Koskoca 3 yılın ardından pandemiyi nereydeyse geride bıraktık. Ancak ailemizdeki, çevremizdeki, sosyal medyadaki birçok kişi hâlâ Kovid-19 pandemisinde hastalıkla mücadelede büyük bir koruyucu güce sahip aşıları ve etkilerini tartışmaya devam ediyor. Ortaya atılan iddiaların başında ise son zamanlarda yaşanan beklenmedik ani ölümler ve kalp krizlerindeki artış var. Yine öne sürülenlere göre buna yol açan ise Kovid-19 aşıları. Peki, “Bir tanıdığım 3 doz aşı sonrası kalp krizi geçirdi, inme geçirdi” iddialarının ardındaki gerçek ne? Kovid-19 aşıları denildiği gibi kalp krizini ya da inmeyi tetikleyebilir mi? Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taha Alper çarpıcı gerçekleri paylaştı.
VİRAL ENFEKSİYON EN BÜYÜK SEBEBİ
Kalp krizi vakalarının koronavirüs öncesi dönemle kıyaslandığında artış göstermediğine dikkat çeken Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, son dönemlerde görülen kalp krizlerinin sezonsal bir varyasyon olduğuna dikkat çekti. Okuyan, “Korona hayatımıza girmeden de biz bu dönemlerde kalp krizinin pik yaptığını görüyorduk. Bu sebeple direkt kalp krizleriyle uğraşan bir hekim olarak söylüyorum: Bu artışın koronavirüs aşısı sonrası yaşandığını değil, normal sezonsal artış olduğunu düşünüyorum” dedi.
Prof. Dr. Ahmet Taha Alper de bu tablonun ilk kez görülmediğine, özellikle kış aylarında viral enfeksiyonlar arttığında kalp krizlerinde de artış yaşandığına dikkat çekti. Pandemi sürecinde yaşanan kalp krizleriyle ilgili yorumda bulunan Prof. Dr. Taha şu ifadeleri kullandı:
“İnsanlar kalp krizi geçirseler dahi hastaneye gitmediler. Yani evde kalp krizlerini geçirdiler çünkü hastaneye gidildiğinde Kovid-19’a yakalanma korkusu çok baskındı. O sebeple hastaların bir kısmı hastaneye gitmek istemedi. Bu da maalesef kalp damar hastalığından ölümleri artırdı.”
PIHTILAŞMA VE TUTULUM GERÇEĞİ
Özellikle Kovid geçirenlerde pıhtılaşma gözlemlendiğini ve bu pıhtılaşmaya olan meyilin beyin, akciğer ve kalp damarlarını etkileyebileceğini dile getiren Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, “Pandeminin ilk zamanlarından itibaren birçok hasta gördük. Hasta akciğer embolisiyle veya kalp krizi belirtileriyle geliyor. Anjiyo yapıldığında görüyoruz ki damarlarda bir darlık yok ama damarda pıhtılaşma olmuş. Zaten o damar yapısını görür görmez bunun Kovid enfeksiyonuna bağlı olduğunu az çok görmeye başladık. Dolayısıyla Kovid-19 yakalanıldığında çok ciddi oranda akciğer tutulumu varsa ve enfeksiyon ağır geçiyorsa pıhtılaşmaya meyil yaratıyor, bu da kalp krizine yol açabiliyor” diye konuştu.
Kovid-19’un yarattığı bu hasarlara karşın aşının koruyuculuğunun oldukça yüksek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Okuyan, aşıyla birlikte hastalığa yakalananlarda ciddi düşüş yaşandığını, hastalığın hafif seyretmesi sebebiyle de pıhtılaşma ve kalpteki tutulumun da çok az görüldüğünü vurguladı. Okuyan, “Örneğin Kovid geçiren 100 hastanın 10’unda kalp damarında pıhtı oluşuyorsa aşı yaptığınız 10 bin kişinin 1’inde ya da 2’sinde oluşuyor. Dolayısıyla aslında aşı enfeksiyonu ve enfeksiyonun ağır geçirilme riskini azaltarak hem kalpte tutulumu hem de kalp-damar sistemi ve kalp kası üzerinde Kovid’in etkilerini azaltmış oluyor. Bu dönemlerdeki artışı aşılamaya bağlamak çok yanlış olur. Bilakis aşının hastalığın seyrini hafiflettiği için kalpteki tutulumu epey azalttığını görüyoruz” bilgisini paylaştı.
GRİP AŞISI DA KALP KRİZİNİ RİSKİNİ AZALTIYOR
Prof. Dr. Ahmet Taha Alper de aşılanmanın kalp krizini önlediği noktasında Prof. Dr. Okuyan ile hemfikir. Prof. Dr. Alper yakın zamanda yapılan araştırmaların Kovid aşısının yanı sıra grip aşılarının da kalp krizini yüzde 25 civarında azalttığını gösterdiğini söyledi. “Örneğin domuz gribinden korunmak için grip aşısı olduğunuzda da kalp krizi geçirme riskiniz azalıyor. Çalışmalar bize Kovid aşılarının kalp krizinden ve inmeden koruduğunu gösteriyor. Bu bizim eski bilgilerimizle uyumlu bir gerçek, yeni bir bilgi de değil” diyen Prof. Dr. Alper, vücudun bir enfeksiyon geliştiriğinde ekstra bir stres altında kaldığını, bu stresin de kalp krizini tetiklediğine dikkat çekti. Bu sebeple bir kişi kalp krizi riski altındaysa viral enfeksiyonların vücutta yarattığı stresin kalp krizini daha kolay bir şekilde tetiklediğini vurguladı.
Dünyanın önde gelen tıp dergilerinden JAMA’da 2022 yılında yayınlanmış bir çalışmaya dikkat çeken Prof. Dr. Alper, 231 bin kişinin dahil edildiği çalışmaya göre tam aşılanmış olanların hiç aşı olmayanlara göre inme ve hem kalp krizi geçirme riskinin daha düşük olduğununun tespit edildiğini söyledi.
‘HASTANIN GEÇMİŞİNE BAKMADAN YORUM YAPILIYOR’
‘Aşı olmak kalp krizi riskini artırıyor’ iddialarına cevap olarak da pek çok kişinin duygularıyla hareket ederek komplo teorilerine sığındığını ifade eden Prof. Dr. Alper konuyla ilgili düşüncelerini şu sözlerle aktardı:
“Tırnak içerisinde ‘doğal kalalım’ diye bir algı var. İnsan var oluşunu doğaya rağmen devam ettirebiliyor. Doğa bizim kısmen dostumuz kısmen de düşmanımız. İnsanlar en sık doğal sebeplerle sağlık sorunu yaşıyorlar. ‘Doğal olan bir şey iyidir’ felsefesi bize zarar veriyor. Bir şeyin bize iyi olup olmadığını bize gösteren şeyler akıl ve aklın prensipleriyle belirlenen çalışmalardır. Yani insan doğaya rağmen hayatta kalıyor, doğaya rağmen ömrünü uzatıyor. Doğal beslenmek önemli mesela. Ancak ‘doğal’ sözcüğü bir şeylerin ambalajı haline geldi. ‘Aşılar doğal değil deniliyor’ ancak bizler Osmanlı topraklarında daha yurt dışında kullanılmazken çiçek aşısının kullanıldığını biliyoruz. Aşılar asırlardır bir sürü insanın hayatını kurtarmış.”
Prof. Dr. Okuyan da komplo teorilerini ortaya atanların kalp krizi geçirenlerin geçmişine, yaşam tarzına bakmadan yorum yaptıklarını dile getirdi. “İnsanlar aşı konusunda kolaya kaçıyorlar. Bilimden ziyade kulaktan kulağa aktarılan şeylere inanmayı tercih ediyorlar” diyen Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan yoğun bir klinikte çalıştığını ve kış aylarında kliniğe günde 500-600 hasta geldiğini de ekledi. Bunların bir kısmının durumunun kritik olduğunu ve günde 30’a yakın anjiyo yaptıklarını belirtti.
‘ASIL KORKMASI GEREKENLER AŞI OLMAYANLAR’
Prof. Dr. Okuyan, “Kovid öncesi dönemlerde de bu rakamlar bu dönemlerde artıyordu. Sorguladığımız zaman geçmişlerinde hipertansiyon veya 10 sene önce kalp krizi geçirmiş ancak sağlığına dikkat etmemiş kişiler var. Ancak bazen sağlıklı bir hayat biçimine sahip olsa da kalp krizi geçiren hastalarımız oluyor. Çünkü bu işin genetik tarafı da var. Aile öyküsü oldukça önemli” diyerek asıl aşılı olanların değil, aşısız olanların Kovid’e bağlı oluşan enfeksiyonlardan korkması gerektiğine dikkat çekti.
KALP KRİZİNE KARŞI HANGİ ÖNLEMLER ALINMALI?
Kalp krizi riskini azaltmak için öncelikle sigaradan kaçınmanın gerektiğini söyleyen uzmanlar alınacak önlemleri ise şöyle sıraladı:
– Sigara kullanımının kesinlikle bırakılması lazım. Bu gençler arasında kalp krizinin artmasına sebep oluyor.
– Obezitenin yaygınlaşmasıyla birlikte gelişen şeker hastalığı kalp krizi riskini de artırıyor. Kilo kontrolüne dikkat edilmesi şart.
– Kolestrol konusundaki spekülasyonlar pek çok kişi ilaçlarını kullanmayı bıraktı. Kolestrol ilaçlarını bırakanların kalp krizi geçirme riskini artırdığını çalışmalar da gösteriyor. Tedavinizi asla yarıda kesmeyin.
– Hipertansiyon kalp krizi için önemli bir risk faktörü. Özellikle kontrolsüz hipertansiyon gençlerde kalp krizine yol açan en önemli faktör. Tansiyonunuzu mutlaka kontrol altında tutun.
– Stres ve öfke kontrolü çok önemli. Kişi öfkeli olduğu zaman kalp krizi riski de 2 kat artıyor çıkıyor. Öfke kontrolü için kişinin kendini, bunu başaramıyorsa da profesyonel destek alması gerekiyor.
– Düzenli egzersiz ve yeterli uyku da kalp krizi riskini azaltmada çok önemli. Hiçbir şey yapılmıyorsa günde 6 bin adım atılmalı.