İsrail’deki sivil toplum kuruluşları, hukukçular ve yüksek teknoloji sektörleri gibi meslek grupları, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu protesto etmek için meydanlara indi.
İşgal altındaki Doğu Kudüs’teki bir yasa dışı Yahudi yerleşim yerinde 7 İsraillinin öldürüldüğü saldırı nedeniyle bir dakikalık saygı duruşu düzenlendi.
Gösterilere 40 bin kişi katıldı
Tel Aviv’deki protestoların organizatörleri, gösterilerde sahnelerden müzik çalınmayacağını açıkladı.
Polis, Tel Aviv’deki gösterilere yaklaşık 40 bin kişinin katıldığını duyurdu.
Tel Aviv kent merkezindeki Kaplan Caddesi’nde toplanan her yaştan binlerce gösterici İsrail bayrakları taşıdı. Göstericiler, “diktatörlüğe hayır” ve “demokrasi” sloganları attı. Göstericiler, yürüyüş yaparak dağıldı.
Tel Aviv’in dışında kuzeydeki Hayfa’da da yaklaşık 13 bin kişi, Kudüs’te de Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un konutunun yakınlarında binlerce kişinin katıldığı protesto düzenlendi. Kudüs’teki protesto gösterisine ana muhalefet lideri Gelecek Var Partisi Başkanı Yair Lapid de katıldı.
Sağ hükümet barış istemiyor
Tel Aviv’deki Proje Müdürü Yaron Ram (60), AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail’deki hükümetin kararlarının tamamının demokrasiye aykırı olduğunu ve “İsrail’i zayıflatacağını düşündüğü için gösterilere” katıldığını söyledi.
Doğu Kudüs’te yaşanan trajik olaylara rağmen gösterilere katıldığını aktaran Ram, Netanyahu kabinesindeki aşırı sağcı siyasetçi Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, “geçmişinde terör suçlarından hükümlü bulunduğunu, bakan olarak kamu görevi almasının kabul edilemez olduğunu” dile getirdi.
Öğretmen Yael Nevat (60), demokrasi için savaşmak için, “rejimin bir diktatörlük halini almasından korktuğu için” gösterilere katıldığını belirtti.
İsrail toplumunun içinde gruplaşmaların arttığını ve çatışmanın artmasından endişe duyduğunu paylaşan Nevat, İsrail’de sağ iktidarların uzun süredir hüküm sürdüğünü ve barış istemediklerini dile getirdi.
Kızıyla protestoya geldi
Yönetmen Amnon Has (43), beraber geldiği altı yaşındaki kızının geleceği için protestolara katıldığına işaret ederek, “Bugün İsrail’de yaşananların geleceğe etki edeceğini ve gelecekte ülkesinde adalet kalmayacağını düşündüğünü” söyledi.
Netanyahu hükümetinin “giderek daha fazla gücü elinde toplamaya çalıştığını” kaydeden Has, hükümetin polisin yetkilerini artırdığını ve tüm bunu yasalaştırarak yaptığı için kalıcı olduğunu aktardı.
Has, Netanyahu hükümetinin Filistin politikalarına ilişkin şunları söyledi:
“Hükümetteki polisten sorumlu Bakan Itamar Ben-Gvir, seçim kampanyasını ‘buranın sahibinin kim olduğunu gösterelim’ diye yürüttü. Bu beyninize işlemeye başlıyor. Filistinliler, giderek daha fazla baskı görüyor. Her gün öldürülüyorlar sonra terör saldırıları yapıyorlar çünkü başka seçenekleri yok, ne hükümet, ne basın ne de sivil güçleri var. Bunun iyi olduğunu söylemiyorum fakat bu durum böyle devam edemez.”
Yılbaşından bu yana 30 Filistinli öldürüldü
Netanyahu hükümetinin politikalarına karşı protestolar, bölgede baskın, saldırı ve can kayıplarının arttığı bir atmosferde gerçekleşiyor.
Geçen hafta Tel Aviv’deki protesto gösterisine 100 binden fazla İsrailli gelirken bu hafta gösterilere katılım azaldığı dikkati çekiyor.
İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün Silvan Mahallesi’nde 13 yaşında bir Filistinli, cumartesi sabahı silahlı saldırı düzenleyerek iki İsrailliyi yaralamıştı.
Doğu Kudüs’te bulunan bir Yahudi yerleşim birimindeki sinagogun yakınlarında cuma gecesi düzenlenen silahlı saldırıda 7 kişi yaşamını yitirmiş, 3 kişi de yaralanmıştı.
İsrail polisi, olay yerinden araçla kaçan saldırganı kovalayarak, silahlı çatışma sonrasında etkisiz hale getirdiğini açıklamıştı.
İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı’na önceki gün sabah saatlerinde düzenlediği baskında aralarında 60 yaşında bir kadının da yer aldığı 9 Filistinli öldürülmüştü.
Baskın üzerine bölgede çıkan olaylarda işgal altındaki Doğu Kudüs’ün er-Ram beldesinde de 22 yaşında bir Filistinli yaşamını yitirmişti.
İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yılbaşından bugüne aralarında kadın ve çocukların yer aldığı en az 30 Filistinli öldürüldü.
Netanyahu hükümetinin “yargı reformu”
Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak’ta Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir yasa planladıklarını duyurmuştu.
Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açmıştı.
Ülkedeki en yüksek yargı merci olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Anayasa taslağı olarak kabul edilen “temel yasalara” aykırı olduğu gerekçesiyle meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisine sahip.
Netanyahu hükümeti, açıkladığı yargı düzenlemesinde, Yüksek Mahkemenin, meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisinin elinden alınacağını belirtmişti.
İsrail Yüksek Mahkemesinin 18 Ocak’ta Netanyahu hükümetinde birden fazla bakanlık görevi üstlenen Şas Lideri Arya Deri’nin “vergi suçlarından hüküm giydiği için” kabinede yer alamayacağına hükmetmesiyle, iktidar-yargı krizi derinleşmişti. Netanyahu, geçen hafta mahkeme kararı üzerine Deri’yi görevden almıştı.