“Beni asla anlamıyorsun!”, “Kabul et erkekler daha iyi araba kullanıyor”, “Seni mutlu etmek çok zor”, “Gerçekten buna mı darıldın?” gibi sitem dolu cümlelerin uzayıp gittiği bir liste düşünün. Dünyanın var olduğu günden bugüne dek asla ayrı kalmamış ancak bazı zamanlar birlikte kalmayı da başaramayan iki taraftan bahsediyoruz: Kadınlar ve erkekler. Günümüzde kadınlar ve erkeklerin psikolojisine dair çok sayıda araştırma yapılıyor, sosyal medyanın etkisiyle kadınlar ve erkekler arasındaki iletişim biçimi sıklıkla masaya yatırılıyor. Peki kadınlar ve erkekler arasında yüzyıllardır süren anlaşmazlıkların kökeninde neler yatıyor olabilir? AçıkBeyin Kurucusu, Eğitimci ve Yazar Prof. Dr. Sinan Canan merak edilenleri tek tek anlattı.
Kadınlar ve erkekleri fiziksel olarak birbirlerinden ayıran çok sayıda önemli özellik mevcut. Ancak asırlardır süren anlaşmazlığın ve farklılığın nedenini daha iyi algılamak için konunun derinine inmemizde fayda var. Kadınlar ve erkekler arasında dışardan görünmeyen ne gibi farklar var?
‘ERİL BEYİN RİSK ALIR, KADIN BEYNİ EMPATİ YAPAR’
Prof. Dr. Sinan Canan, anne karnındaki yaşamımızın ilk aylarından itibaren başlayan cinsiyet hormonlarının beyinlerimizin farklı gelişmesine sebep olduğunu söyledi.
“Bu gelişim sonrasında dişil ve eril beyin oluşuyor” diyen Prof. Dr. Canan, “Gelişimini tamamlayan eril beyninde hızlı karar verme, risk alma, kavrama gibi özellikler daha etkin çalışırken kadın beyninde iletişim, empati, hafıza ve dil becerisinin daha gelişmiş olduğu görülüyor” dedi. Tüm bu farklılıkların aslında kadın ve erkeğin birbirini tamamlaması üzerine kurgulanmış olduğunu ancak günümüzde bunun ‘üstünlük’ ve ya ‘zayıflık’ gibi algılandığını belirten Canan, “Biyolojiyi çok iyi anlamadığımız için ve tabiattan oldukça uzak olmamızdan ötürü yaşanılan yanılgılar çok da şaşırtıcı değil” diye konuştu.
BEYNİN CİNSİYETİ OLABİLİR Mİ?
Herhangi bir olay karşısında kadınlar ve erkeklerin verdiği tepkiler birbirinden farklı. Üstelik bu farkın sebebi olarak da ‘beyin cinsiyeti’ gösteriliyor. Peki beynin cinsiyeti olabilir mi? Bu aslında sanılanın aksine gayet mümkün. Örneğin cinsiyeti kadın olan birinin beyni eril, cinsiyeti erkek olan birinin beyni ise dişil özellikler taşıyabiliyor. Prof. Dr. Sinan Canan, herkeste kafa karışıklığı yaratan bu durumu şöyle açıkladı:
“Her iki beyin türünün gelişimi erken dönemde maruz kaldığı şartlara bağlı. Aslında bu durum erkek ve kadının niye hep aynı ve öngörülebilir şekilde davranmadığının en büyük kanıtı. Dişil yahut eril beyine sahip olmak cinsel işlevlerle değil daha çok dünyayı algılama, yanıt verme, akıl ve muhakeme yürütme gibi süreçlerde belirleyicidir. Dişil beyne sahip insanlar genelde kadınlarda yaygın gördüğümüz tarzda düşünüp davranır ve kadınlara uygun meşgalelere daha yatkın olma eğilimi taşırlar. Eril beyinler için de aynısını söyleyebiliriz.”
‘KADINLAR VE ARABA SÜRME’ MESELESİ
Cinsiyete bağlı beceri konularıyla ilgili en çok tartışılan meselelerinden biri ise araba kullanma konusu. Genel kanı erkeklerin bu konuda doğuştanson derece yetenekli oldukları ve kadınların bu işi iyi kıvıramadığı yönünde. Prof. Dr. Sinan Canan’a göre ise araba kullanma becerisi doğuştan gelmiyor, biz bu beceriyi daha sonra öğreniyoruz. Fakat üç boyutlu bir dünyada yol bulmak, tehlikeli durumlarda risk almak, atik olmak ve refleksleri kullanabilme becerisi konusunda eril beynin daha etkin yaratıldığı düşünülüyor.
Prof. Dr. Canan, “Oldukça riskli ve çok fazla ölüme sebep olan trafik gibi bir alanda erkeklerin daha baskın, kadınların ise daha temkinli olmaları, beyin yapıları nedeniyle alışılmışın dışında davranışlar sergilemesi mümkündür. Dolayısıyla kadın ve erkek olmaktan ziyade trafik meselesi bizim medeni tercihlerimizin içeriği ile ilgili” diye konuştu.
DUYGUSAL OLMAK ERKEK ADAMI BOZMAZ!
Halk arasında kullanılan, dilden dile dolaşmış ve yanlışlığı kanıtlanmış bir diğer durum ise duygusal olmanın kadınlara has bir davranış şekli olduğu. Maalesef bunu söylerken bile içten içe aslında böyle olmadığını bilmemize rağmen duygusal olmanın erkek adamı (!) bozduğunu söylemekten geri durmuyoruz. Prof. Dr. Sinan Canan da biyolojik açıdan böyle belirgin bir özellik olmadığını, beynimizdeki duygusal sistemlerin herkeste eşit olduğu ancak öğrenilmiş kalıp ve inançların duygu sistemi üzerinde çok büyük bir etkisi olduğunu belirtti.
‘ERKEK BEYNİ SORUNU ÇÖZMEYE ODAKLANIR’
Kadın-erkek ilişkilerindeki en büyük sorunlardan biri de erkeklerin olaylara karşı duyarsız olmakla suçlanmasıdır. Peki erkekler gerçekten kadınları dinlemiyor mu? Yoksa bunun başka bir sebebi olabilir mi? Prof. Dr. Sinan Canan, bu konuda şunları söyledi:
“Çoğu zaman erkekler kadınları dinlemeyebilir. Bu erkek beyninin daha ‘kestirme’ bağlantılarla donatılmasından kaynaklanır. Erkek beyni konuşma esnasında dinlemekten çok sorunu tespit edip çözmeye odaklanır. Bu da kadın ve erkeğin o konuşma esnasında dikkatinin farklı yönlerde olduğu anlamına gelir. Elbette bu da tartışmayı daha alevlendiren bir durumu ortaya çıkarır.”
Prof. Dr. Canan’ın bu gibi durumlarda daha az sorun yaşamak isteyen erkeklere önerisi ise dinleme alışkanlığını geliştirmeleri, bunun için de bir süre karşılıklı sohbet eden kadınların davranışlarını gözlemleyip taklit etmeleri.
Kadınların erkeklere nazaran neden daha detaycı olduklarını söyleyen Prof. Dr. Sinan Canan, “Kadın beyni genel olarak iki yarım küre arasında çok yoğun bağlantısallığa sahiptir. Bu da bütüncül algı yeteneğini desteklediği gibi detaya ihtiyaç duyan bir zihinsel halin zeminini oluşturur. Bu nedenle erkekler genelde kısa cümle ve açıklamalarla yetinirken kadınlar aynı konuda çok daha fazla detayı doğal olarak merak ederler” yorumunu yaptı.
HAMİLELİK DÖNEMİNDE ERKEKLER NASIL ETKİLENİYOR?
Hamilelik insan türünün evrimini en çok şekillendiren konuların başında geliyor. Uzun süren gebelik süresine rağmen sadece anneler değil babalar da doğum sonrası zorlu sürece adapte olmak zorunda. Peki kadınların hamilelik döneminden erkekler nasıl etkileniyor?
Prof. Dr. Sinan Canan, bu soruya “En önemli etkenlerden biri hamile kadınların eşlerinde meydana gelen duygusal değişimlerdir. Mesela bir kadın hamile kaldığında eşinin bedeninde prolaktin diye bir hormonunun miktarının arttığını biliyoruz. Bu etki muhtemelen hamile kadının salgıladığı bazı kimyasal habercileri erkek tarafından algılanmasıyla ilişkili. Prolaktin normalde annelik ve şefkat hormonu diye bilinir. Ancak erkeklerde artınca erkeğin cinsel isteğini azaltmanın yanı sıra onu çok daha anlayış ve yardımcı bir eşlikçiye dönüştürebilir” yanıtını verdi.
Prof. Dr. Sinan Canan, hamileliğin sadece kadınların bedenen ve duygusal olarak etkilendikleri bir süreç olmadığını, eşleri de doğrudan etkileyen ve belli derece değiştiren büyülü bir süreç olduğunu vurguladı.
BEYİN YAPISIYLA DOĞRUDAN BAĞLANTILI
Kadın ve erkek arasında çözülemeyen ya da sonsuza dek çözülemeyeceği düşünülen bazı sorun ve farklılıkların sebebi aslında tamamen sahip olduğumuz beyinlerin cinsiyetlerinden ve beraberinde gelen özelliklerinden kaynaklanıyor. Beynin fiziki farklığı aslında işleyiş bakımından da farklılık yaratıyor. Bu konu kadın ve erkeğin beyin yapısıyla doğrudan bağlantılı olarak yorumlanıyor.
Prof. Dr. Sinan Canan’a göre davranış dediğimiz tüm çıktılar aslında beyindeki bağlantı devrelerinin yapılanmasıyla ilgili. Bu bağlantılar gerek genetik ve hormonal etkiler gerekse yaşam deneyimleriyle de doğrudan bağlantılı. Anatomideki küçük farklılıklar, davranışsal açıdan oldukça farklı çıktılara neden oluyor. Fakat tüm bu devre ve davranışların bireysel olarak çok fazla çeşitlilik ve farklılık gösterdiğini de unutmamak gerekiyor.