Yıllarca bir ticari takside saat 15.00 ile 03.00 arasında şoförlük yapan genç, sözleşmesi feshedilince İş Mahkemesi’ne müracaat ederek taksi plakası sahibinden davacı oldu.
Davacı taksi şoförü, ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı taksi sahibi ise davacı ile arasındaki ilişkinin işçi-işveren ilişkisi olmayıp hasılat kirası olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini öne sürdü. Davacının işçi olarak çalıştığını kabul etmemekle birlikte davacıya ait istifa dilekçesi sunduklarını belirterek davanın reddini savundu. İş Mahkemesi, davacının davalıya ait ticari takside çalıştığı, davalı işverenin sahibi olduğu ticari taksiyi satması üzerine iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın feshettiğine dikkat çekti. Kararda; ticari taksilerde şoför olarak çalışan işçilerin günlük elde ettiği hasılattan belli bir miktar mal sahibine vermek, kalan hasılatın ise o günün ücreti olarak işçiye kalması şeklinde ticari bir teamül bulunduğu hatırlatıldı. Bu şekildeki ücret ödeme sisteminde ne kadar çalışırsa çalışsın mal sahibine verilen miktarın değişmeyeceği, ticari taksi sahibinin günlük kendisinin aldığı miktardan ayrıca şoföre fazla çalışma ücreti ödemesi hâlinde fazla çalışmanın tamamen kendi aleyhine olacağı vurgulandı. Bu nedenle fazla çalışma ücreti talebinin reddedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildi.
Her iki taraf avukatı da kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Mahkeme hükmünün bozulduğu Yargıtay kararında; “Davacı; davalıya ait takside şoför olarak çalıştığını ve fazla mesai yaptığını iddia etmiş, iddiasını ispat amacıyla tanık deliline dayanmış ve davacı fazla mesai yaptığını tanık beyanlarıyla ispatlamıştır. Hasılata bağlı günlük yevmiyeli olarak çalışan işçilerin yevmiyelerinin miktarı günlük çalışma süresine bağlı olup, ne kadar çok çalışırsa yevmiye artacağından çalışılan tüm saatlerin normal ücreti yevmiye içerisinde alındığından fazla çalışma ücretinin zamsız tutarının yevmiyenin içinde ödendiği kabul edilerek fazla çalışma ücretinin sadece%50 zamlı kısmı hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Bu nedenle dosyada mevcut bilirkişi raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak, fazla çalışma ücretinin sadece yüzde 50 zamlı kısmı hesaplanıp, makul oranda bir takdiri indirim yapılarak, fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınması gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile talebin reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.” denildi.
Taksicinin ücreti doğru hesaplanmalı
Yeniden yapılan yargılamada İş mahkemesi ilk kararında direndi. Bu karar da temyiz edilince devreye bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Emsal nitelikte bir karara imza atan Kurul, taksicilere fazla mesai ücreti verilmesi gerektiğine hükmetti. Kararda şu ifadelere yer verildi: “İşçininparçabaşıücretiiçinde zamsız kısmı ödenmiş olmakla, fazla çalışma ücreti sadece yüzde elli zam miktarına göre belirlenmelidir. Hasılata bağlı günlük yevmiyeli olarak çalışan işçilerin haftalık kırkbeş saatten fazla çalışsa dahi fazla çalışma ücretine hak kazanmayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla, hasılata bağlı günlük yevmiyeli olarak çalışma sisteminde, haftalık 45 saati aşan bir çalışması bulunması durumunda işçinin fazla çalışma ücretine hak kazanacağı kabul edilmelidir. Diğer taraftan, işçinin çalışma süresi arttıkça geliri de artış göstereceğinden, fazla çalışma ücretinin zamsız tutarının yevmiyenin içinde ödendiği kabul edilerek fazla çalışma ücretinin sadece yüzde elli zamlı kısmı hesaplanmalıdır. .Bu itibarla, dosya çerçevesindeki deliller, yapılan işin niteliği ve tanık beyanları dikkate alındığında davacının fazla çalışma yaptığı anlaşıldığından, mahkemece davacının haftalık kaç saat fazla çalışma yaptığı belirlenmeli, daha sonra fazla çalışma ücretinin sadece yüzde elli zamlı kısmı hesaplanmalı ve hesaplanan miktardan da karineye dayalı makul oranda indirim yapılarak karar verilmelidir. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”