Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinde düzenlenen “Anayasayı Savunmak” başlığı altında yapılan konferansa konuşmacı olarak katıldı. TBMM Başkanı Şenop, konuşmasında Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine değindi. 2018 yılından önce Cumhurbaşkanlarının yargılanamadığına dikkat çeken Başkan Şentop, “Cumhurbaşkanları 2018 öncesinde yargılanamıyordu, sorumsuzdu. Cumhurbaşkanın görevi ile ilgili suçlardan dolayı bir sorumluluğu yoktu. Peki, sorumsuzluk olur mu? Cumhurbaşkanın imzalamış olduğu bütün yazılar işlemlerde karşı imza kuralı dediğimiz bir kural vardı. Onu başbakan ya da ilgili bir bakan imzalardı. Tek başına Cumhurbaşkanın imzaladığı işlemler sade Cumhurbaşkanı genel sekreteri ile ilgili işlemlerin hepsinde ilgili bakanın ya da bakanlar kurulunun imzası olur. Dolayısı ile işin cezai sorumluğunu başbakan veya bakanlara taşırdı. Eski sistemde böyle idi. Cumhurbaşkanın suçlanabileceği tek bir husus vardı. Vatana ihanetle suçlanabilirdi. Neden çünkü sorumsuz Cumhurbaşkanı, işleri yürüten esasen sorumlu başbakan ve bakanlar kurulunda dolayısı ile görevi ile ilgili Cumhurbaşkanın bir suç işleyemeyeceği kabul edilirdi. Şimdi bu sistemi, sistem değişikliğini anlamak istemeyen veya kasten çarpıtan, biraz da seçimlere giderken ortalığı biraz karıştırmak bir takım meşruiyet tartışmalarını başlatmak, zemin oluşturmak isteyenler bu şekilde bir anayasa tartışması başlatmaya çalışıyorlar. Şimdi esas mesele başka. 2007’deki anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı için şöyle bir ifade kullanılıyor: ‘Bir kişi en fazla iki dönem Cumhurbaşkanlığı yapabilir.’ İki dönem sınırlaması getirmiş. 2007’de yürürlüğe giren bir değişiklik” diye konuştu.
TBMM Başkanı Şentop, Cumhurbaşkanlığı Seçim Sistemi ile ilgili tartışmaya gerek olmadığını ifade ederek, “2018 yılı 30 Nisan’dan sonra Cumhurbaşkanı diye geçen ifadedeki Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın bakanlar kurulunun olmadığı bir sistemde Cumhurbaşkanı yürütmenin kendisi. Dolaysıyla bu Cumhurbaşkanı kelimesi aynı kelime olmakla beraber içerikleri farkı ve esas olan da buradaki, amaç ve mana içeriğinin dahilidir. Dolaysıyla hangi açıdan bakılırsa bakılsın hiçbir tartışmaya gerek yok. Tartışma olmadığını da herkes biliyor. Komisyonda o zaman görev yapanlarda Anayasa değişikliği yapıldığı dönemlerde olanlarda biliyor. Bir gazeteci arkadaş çıkıp ‘Meclis Bakanı böyle olmadığını biliyor’ diyor. Hayatımda kendisi ile hiç görüşmediğim bir adam kendi kararını söylüyor da benim kararımı da söylüyor. Nereden uyduruyorsa? Halbuki ben de tam tersini söylüyorum. Bu konuda konuşan bütün hukukçular bütün siyasetçiler bizim anlattığımız şekilde Sayın Cumhurbaşkanı’nın şuanki döneminin yeni sistemde 1’nci dönem olduğunu, 2023’deki adaylığının 2’nci adaylık olduğunu, bu konuda hiçbir sorunun olmadığını, o dönem anayasa komisyon toplantısına katılanlar, genel kurulda görüşenlerde bu metinleri karşılıklı olarak bakarak değişikliği anlayarak okuyarak bal gibi biliyorlar. Ama dediğim gibi ne yazarsanız yazın işlerine gelmediği zaman meselede akla gelen o şeytanlık gibi bura da ne yazarsanız yazın siyaseten konjektör gereği şahsa göre yorum yapmaya çalışanlar var. Bu bakımdan Türkiye de siyaset yapılsın. Siyasi tartışmalar yapılsın. Bunlara kimsenin bir itirazı yok. Ama siyasetin eski tabirle nomos kanun esası dediğimiz şey onun esas alan onun bozmadan yapmaya çalışmaktır. Onu bozmaya çalışırsanız o zaman sizin siyaset yaptığınız demokrasinin işlediği zemini tahrip etmeye kalkarsınız ki bu size de zarar verir. Başkalarına da zarar verir. Devlete ve millete de zarar verir. Bu bakımdan esasen hepimizin sahip çıkması gereken budur. Temel esas alanına saygı gösterelim. Bunların üzerinden yarışalım. Buna kimsenin itirazı olmaması gerekir” diye konuştu