Sosyal medyada tehlike oluşturan paylaşımlara yasal düzenleme çağrısı

SODİMER ve Türkiye Metaverse Platformu Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilip yasalaşan ‘Dezenformasyonla Mücadele’ yasasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Eraslan, özellikle gençleri TikTok ve Instagram gibi sosyal medya platformlarındaki tehlike oluşturabilecek içeriklere karşı uyardı. Yürürlüğe giren yasanın etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Eraslan, sosyal medyanın da özeline yönelik düzenlemeler gerektiğini ifade ederek, sosyal medyada insanların özellikle bilgilerinin veya bedenlerinin ifşasıyla kişilere ve kurumlara dönük sosyal medyada yapılan algı yönetiminin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası bulunduğunu vurguladı.

‘YASANIN ETKİLİ OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ’

Kamuoyunda ‘sosyal medya yasası’ olarak ifade edilen yasanın, ‘basın yasası’na bazı ekler şeklinde kendini gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Eraslan, “Gazetecilerin haklarından tutun basın kartına, Basın İlan Kurumu’nun görev ve yetkilerine kadar birçok şey içerdi. Özellikle 29’uncu maddenin, dezenformasyon yasası olarak adlandırılmasına neden oldu. Çünkü halkı kasıtlı olarak korku, infial ve süreçte onları manipüle etmeye dönük her türlü sosyal medya haberi, bir ceza sürecine dahil olacak. Sosyal medya, ucu bucağı açık, herkesin içinde istediğini rahatça yapabileceği bir alan değil. Orada kişilerin özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğünün de kendisini gösterir. Yumurta hesaplar, ‘fake’ hesaplarla insanlar sosyal medyada birbirlerine karşı çok ağır şekilde hakaret, küfür ve algı yönetimi yapmakta. Buna dönük bir yasa. Çıkalı 3 ay oldu. Bununla ilgili yasal düzenleme şu anda yürürlükte. Bu sürecin biraz azaldığını görüyoruz. Yasanın etkili olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

‘GENÇ ÇOCUK PARALARI ALMAK İÇİN BİRÇOK ŞEYİ YAPABİLMEKTE’

Prof. Dr. Eraslan, sosyal medyanın kendi özeline yönelik düzenleme de gerektiğini söyleyerek, “Örneğin, ‘gece yayın açma’ bir sosyal medya terimi. Burası kontrolsüz bir ortam. Orada bir genç kız, gece 2’de canlı yayında, kendisine hediye adı verilen paralarla çok farklı şeylere yöneltilebilir. Bunlara dönük yasal düzenlemelerin yapılması bir elzem” dedi.

TikTok, Instagram gibi sosyal medya platformlarında canlı yayın denilen kavramların olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Eraslan, “Özellikle TikTok’ta hediye adı altında para gönderebiliyorsunuz. Bir gün, 0,9 kuruş, bir araba 4 milyar. Sanal olarak bunu hediye ettiğin zaman senin hesabına, Tiktok’un kesintisinden sonra ciddi bir para kalmakta ve özellikle bunların editoryal kontrolden geçmediği de düşünüldüğünde bir genç kız, genç çocuk o paraları almak için birçok şeyi yapabilmekte. Ne yazık ki bunları görüyoruz. Özellikle TikTok’un böyle bir alanı var. Bunlara yönelik yasal düzenlemenin yapılması gerekiyor. Bu paranın dolaşımının da mutlaka özellikle vergi ve kayıt bağlamında kontrol altına alınması gerekiyor. Bununla ilgili yasal bir açık var. Onu da çok iyi kullanıyorlar” diye konuştu.

‘BİR ÇOCUK VİDEO ÇEKMEK HATIRINA ÖLDÜ’

Prof. Dr. Eraslan, Türkiye’nin TikTok uygulamasını sevdiğini belirterek, “Sosyal medya şirketlerinin tamamı, Türkiye’deki yasal özelliklerle ilgili ülke içinde danışmanlık alıp bununla ilgili elbette boşlukları değerlendiriyorlar. Bunlar bir moda. TikTok dediğimiz aslında merkez kullanıcının değil de daha kenarda sosyokültürel, sosyoekonomik kişilerin kullandığı bir alanken şu anda TikTok bir hamle yaptı, TikTok Business’ı kurdu. İş dünyasına dönük yaptı. TikTok dediğimiz de şu anda dünyanın en büyük 5’inci sosyal medya aracı. 20 saniyelik küçük videolar, müzikle süslenmiş küçük kurgular aslında insanlar tarafından izleniyor. Bunun da elbette bir ekonomik değeri var. Bu noktada Türkiye TikTok’u sevdi ama geçen yıl bir çocuk, ilginç bir video çekmek ve izlenmek hatırına öldü. Bir gölette boğuldu. Çünkü bu videoların tamamı ekstrem, sıra dışı olacak ki insanlar izlesin. Böyle de bir baskı oluşuyor. O yüzden o konulara dönük bilgi ve bilinçlendirme önemli” dedi.

‘1 YILDAN 3 YILA KADAR HAPİS VAR’

Sosyal medya paylaşımlarının neden olacağı cezaları da hatırlatan Prof. Dr. Eraslan, “İnsanların özellikle bilgilerinin ifşası, bedenlerinin ifşası, kişilere, kurumlara dönük sosyal medyada yapılan algı yönetiminin bir cezası var ve olmalı. Buna dönük de önümüze gelen her mesajı ‘retweet’lemeyelim, doğru kabul edip sağda solda yaymayalım. Çünkü bunun da suçu, en az bunu oluşturan kadardır. 1 yıldan 3 yıla kadar hapis şeklinde devam eder. Bir cezalandırma süreci var. O yüzden en önemlisi, bunun cezadan ziyade bilinçlendirilmesi” diye konuştu.

‘ODAKLANMAMIZ GEREKEN ÇOCUKLARIMIZI YETİŞTİRMEK’

Edirne’de yaşayan 2 çocuk babası Abdulkadir Akdi, sosyal medya kullanan çocuklarını kontrol edemediğini belirterek, “Çocuklarımızı kontrol edemiyoruz. Cep telefonu olan çocuğun hiçbir şeyini takip edemiyoruz. Çocukların cep telefonlarında zaten bir sürü şifre oluyor. O yüzden cep telefonlarına giremiyoruz. Bütün platformlar ilk kurulduğunda hunharca kullanılıyor. Sonra denetlemeleri geliyor. Bir şekilde önüne geçildiğini ama her şeyin belirli bir zaman aldığını düşünüyorum. İyi bir sosyal medya eğitiminin olabileceğini düşünmüyorum. Bizim odaklanmamız gereken şey, çocuğumuzu yetiştirmek. İyi çocuklar yetiştirebilirsek, sosyal medyada kendisini geliştirebilen, iyi paylaşımlar yapan çocuklar oluyor. Eğer iyi çocuklar yetiştiremezsek, o çocuklar sosyal medyayı hunharca kullanıyorlar” ifadelerini kullandı.

Sosyal medyayı kullandığını söyleyen Ekrem Uyraker ise “Facebook, ufak tefek şeyler için kullanıyorum. Fazla da anlamam. Çocukların aklını çeliyor, aslında kullanmak iyi bir şey değil. Bence denetlenmesi gerekir” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir