Depremi böyle anlattı: ‘Dolap kırıldı, nasıl tamir olacak?’ Çocukların tek tedavisi oyun!

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – 13 milyon kişiyi derinden etkileyen Kahranamaraş merkezli deprem felaketinin vurduğu 11 ilde depremi yaşamış ve hayatta kalmayı başarmış çocuklar şu an çadırlarda yaşamaya başladı. Ancak deprem bölgelerindeki çadırlarda kalan farklı yaş gruplarındaki çocuklar, yaşanan bu büyük afet sonucu ciddi iletişim sorunları yaşayabiliyor. Uzman Klinik Psikolog Ceren Gümüş Yaşa‘ya göre yaş gruplarına göre değişse bile depremin çocuklardan üzerine yarattığı birden fazla etki var. Çocuklar arasında duygusal ve davranışsal yönden farklılıklar yaşanabileceğine değinen Yaşa, Konuşmada problem yaşamak, suskunlaşmak veya aşırı konuşkan olmak, aşırı hareketli olmak ya da aşırı ağlamak en fazla görülen tepkilerden. Ebeveynleri ya da yakınları hayattaysa onlardan uzaklaşmak istemeyebilirler. Eğer deprem bölgesinde değilse ama bir şekilde buna şahit olduysa evden ve ebeveynlerinden ayrılmakta zorlanabilirler” bilgisini paylaştı.

Tuvalet alışkanlığı kazanmış olan bir çocuk depremle alakalı haberlere, görüntülere maruz kaldıysa altına kaçırmanın da görülebileceğini dile getiren Uzman Klinik Psikolog Yaşa, “Çocuklar yetişkinler gibi değillerdir. Duygularını ifade etmekte veya duyguları anlamakta zorlanırlar. Çünkü çocukların yaşadıklarının ne olduğunu anlaması ve sakinleşebilmek için bir yetişkine ihtiyacı vardır. Çocukların kendisini bir oyun veya sanatsal çalışmalar aracılığıyla ifade edip rahatlarlar. Bu yüzden oyun çok önemli” diye konuştu.

‘YAŞADIĞI TRAVMAYI OYUN ARACILIĞIYLA ATABİLİR’

Resim çizmek, sanatsal yansıtmaların yapılması, hikayelerin anlatılması, hareketli çalışmaların yapılmasının önemine dikkat çeken Psikolog Ceren Gümüş Yaşa, çocukların kepçeyle, itfaiye aracıyla, vinçle, iş makinesiyle oynayabileceğini, bunların onları travmatize etmeyeceğini söyledi. “Depremi yaşamış veya depremden uzakta bile olsa haberlerde görmüş olan çocukları da bu tür oyuncaklarla oynarken bulabiliriz” diyen Yaşa, “Oynarken, çevresindeki diğer arkadaşları ya da ailesini de oyuna katmak isteyebilir veya tek başına oynayabilir. Dolayısıyla burada çocukların oynadığı oyunu bozmadan ‘Sen ne oynuyorsun?’, ‘Başka bir şeyle oyna’, ‘Böyle oyun mu olur’ demeden ne anlatmak istediğini görmeye çalışmak bizim için çok kıymetli. Deprem bölgesine itfaiye aracı, kurtarma aracı, polis aracı, hemşire, doktor setleri, peluş oyuncaklar, insan figürlerine ait oyuncaklar, bebekler, lego setleri, oyun hamuru, kum, kil, parmak boya, boya kalemleri, boya defteri gönderilebilir. Yüz ifadelerine ait kartlar gidebilir, yüz ifadelerine ait çizimler yapılabilir. Çocuk yaşadığı o stresi, acıyı ve travmayı oyun aracılığıyla atabilir” açıklamasını yaptı.

‘KIRIK VE BOZUK OYUNCAKLAR GÖNDERİLMEMELİ’

Bazı çocukların oyun oynamak istemeyip bir köşede kalmak isteyebileceklerini dile getiren Ceren Gümüş Yaşa, “Kimi çocuk oyuncağı atabilir, fırlatabilir kimi de yapıp yapıp bozabilir, yıkabilir ya da yıkıp toplayabilir. Dolayısıyla oyunların engellenmeyerek gözlenmesi, çocuğun başka oyunlara yönlendirilmemesi gerekir. Çocuk oyun oynarken veya bir duygusunu ortaya çıkardığı zaman kendisinin yanında kalabilecek, destekleyecek bir yetişkine ihtiyacı var. Aynı zamanda oyuncaktan ziyade hırka, battaniye, örtü, peluş oyuncak, yumuşak top da bu aşamada iyi gelecektir. Resim defteri, boya kalemi, boya kitabı gibi sanat malzemelerinin olması da önemli. Çünkü yazarak, çizerek, boyayarak bazen de yırtıp atarak dengeyi kuracaklar” deyip özellikle deprem bölgesindeki çocuklara gönderilecek oyuncaklarla ilgili şöyle konuştu:

“Oyuncakların sağlamlığına dikkat etmemiz gerekiyor. Bazı çocuklar buna çok önem veriyorlar. Kırık bir oyuncak görünce gidip gidip bakabilir veya onu tamir etmek isteyebilir. Yüksek sesli, aşırı müzikli, çok hareketli ve ışıklı oyuncaklar da olmasa iyi olur. Çünkü deprem yaşamış çocuklar sese karşı tepki verebiliyorlar. Burada önemli olan şey çocuğa sürekli yaşadıklarını anlatmaya ve oyun oynamaya zorlamamak. Yakınlarıyla birlikte olması, kucaklanma ve sarılma da çocuğun tekrar güven ilişkisi ve bağ kurması için çok değerli.”

BURADA ÇOCUKLAR YORGUN VE UYKUSUZ’

Şu an Dünya İnsani Dayanışma Derneği (World Human Relief) ile Hatay, Antakya’da olan Psikolojik Danışman ve Oyun Terapisti Merve Şahin ve arkadaşlarının depremzede ailelere yardım götürmenin yanında önceliklerinden biri de psikolojik ilk yardım sağlamak. “Sahaya çıktığımızda buradaki depremzede çocuklar bizleri elbette endişeli ve yorgun gözlerle karşılıyorlar. Hemen bir tanıdıklarının yanına gitmeye çalışıyorlar. Bu çok anlaşılır çünkü günlerdir koca bir kaosun içindeler. Çoğu zaman yaşları gereği ‘Anlamıyor’ diye düşünsek de olayın çok farkındalar” diyen Merve Şahin’e göre çocukların yorgun olmalarının bir nedeni de uykusuzluk. “Burada hala artçılar devam ediyor ve bazen gerçekten şiddetli oluyor. Ailelerinden edindiğim bilgilere göre bu sebeple gece deliksiz bir uyku uyumak maalesef şu an çocuklar için mümkün olmuyor” diyen Şahin şunları da ekledi:

“Çocuklara sakince yaklaşıp kendimizi tanıttıktan sonra onlar da yavaş yavaş kendilerini iletişime açmaya başlıyorlar. Açıkçası çocuklarla iletişime geçmekte zorluk yaşamadım. Onlarla bu şekilde ilgilenilmesi tuhaf gelse de kısa bir süre sonra yüzlerindeki o gülümsemeye şahit oluyorsunuz. Travmalarını tetiklememek adına çocuklar konusunu açmadığı sürece elbette depremle ilgili bir şey konuşmamaya dikkat ediyoruz. Ancak çoğu zaman özellikle küçük yaş grubu (5-8 yaş) başından geçenleri sanki bir film anlatırmışçasına anlatıyor bizlere. Onları dinliyoruz, soru sorarlarsa cevaplıyoruz fakat yaşadıkları olaya dair detay sorular sormamaya özellikle dikkat ediyoruz. Daha sonra konu depremden çıkıp onların gündelik hayatlarına, kuzenlerine, sevdikleri ya da sevmedikleri arkadaşlarına kısacası deprem dışında herhangi bir konuya dönüyor zaten.”

‘OYUNA HAYIR DİYEN BİR ÇOCUKLA KARŞILAŞMADIM’

Sayıları az da olsa iletişim konusunda daha arka planda kalan ya da sözcüklerle anlaşamadıkları çocukların da olduğunu, bu noktada da devreye oyunların girdiğine değinen Merve Şahin, “Oyun aracılığıyla onlarla iletişime geçmek, bağ kurmak kolay oluyor. Şu ana kadar oyuna ‘hayır’ diyen bir çocukla karşılaşmadım. Ne demişler; çocuğun dili oyundur” açıklamasında bulundu. Oyuncaksız, oyunsuz kalmanın çocukları ne kadar fazla etkilediğini fark edip sosyal medya aracılığıyla boya kalemi, defter, oyuncak desteği istediğini anlatan bir video paylaşan Merve Şahin, “Sandığımdan çok fazla etkileşim geldi. Yayımladığım video 2 günde yaklaşık 550 bin izlenme aldı. Çok fazla kitap, gelişim setleri, oyuncak, boya desteği geldi ve gelmeye de devam ediyor. Kısa sürede birçok çocuğa bunları ulaştıracağız. Sizin aracılığınızla da buradan destek veren herkese teşekkür etmek istiyorum” dedi.

Hangi oyun tercih edildiğinin hiçbir önemi olmadığını aktaran Şahin, “Şu an psikolojik ilk yardım için sahadayız ve bu yardımı da çocuklara oyunlar aracılığıyla verebiliyoruz. Bu yüzden burada hepsiyle çeşit çeşit hatta o an doğaçlama oyunlar oynuyoruz ve bu süreçte herkes -biz de dahil- çok keyif alıyoruz. Ancak temel ihtiyaçlar olan barınma, beslenme, güvenlik depremzedeler için sağlanabildikten sonra bu bölgelerde psikososyal müdahalelere başlayacağız ve bu aşamada oynadığımız oyunların, kullandığımız oyuncakların, okuduğumuz hikayelerin önemi ve belli bir amacı olacak” ifadelerini kullandı.

İlk gittikleri mahallede biri 3, diğeri 5 yaşında iki kız çocuğuyla tanıştığını söyleyen Psikolojik Danışman ve Oyun Terapisti Merve Şahin, çocuklarla olan anısını şu sözlerle aktardı:

“Konuşmaya çok isteklilerdi. Tanışınca yaşadıkları yeri gezdirmek istediler. Sonra okuldan, arkadaşlardan bahsederken 5 yaşındaki kız çocuğu heyecanlı heyecanlı dolaplardan bahsetmeye başladı. Annesinin söylediğine göre deprem anında odasındaki kıyafet dolabı düşmüş, kırılmış ve o da bana bunu anlatmaya çalışıyormuş. Heyecanlı ve endişeli bir şekilde o deprem anını ve dolabın kırılışını detaylıca anlatırken onu hiç kesmeden dinledim. Anladım ki bunu birine aktarmaya ihtiyacı var. Konuşması bitince ona dolapların kırılabileceğini fakat yeniden tamir edilebileceğini, bunun nasıl yapıldığını anlattım. Bana tekrar tekrar ‘Tamir edilir mi gerçekten? Nasıl olacak, kırıldı ki dolap?’ diye sordu, ben de tekrar tekrar basitçe anlattım. Aslında o an tek istediği eski rutinine geri dönebilecek mi, yıkılan evler ve kırılan eşyalar yerine geri gelebilecek mi bunu öğrenmekti. Önümüzde çok uzun bir psikolojik iyileşme süreci var. Bu süreçte çocukların hangi oyunlar ve hikayeler üzerinden bize endişelerini, korkularını, öfkelerini aktaracağını merak ediyorum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir