Deprem bölgesi için ‘asbest’ ve ‘akciğer hastalığı’ uyarısı

Kahramanmaraş merkezli 10 ilde yıkımlara neden olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler sonrası Türkiye’nin ve dünyanın birçok şehrinden arama- kurtarma ekipleri ile gönüllüler yardıma koştu.

Binlerce kişi bir yandan yaraları sarmaya çalışırken, diğer yandan yıkılan binalar arasında inşaat tozuna maruz kaldı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, deprem bölgesinde bulunanların inşaat tozuna bağlı olarak kısa veya uzun vadede solunum yolu hastalıklarıyla karşılaşabileceğini, bölgede bulunanların kronik akciğer hastalıklarının tetiklenebileceğini belirtip, uyarıda bulundu.

‘KALICI MANTAR ENFEKSİYONLARI OLUŞABİLİR’

Kronik akciğer rahatsızlığı bulunan kişileri inşaat tozunun zararlarına karşı uyaran Prof. Dr. Özlü, “Enkaz kaldırma ya da depremzedeleri kurtarma sırasında ortaya çıkan inşaat tozunun solunması bazı mantar enfeksiyonlarının akciğerde yerleşmesine neden olabilir. Özellikle kronik hastalığı olan, akciğer hastalığı olan kişilerde bu daha önem arz edebilir. O açıdan kronik bronşit, KOAH, astım ya da akciğer sertleşmesi gibi akciğer sorunları olan kişilerin olabildiğince tozlu ortamlardan uzak durmalarını veya olabildiğince uzaklaşmalarını tavsiye ederim. Çünkü soludukları tozlara bağlı olarak kalıcı mantar enfeksiyonları oluşabilir” dedi.

‘PNÖMOKONYOZ HASTALIĞINA NEDEN OLABİLİR’

Enkaz bölgesinde inşaat tozuna maruz kalan sağlıklı kişilerin de dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Sağlıklı kişilerin de bu tür tozları solumaları bazen duyarlı kişilerde astım atağı veya tıkanmaya neden olabilir. Bunlar uzun vadede devam etmeyeceği için birkaç günlüğüne toza maruz kalmanın akciğerde çok önemli hasarlar yapmasını beklemiyoruz. Genelde bu tür tozlara uzun süre tekrarlayan maruziyetler olduğu zaman bunlar akciğerde birikerek meslek hastalığı dediğimiz ‘pnömokonyoz’ dediğimiz bazı hastalıklara neden olabilir. Onun dışında 3-5 gün bu tür tozlu ortamlarda soluduğumuz tozları genelde bir süre sonra akciğer temizler. Çok kalıcı, uzun süreli hasar nedeni olmaz ama zeminde akciğer hastalığı varsa bazı mantar hastalıklarına neden olabilir. Bu kişilerin kendini çok iyi koruması lazım. Astım ya da KOAH ataklarına, alevlenmelere neden olabilir. Dikkatli olmak gerekiyor” diye konuştu.

‘ASBEST’ UYARISI

Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari de deprem bölgesinde çalışan ekiplerin zararlı tozlara maruz kaldığına dikkat çekerek, tozların yayılmasıyla çevre ve halk sağlığı sorununun ortaya çıktığını söyledi. Ensari, Türkiye’de asbest kullanımının 2010 yılında yasaklandığını belirterek, “Depremde yıkılan yeni yapılar olsa bile çoğunlukla eski yapılar var. Bu yapıların içerisinde asbest ve diğer tehlikeli maddeler bulunuyor. Enkaz kaldırma veya hasarlı binaların yıkımında çok miktarda toz atmosfere dağılıyor. Bunu İzmir depreminde yaşadık. Dolayısıyla oradaki öncelikle operatörlerimiz, yıkım ekibi, enkaz çalışanları birinci derecede bu tozlara maruz kalıyor. Toplum olarak yıkımları izleriz. Yıkımları izleyen vatandaşlarımız ve bu tozların yayılmasıyla çevre ve halk sağlığı sorunu ortaya çıkıyor. Bu tozların içerisinde asbest olabilir ama asbest yoksa bile diğer tehlikeli maddeler var. Bunlar ortama yayılıyor ve hastalıklara yol açıyor” dedi.

‘TOZ MASKESİ TAKILMALI’

Öncelikli olarak enkaz çalışmalarında yer alan ekiplere toz maskesi verilmesi gerektiğini belirten Ensari, “Muhakkak toz maskesi takılmalı. Asbest liflerini solumazlar, maske onları korur. İmkanlar ölçüsünde halkımıza o maskelerden dağıtılmalı. Bölgede şebekeler arızalandı. Su problemi var. Ancak yeniden imkanlar ölçüsünde sulama yapılmalı. Yeni yıkım yönetmeliği yürürlüğe girdi. Yıkımlarda toz bastırma dediğimiz bir makine kullanılıyor. Sis bulutu yapıyor ve havadaki tozlar sis bulutuna çarpıp, ağırlaşarak olduğu gibi yere iniyor, yayılmıyor. İzmir’de yapılan yıkımlarda toz bulutunun semte yayılmaması için sulama yapılması gerektiğini hatırlatıyoruz. Bölgede de şu an bunun yapılması gerekiyor. Depremin ardından tekrar bir felaketin oluşmasını önlememiz gerekiyor. Bunların maliyeti ucuz. Maske ve sulama konusu önemli. Ortama yayılan tozlar yüzde 100 önlenemez ama orada çalışanlar ve halkın mağduriyeti en aza indirilmeli” diye konuştu.

‘ÖNLEMLER ALINMAZSA FATURASI AĞIR OLUR’

Yıkım ve enkaz kaldırıma işlemlerinin kontrolsüz yapılması halinde gelecekte tedavisi mümkün olmayan hastalıkların oluşabileceğini söyleyen Ensari, şöyle devam etti:

“1999 depreminde arama kurtarma çalışmalarında bulunanlarda solunum yolu gibi bazı kanserlere rastlanmıştır. Bu önlem alınmazsa gelecekte gerek devletimize sağlık faturası gibi gerekse de hastayı kaybetmek gibi ağır faturaları olur. En çok da çocuklar için endişeleniyoruz. Vatandaşlar yıkım yapılan yerlerden mümkünse başka bölgeye geçsin. Çadırlar ilk aşama atlatıldıktan sonra yıkımların arasından daha doğru bir alana taşınmalı. Orası bir felaket bölgesidir. İnsanlar ilk aşamada şokta olabilir ama artık enkaz kaldırma ve hasarlı yapıların yıkımı başlayacağı için mutlaka maskeye dikkat etmeliler. Bölgeye yardım gönderilecekse muhakkak maske koyalım. Depremin şokunu atlattıktan sonra bilimin gösterdiği yolda ilerleyelim. Yoksa ülkemizi milyarlarca dolarlık halk sağlığı sorunu bekler. O yüzden önlemimizi alalım.”

Proje kapsamında deprem bölgelerine gideceklerini ve maske dağıtacaklarını aktaran Ensari, bilgilendirmelerde bulunacaklarını dile getirdi.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir