‘Depremi bildim’ dedi, bilim insanları isyan etti: Uzman değil, kahin değil, şarlatan!

Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilde büyük bir yıkım yaratan depremler, tüm Türkiye’yi yasa boğdu. En az 13 buçuk milyon insanın derinden etkilendiği bölgeye dünyanın dört bir yanından yardım ve destekler yağarken, sosyal medyada ise farklı bir tartışma başlamış durumda. Depremden yaklaşık 3 gün önce sosyal medyada hesabından yaptığı paylaşımlarla Türkiye’nin güneydoğu bölgesine dikkat çeken, ‘dünyaca ünlü deprem uzmanı’ ve ‘deprem kâhini’ olarak anılan Hollandalı ‘gökbilimci’ Frank Hoogerbeets, bir kez daha tartışma konusu oldu. Türkiye için yaptığı deprem tahminlerini Twitter’da paylaşmasıyla popüler hale gelen Hoogerbeets için kimileri bir kez daha doğru bir deprem tahmininde bulunduğunu söylerken kimileri ise onun bir bilim insanı olmadığını hatırlattı. Peki uzmanlar ne diyor? Neredeyse her büyük depremde sıklıkla gündeme gelen Hoogerbeets güvenilir bir kaynak mı? Uzmanlar, Milliyet.com.tr’ye anlattı.  

ÖNCE YAZDI, SONRA VİDEO PAYLAŞTI

3 Şubat’ta attığı bir tweet’te “Er ya da geç bu bölgede (Türkiye’nin Güney-Orta bölgesi, Ürdün, Suriye, Lübnan) 7.5 büyüklüğünde bir deprem olacak” diye yazan Frank Hoogerbeets, sosyal medya hesabından bir de video paylaşmıştı. Ay geometrisinin gelecek günlerde güçlü bir sismik aktiviteye sebep olabileceğini iddia eden Hoogerbeets, şunları da ekledi:

“6 büyüklüğünde sarsıntıya sebep olacak bu sismik hareketin 8 Şubat tarihinde olması bekleniyor. 10 Şubat tarihinde de sismik dalgalar bekliyorum. Fakat bunun şiddetli olmayacağını tahmin ediyorum. Şubat ayının ortası olan 13-14 Şubat tarihleri arasında Ay geometrisinin oluştuğunu görüyoruz. Bu biraz daha kritik olabilir.”

SÖZDE UZMANLAR ENDİŞEYE SÜRÜKLÜYOR

Kendisini ‘araştırmacı’ ve ‘gezegen geometrisi uzmanı’ diye nitelendiren Hoogerbeets, Türkiye’de birçok kişi tarafından ‘deprem uzmanı’ olarak nitelendiriliyor. Gezegenlerin dizilimi üzerinden deprem tahminleri yaptığını öne süren Hoogerbeets, dünyanın farklı konumlarına ilişkin sürekli uyarılarda bulunuyor. Birçok kişinin korku ve büyük endişe içinde başına gelecekleri kestirmeye çalışırken, Hoogerberts gibi sözde deprem uzmanlarının yaptığı uyarılar ise özellikle depremden etkilenmiş veya sevdikleri deprem bölgesinde olan kişileri büyük bir endişeye sürüklüyor.

Sözde uzmanların topluma verdiği zararları ve doğru bilgininin yalandan nasıl ayırt edebileceğini, yıllar öncesinden tüm bilimsel çalışmaları yaparak birçok kişiyi bilgilendiren, bugünlere ışık tutan jeoloji uzmanları yorumladı:

‘BULUTA BAKIP ‘DEPREM OLACAK’ DEMEK AKIL KÂRI DEĞİL’

Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Deprem Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Pampal: Depremin yerini, zamanını ve büyüklüğünü tam olarak bilmek durumu bugüne kadar bir tek Çin’de, 1976 Haicheng Depremi’nde Çinli bilim insanları tarafından yapıldı. Yıllardır çalıştıkları bölgede havanın iyonize elektrik yükünü, kayaların gerilme birikimindeki artışları hatta karlı bir günde yılanların yuvalarından çıkıp karın üzerinde ölmesi gibi pek çok ipucunu değerlendirerek bir tahminde bulundular. Yerleşim alanını boşalttılar. Ancak aynı bilim insanları 8 ay sonra yakın bir bölgede gerçekleşen depremi bilemediler. Bunun dışında ‘Depremi önceden bildim’, ‘Buluta baktım, şuna baktım’ deyip ‘Deprem olacak’ demek akıl kârı değil. Biz de ‘Deprem olacak’ diyoruz, zaten her gün oluyor. Doğu Anadolu Fayı üzerinde devamlı deprem oluyor. Tam olarak nerede olacak, kaç büyüklüğünde olacak bunu bilmek mümkün değil. Ben bu konuşmayı ömrümün yarısını o bölgede arazide çalışarak yapabiliyorum. Ancak ‘Şurada, şu büyüklükte deprem olacak’ demek kimsenin haddi değil. Bunu şarlatanlık olarak değerlendiriyorum. Şu an ortada öyle bir bilgi kirliliği var ki pek çok insan evine çıkamıyor. Yok Adana’da deprem olacakmış, yok şurası yıkılacakmış, burası yıkılacakmış. Beni arayanların haddi hesabı yok. İnsanları da tedirgin ediyorlar. Buna gerek yok.

‘HALK BUNLARA DEĞİL, BİLİME İNANSIN’

Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen: Bilim kimseye ‘Şu günde, şu saatte ve şurada deprem olacak’ deme şansını tanımıyor. Biz sadece geçmiş yıllarda meydana gelen deprem verilerine ve o bölgede tespit edilmiş faylara bakarak bölgenin depremselliği ve deprem aktivitesi hakkında ileriki döneme dair olasılıkları paylaşabiliyoruz. ‘Şurada deprem olacak’ diye konuşan insanlara inanmamak lazım. Gerçek ve bilimsel değil. Özellikle Pazarcık segmenti üzerinde neredeyse 480 yıldır hasar yapıcı deprem olmadığı için o bölgeyle ilgili çalışan bütün bilim insanları tarafından sismik boşluk olduğu gösteriliyordu ve ilerleyen yıllarda deprem olma olasılığının çok yüksek olduğunu ifade ediyorduk. Sadece bunu söylebiliriz. Tam olarak yer, konum, zaman ve şiddet bilgisi verenlere de kimsenin inanması gerek. Bu tür açıklamalara halk inanmasın. Bilim insanlarını, yetkili kurum ve kuruluşları takip etsin.

‘NE YAPTIĞI BELİRSİZ KİŞİLERE İTİBAR ETMEYİN’

Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Eski Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Bektaş: Ben herkese bilim insanlarının ve AFAD’ın görüşleri dışında hiçbir görüşe itibar edilmemesi gerektiğini belirtiyorum. Birileri bir şey söylediği zaman o kişiye mesleğinin sorulması, uzman olup olmadığı, diploması var mı, yok mu sormak lazım. Bir kişinin bir konuda bilgili olduğunu gösteren diploma ya da kariyerdir. Bir şey alırken markasına, kalitesine her şeyine bakıyoruz da bir fikir alırken neden sormuyoruz? Fikir de bir değerdir ve o fikri kimden alıyorsun, tecrübesi, yetkinliği nedir bakmak lazım. Vatandaşın böyle ne olduğu ve ne yaptığı belirsiz kişilere itibar etememesi lazım.

Deprem gibi bilginin ön plana çıktığı doğal afet olaylarında yanlış bilgi sorununun kaos yaratabileceğini belirten, iletişim alanında çalışmalar yapan uzmanların da önemli uyarıları var:

‘MUTLAKA TEYİT EDİLMESİ GEREKİYOR’

Doç. Dr. İlknur Doğu Öztürk: Söylentilerin kaynağı olan kullanıcıların etkileşim oranları yükseliyor, takipçi sayıları artıyor. Kasıtlı olarak üretilmiş aldatıcı haberler, söylentiler ve komplo teorilerinin önüne geçmek ve sorunla mücadele etmek içinse sorgulayıcı olunmasını, bilinçli sosyal ağ kullanıcısı olunarak kaynağına bakılmadan, paylaşılan metin ve görselin doğruluğunun kontrol edilmeden paylaşılmasını önerebiliriz. Afet olayları öncesinde ya da yaşanan afetin yönetimi sırasında bilimsellikten uzak öngörüleri içeren söylentilerin yayılması, halkın daha da kaygılanmasına neden oluyor.

Doç. Dr. Burcu Zeybek: Sosyal ağlarda paylaşılan söylentilerle ilgili metinlerle birlikte görseller de yanlış bilgi yaymak için kullanılıyor. Bu nedenle Google arama motorunda görsel arama yapılarak söz konusu görselin kaynağının teyit edilmesi, içeriğinde görsel bulunan mesajların doğruluğunu kontrol etmek için bir yöntem olabilir. Yanlış bilginin yaratacağı toplumsal sorunlara karşı halkın bilinçli olması da çok önem taşıyor. Bu noktada bilinç düzeyini artırmak ve sorunun ciddiyetine dikkat çekmek için sosyal medya fenomenlerinin, aktivist yanıyla bilinen sanatçıların takipçilerine kanaat önderliği yapması ve sivil toplum kuruluşlarının da yanlış bilgiyle mücadele noktasında sorumluluk kampanyaları gerçekleştirmesi önemli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir