaşanmasının olası olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte yaşadığı konutun sağlamlığını ölçtürmek ya da afet çantası hazırlamak gibi tedbirleri alanların azınlıkta olduğu görülüyor.

Kamuoyu araştırma kuruluşu IPSOS 6 Şubat depremlerinden etkilenen 10 il hariç diğer illerde nüfusu temsil eden 18 yaş üstü 1000 kişi ile 14-16 Şubat tarihleri arasında bir deprem araştırması gerçekleştirdi. Araştırmaya katılanların yüzde 85’i yakın zamanda kendi yaşadığı şehirde de böylesi büyük felaketin yaşanmasını olası bulduğunu dile getirdi. “Siz kendi yaşadığınız ilde yakın zamanda böyle bir büyük felaketin yaşanma ihtimali olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 43’ü “Çok büyük ihtimalle”, yüzde 42’si de “Büyük ihtimalle” yanıtını verirken yüzde 15’i ise, “Hayır kendi ilimde böyle bir felaket yaşayacağımızı düşünmüyorum” dedi.

Yaşadığı ilde “felaket ihtimalini” düşünenlerin çokluğu, bu konuda toplumdaki endişe düzeyini ortaya koyarken alınan tedbirlerin ise bu endişeyle paralel olmadığı gözlendi. Zira araştırmaya katılanların yüzde 76’sı, “Oturduğunuz konutun depreme karşı dayanıklılığına dair araştırma yaptırmış mıydınız?” sorusuna, “Hayır” yanıtını verdi. Öte yandan araştırmaya katılanların sadece yüzde 37’si oturduğu konutun depreme dayanıklı olduğunu söyledi. Bu konudaki soruya “Hayır” yanıtını verenler yüzde 27’lik, “Emin değilim” yanıtını verenler de yüzde 36’lık kesimi oluşturdu. Araştırmaya katılanların yüzde 31’i evinde deprem çantası bulunduğunu, yüzde 69’u ise bulunmadığını söyledi. Deprem çantası hazırlamayı düşünenlerin oranının ise yüzde 73 olduğu gözlendi.

‘Onlar yakınlarımızdı’

“Deprem bölgesinde akrabanız, arkadaşınız var mıydı?” sorusuna verilen yanıtlar, hem depremin meydana geldiği coğrafyanın genişliğini, hem de etkilediği nüfusun büyüklüğünü bir başka açıdan da gözler önüne serdi. Çünkü deprem 10 ilde meydana gelmesine karşın diğer 71 ilde yaşayan araştırma katılımcılarının yüzde 59’u bu soruya “Evet vardı” yanıtını verdi. Deprem bölgesinde yakınları olduğunu belirten kişilere, “Akrabanız ya da arkadaşlarınızdan yaralanan, hayatını kaybeden oldu mu?” sorusu da yöneltildi. Yüzde 47’si “Hayır yakınlarıma bir şey olmadı”, yüzde 31’i “Yaralananlar oldu”, yüzde 28’i de “Hayatını kaybedenler oldu” yanıtını verdi.

Depremin olduğu günden itibaren gazete haberlerine, televizyon ekranlarına yansıyan büyük yardım hareketi, kamuoyu araştırmasıyla da ortaya konuldu. Araştırmaya katılan her 10 kişiden dokuzu depremzedelere yardımda bulunduğunu söyledi. “Nasıl yardımda bulundunuz?” sorusuna yüzde 77 oranla “Nakit”, yüzde 64 oranla da “Ayni” yanıtı verildi. Bu iki oranın toplamının 100’ü geçmesi, bazı kişilerin hem nakit hem de ayni (gıda, kıyafet vs) yardımda bulunduğunu gösterdi. Öte yandan araştırmaya katılanların yüzde 4’ü bizzat deprem bölgesine giderek arama, kurtarma ve destek çalışmalarına katıldığını söyledi.

“Önümüzdeki aylarda bölgede hayatın yeniden kurulmasına yönelik olarak yapılacak çalışmalara katılmayı ister misiniz?” sorusuna yüzde 64 gibi büyük bir oranla “Evet” yanıtı verilmesi, toplumun, deprem bölgesini kalkındırmak için tek yürek olduğuna ilişkin kanıyı güçlendirdi.

IPSOS Türkiye CEO’su Sidar Gedik

Tehlikenin farkındayız

000’lerin üçüncü on yılı başlarken hepimiz çeşitli umutlar besliyorduk. Ancak bundan sonraki nesillerde de anlatılacak çok acı bir döneme girdiğimizi maalesef bilmiyorduk. Henüz iki ay geçmişti ki Kovid-19 salgını hayatlarımızı alt üst etti. Tüm Dünya’daki alt üst oluş hala tam olarak sona ermiş değil. Bu kısa değerlendirmeyi hazırlamak için Sağlık Bakanlığı’nın ilgili web sayfasına baktığımda yaklaşık 2.5 yıl içinde 101 bin canı Kovid-19 yüzünden yitirdiğimizi gördüm. Yaşadığımız 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri o kadar korkunç bir felaket ki, bir anda yitirdiğimiz insan sayısının Kovid-19 nedeni ile 2.5 yılda yitirdiklerimize yakın olmasının endişesi içindeyiz.

Objektif araştırmalar, toplumda hâkim düşünce ve duyguları anlamak için çok önemli çalışmalar. Ancak depremlerin vurduğu 10 şehrimizde şu dönemde çok hayati konular varken araştırma yapmayı doğru bulmadık. Deprem felaketinin ülkemizin geri kalan şehirlerinde yaşayan vatandaşlarda nasıl bir ilk etki yarattığını araştırdık. Şunu not etmek önemli; deprem ülkemizin gerçeği olduğu kadar çelişkisi de. Deprem, beklemediğimiz, farkında olmadığımız bir tehlike asla değil, ancak buna rağmen hazırlık yapmadığımız bir olay. Kahramanmaraş Depremlerinden sonra deprem bölgesi dışında yaşayan her on kişiden yaklaşık dokuzu kendi şehrinde de bir deprem yaşanması ihtimali olduğunu düşünüyor. Yani artan bir şekilde bu tehlikenin farkındayız. Ama? Ama dört kişiden üçü oturduğu konutun depreme karşı dayanıklılığını ölçmemiş. Üstelik her üç kişiden ikisi depreme dayanıklı bir konutta yaşadığından emin olmadığı halde. On kişiden yedisinin deprem çantası olmaması bir yana, bu gruptaki dört kişiden biri bundan sonra da bir deprem çantası hazırlamayı düşünmüyor bile. Bu insanlar deprem bölgesinde değiller, evet çok yakından izlediler ama yine de tam olarak konunun ciddiyetine vakıf olmayabilirler diyebilirsiniz. Ben de durum pek öyle değil derim, çünkü kendisi deprem bölgesinde yaşamasa da her on kişiden altısının o bölgede bir yakını var, ve bu gruptakilerin yarısından fazlasının yakınları hayatlarını kaybettiler veya yaralandılar. Bahsettiğim yaman çelişki de bu. Gerek ülkemizin gerekse Dünyanın dört bir köşesinden yardıma koşan diğer ülke ekipleri gece-gündüz demeden çalıştılar. Yardım kampanyalarına katılan her yüz kişiden dördü bizzat bölgeye giderek arama – kurtarma – destek çalışmalarında bulunmuşlar.

Aldığımız büyük yara kanamaya devam ediyor, daha çok uzun yıllar bu yaradan kan sızacak. Diğer illerde yaşayan her üç kişiden ikisi önümüzdeki aylarda bölgede hayatın yeniden kurulması için para yardımı yaparak veya çalışmalara katılarak katkı vermek istiyor.

Bu olağanüstü değerli bir dayanışma refleksi. Bu refleksin yanına şu yaman çelişkimizden kurtulmayı da eklesek? Nerede yaşıyor olursak olalım, bireyler ve kurumlar olarak bulunduğumuz yerde binalarımızı depreme hazırlıklı hale getirelim. Deprem felaketi ile mücadelede en önemli tepkimiz bu olmalı. Tekrar edeyim, buna mecburuz, bu bizim gelecek nesillere borcumuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir