İklim değişikliği tarımı tehdit ediyor

SERVET YILDIRIM – Eskiden kuraklık deyip geçerdik ama son dönemde bazı bölgelerde yaşanan kuraklığa dair “olağanüstü” ve “çok şiddetli” sıfatlarını daha fazla duyar olduk. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün sitesinde yer alan kuraklık haritasına göre 2022’nin son 3 ayı İstanbul ve Marmara ile İç Anadolu’nun bazı bölümlerinde “olağanüstü kurak”, aynı bölgelerin bazı bölümleri ile Trakya ve Antakya civarında “çok şiddetli kurak” geçmiş. Haritadan yine Türkiye’nin önemli bir bölümünde ise “şiddetli kuraklık” yaşandığını görüyoruz. Yani normal olmayan şeyler oluyor. Yine Meteoroloji’den öğreniyoruz ki; Trakya’nın batısı, İstanbul, Çanakkale, Bursa, Yalova, İzmir’in batı ve kuzey kesimleri ile Isparta, Kırıkkale, Kırşehir, Osmaniye ve Hatay çevrelerinde mevsim normallerine göre yüzde 60’tan fazla azalma meydana gelmiş. Bunlar özellikle tarımsal üretim ve baraj dolulukları açısından kaygı verici. Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde benzer sıkıntılar yaşanıyor.

Tarımda çanlar çalıyor

Çok yazıldı, çok konuşuldu. Normal olarak iklimin doğal bir değişkenliği var. Bu binlerce yıldır böyle gidiyor. Ancak buna yani “doğal” iklim değişikliğine ek olarak bu sürece insan eliyle müdahale edildi. Süreç değişik bir hal aldı. Fosil yakıt kullanımı, sanayileşme, ormansızlaştırma gibi insan kaynaklı nedenler ile iklim küresel olarak değişiyor. Atmosfere salınan sera gazı birikimleri hızla artıyor; doğal sera etkisi kuvvetleniyor. Ve yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıkları artarken; iklimde değişiklikler meydana geliyor, aşırı hava olayları yaşanırken yağış düzenleri de değişiyor.

Demirören Haber Ajansı’na konuşan İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz “Şu anda su açısından endişe verici bir durum yok. Yaklaşık 2 milyon metreküp suyu bu kurak dönemde bile dış kaynaklardan temin ediyoruz. 15 günde bir aylık simülasyonlarımız oluyor en son gelen ocak simülasyonunda minimum 20 yıl öncesinin yağış verileriyle bile bizim seneye ocak ayında beklentimiz yüzde 20 seviyesi, yani bitmesi söz konusu değil” demiş. Yetkililerin İstanbul gibi nüfusun yoğun olduğu büyük kentler için kuraklık nedeniyle endişelenecek bir durum olmadığını açıklamaları sevindirici bir durum ancak tarım tarafında içimiz rahat değil.

Geçenlerde Ekonomi Gazetesi’ne konuşan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, “Kuraklık bu sene ciddi bir risk. Aralık yağışları çok zayıf geldi. Mart, nisan yağışları çok önemli” diyordu. Gözümüzü önümüzdeki aylara diktik. Bundan sonraki yağışlar çok önemli. Tarım kesiminde en büyük endişe kurak geçen aylar kadar ilkbaharda yağışların yetersiz kalması. Ziraatçılar yağış rejimindeki değişme nedeniyle verim kaybı yaşanacağını düşünüyorlar.

TARIM İÇİN NASIL BİR YOL HARİTASI OLMALI?

Bu yaşadığımız ilk kuraklık değil, sonuncusu da olmayacak. Ancak küresel ısınma nedeniyle kuraklık ya da aşırı yağış gibi sorunları daha sık yaşayacağız. Türkiye iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında. Dolayısıyla süratle aksiyon almamız gerekiyor. Bu nedenle özellikle tarım sektöründe iklim değişikliğine uyum kapasitesinin artırılması önem taşıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı, “İklim değişmeden biz değişeceğiz” gibi doğru bir sloganla ortaya çıkarak İklim Değişikliği ve Tarım Değerlendirme Raporu hazırladı ve bir anlamda bunun tarımda iklim değişikliğine yönelik kısa, orta ve uzun vadeli yol haritası olduğunu söylüyor. Umarız bu yol haritası aksamadan uygulanır.

Önlemler belli

Küresel çapta alınması gereken önlemleri de biliyoruz. Bu yönde küresel çapta bir niyet de var ama bu niyeti gerçekleştirecek küresel bir irade henüz çok güçlü değil. Bu nedenle bizim ulusal ölçekte kendimizi kurtaracak adımlara yönelmemiz, mesela sulama teknolojileri ve doğru su kullanımına ağırlık vermemiz gerekiyor. Toprağın kalitesinde kalıcı kayıpların önlenmesi; su kaynaklarının aşırı kullanımının önüne geçilmesi için teknolojiye başvurmak gerekiyor. Sürdürülebilir gıda arzı için hava, toprak, su, orman varlıkları ve tohum gibi doğal kaynakların korunması ve iyi yönetilmesi gerekiyor. Endüstriyel tarımı da kapsayan sürdürülebilir tarım için teknolojinin etkin ve doğaya uygun bir şekilde kullanılması gerekiyor.

İklim değişikliğinden kaynaklanan kuraklık ya da aşırı yağışlar demek gıda güvenliğinin zayıflaması, enflasyonun artması, dış açığın genişlemesi ve istihdam kaybı demektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir