‘Gide gide’ büyüyen  yolculuk

Resimleri, fotoğrafları ve yazılarıyla Türkiye’nin toplumsal, kültürel ve sanatsal hafızasında önemli yeri olan Fikret Otyam, doğum gününde, “Gide Gide” adlı sergiyle anılıyor. Çankaya Belediyesi’nin geçtiğimiz yıl açtığı Fikret Otyam’ın adını taşıyan sanat merkezinde bugün açılacak sergide 21 sanatçının yapıtları yer alıyor. Serginin danışmanlığını Döne Otyam, küratörlüğünü Yasemin Bay üstleniyor.

Yaşadığı coğrafyayı doğasıyla, insanıyla, hüznü ve mutluluğuyla anlatan Fikret Otyam, yıllar içinde Anadolu insanının yaşamını belgelediği yazılarını “Gide Gide” adı altında yayımlamıştı. Başlığını Fikret Otyam’ın yazılarını bir araya getiren kitaplarından alan “Bitmeyen Bir Yolculuk: Gide Gide / Fikret Otyam’ın Ardından II” adlı sergi, tıpkı onun gibi insanı, hayatı merkezine alan yol hikâyelerini bir araya getiriyor. Farklı kuşaklardan ve yaklaşımlardan sanatçılar, fotoğraf, yerleştirme, video gibi disiplinlerde ortaya koydukları üretimleriyle, hayatın içinden yolculukları, bir yere varmayı, ait olmayı, doğanın mucizelerini, insanı anlatıyor.

19 Aralık 1926’da dünyaya gelen ressam Fikret Otyam, 9 Ağustos 2015 tarihinde hayata gözlerini yummuştu.

“Her zaman sahiciydi”

Sergide Ali Saltan, Alp Sime, Annette Louise Solakoğlu, Aslı Narin-Gürkan Mıhçı, Coşkun Aşar, Çağla Çağlar, Damla Sari, Deniz C. Koşar, Devin Oktar Yalkın, Eda Emirdağ, Emin Altan, Erdem Varol, Fırat Engin, İdil İlkin, M. Cevahir Akbaş, Oğuz Karakütük, Osman Nuri İyem, Tuba Merdeşe, Tuna Uysal, Umut Erbaş ve Yusuf Sevinçli’nin eserleri yer alıyor.

Küratör Yasemin Bay, sergiyi şu sözlerle anlatıyor: “Fikret Otyam, büyük bir yazardı; lakin aynı zamanda büyük bir ressam, fotoğrafçı ve gazeteciydi. Her işi layığıyla yaptı ve hiçbiri bir diğerini örtmedi. Ne yapsa sahiciydi. Çünkü onun zenginliği bu topraklardan geliyordu. Akademik bir eğitim almıştı ama daima akademizme ve onun kalıplarına karşı çıkan bir resim dili ortaya koydu. Onun resmi tutkunun ve inancın bir sonucuydu. Geleneksel Türk sanatından motifler taşıyan resimlerinde, naif ve duygusal, içten ve gerçek bir dünya yaratmayı başardı. Tıpkı boyası, fırçası, kalemi gibi kullandı fotoğraf makinesini. Yıllar boyunca karış karış gezerek haksızlığı, adaletsizliği gündeme getirdiği foto röportajlarına da içtenlik hâkimdi. Her bir fotoğraf karesiyle görülmek istenmeyen, görülmeyen gerçekleri gündeme taşıdı. Yolculukları gibi sessizlerin dili olan fotoğrafları da bir sevdanın sonucuydu; memlekete, insana duyduğu sevdanın… Bu sevdanın peşi sıra, ‘Ben acılar çeken toplumun yazarıyım, fotoğrafçısıyım, ressamıyım’ diyen Fikret Otyam’ın gölgesinde, sanatçı dostlarımızla bir araya geliyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir