Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig’in 13’üncü haftasında Sivasspor’u konuk etti. Heyecan dolu karşılaşmada Hüseyin Göçek görev aldı. Sarı-lacivertlilerin 1-0’lık galibiyetiyle sona eren mücadeleyi spor yazarları değerlendirdi. Şansal Büyüka, Fenerbahçe’nin sezon başında bonservis bedeli ödeyerek kadrosuna kattığı yıldız futbolcuya sert çıktı.
İşte Fenerbahçe – Sivasspor karşılaşması sonrası yapılan değerlendirmeler…
KÖTÜ OYUN, BÜYÜK BAŞARI / ŞANSAL BÜYÜKA
Fenerbahçe maça başladı, sanki sahada sarı-lacivertli forma giyen bir başka takım vardı. Bakmayın, oyunun başında Crespo’nun kısa mesafeden kafa şutunu kaleci Ali Şaşal’ın üstüne vurmasını ve gene kaleci Ali Şaşal’ın, İrfan Can’ın füzesini köşeden çıkartmasına… İlk bir-iki dakikanın iki pozisyonu bunlar… Sonrasında, ilk yarının bitime kadar Fenerbahçe yoktu.
Fenerbahçe takımı ilk yarıyı bırakın gol atamadan bitirmesini, pozisyona giremeden bitirdi. Üstelik kalesinde üç net gol tehlikesi yaşayarak bu yarıyı tamamladı. Rakipleri Fenerbahçe’yi zaten ezberledi. Kafayı kaldıran Fenerbahçe savunmasının arkasına topu atıyor. Sivas böyle üç top attı. Yatabare’nin ağırlığı, kaleci Altay’ın tehlikeyi sezip çabuk çıkışı, Fenerbahçe kalesini birden fazla golden kurtardı.
Sivas takımı, futbolun izin verdiği ölçüde ve sertlikte çok iyi mücadele etti. Atağa çabuk çıktı. Savunma arkasına iyi toplar attı. Yatabare’nin ağırlığı golle buluşmalarını engelledi.
Fenerbahçe’nin yorgunluğunu artık rotasyon da engelleyemiyor. Fenerbahçe önde basamadı, hızlı hücuma çıkamadı. Emre Mor, belki de topa vurmadan ilk yarıyı tamamladı. Batsuhayi her pozisyonda düştü, Valencia her topu ezdi, Arao, eski maçlarının çok gerisinde kaldı.
Garibime giden Jesus oldu. Sadece sahada Fenerbahçe durmadı, saha kenarında Jesus da durdu. Takım iki farkla-üç farkla bile öndeyken, bununla yetinmeyen ve saha kenarında kendini parçalayan Jesus, bu defa 0-0 giden oyunda yerinden bile kıpırdamadı. Fenerbahçe’nin bırakın gol atmadan bir ilk yarıyı bitirdiğine, gol pozisyonuna bile giremeden ilk 45 dakikayı çöpe attı.
Fenerbahçe ikinci yarıya iki büyük talihsizlikle başladı. Daha oyun başlamamıştı, Sivas kalecisi Ali Şaşal, tribünlerden atılan bir madde ile yere yığıldı. Niye atarsınız, oyunun başlamasını niye engellersiniz, rakibi ekstra olarak niye hırslandırırsınız? Sahaya onu bunu atanı tutacak, “dur yapma” diyecek bir adam yok mu? Şuurlar bu kadar mı kapandı?
Sonrasında Batshuayi‘nin ikinci sarıdan kırmızı kartı, Fenerbahçe için tam bir şok oldu. Ama burada Fenerbahçe’nin ya da Batshuayi’nin bir günahı yok. Bakmayın Jorge Jesus’un Batshuayi’ye fırça atmasına… İkinci sarı kartta Basthuayi rakibine dokunmadı bile… Faul bile yok. Bu pozisyonda ikinci sarı çıktı. Bana göre skandaldı. Serdar Aziz’in eliyle buluşan top, penaltı tartışması yaratacaktır.. Sabaha kadar tartışılsa” penaltı” diyenlerle, “ penaltı değil” diyenler, karpuz gibi ikiye bölünecektir…
Fenerbahçe için kabus gibi geçen dakikaların ardından imdadına kazandığı penaltı yetişti. 1-0 öne geçtikten sonra ve bir eksik oynarken, Jorge Jesus savunmayı sağlama almak yerine, ağırlıkla hücuma yönelik değişiklikler yaptı. Crespo eski maçlarının gerisindeydi ama bu haliyle bile oyundan çıkmazdı.
Crespo çıkarken, maçı birlikte izlediğim ve varlığından onur duyduğum Prof. Dr. Tarık Esen, “Jorge Jesus’tan savunmaya yönelik bir hamle beklemeyin, adamın geri vitesi yok” dedi. Jorge Jesus’un futbol anlayışını anlatmak için bundan daha iyi yorum mu olur?
Hayret… Sivas takımı ilk yarıda maç 11’e 11 oynanırken maçın mutlak hakimiydi, ikinci yarıda bir fazla oynamaya başladı, tek pozisyon bile yaratamadığı gibi, penaltı golüyle yenik duruma düştü.
Fenerbahçe için en büyük kazanç, Jorge Jesus’un ikinci yarıda maça katılması oldu. İlk yarıda “heykel” gibi kenarda maçı izleyen Jesus, ikinci yarıda gerçek kimliğine döndü ve saha kenarında, sanki saha içinde gibi maçı oynamaya başladı.Fenerbahçe, Ferdi’nin kıymetini bilsin. Serdar Aziz’in de son maçlarda “büyük” oynadığının altını çizelim. Pedro umutsuz vaka gibi…
Aslında Crespo ile Arao iyi değilse, gerisi teferruat; Fenerbahçe’nin iyi olma şansı yok. Bütün bunlara rağmen; Fenerbahçe son iki yılda Sivasspor’dan çektiğini kimseden çekmedi. Emre Belözoğlu döneminde, Sivas maçıyla şampilyonluğu kaybetmişliği bile var. Böyle bir rakip karşısında, iyi oynamadan, bir eksik kalmana rağmen maçı kazanıyorsan, oyuna falan bakmadan söyleyeyim; bu büyük başarıdır…
KAZANMAYI ÖĞRENMİŞ TAKIM / ERCAN GÜVEN
Öyle ya da böyle, kazanmayı biliyor Fenerbahçe… Kendisi gibi Avrupa’dan grup lideri çıkan ve altı maçtır yenemediği Sivasspor karşısında, ilk yarıda rakibi, ikinci yarıda bir kişi eksikliği yüzünden zorlansa da kazanan Fenerbahçe, Süper Lig’e büyük ara öncesi en önemli eşiği aştı.
Hafta arası olmasına karşın dolu tribünler önünde moralli ve özgüvenli Fenerbahçe, maça her zamanki gibi baskılı başladı. Hatta ilk iki dakikada iki kere Sivas kalesini gördü.
Ancak uzun sürmedi. Dersine çok iyi çalışmıştı Rıza Çalımbay. Bir kere Fenerbahçe’nin ofsayt tuzağını çözmüştü. Sonra orta sahadaki baskı ile Fenerbahçe hücumlarını orta saha ve savunması arasına sıkıştırıp eritti.
Dakikalar ilerledikçe orta sahanın hakimi Sivasspor’un forvetleri kanatlardan aktı ve Fenerbahçe kalesine baskı yapmaya başladı. Bu baskı arttıkça Fenerbahçe savunması öne çıkmakta tereddüt etti. Fenerbahçe orta sahası hücuma katkı sağlamak yerine savunmasına yardıma koşmak zorunda kaldı. Rakip ceza sahasına daha çok giren taraf bile Sivasspor’du ilk yarıda.
Maç bir süre Yatabare/Saba ile Fenerbahçe kalecisi Altay arasında geçti. Bir de Alioski’nin engellediği yüzde yüz gol vardı.
Fenerbahçe’de önde bir şeyler yapmaya çalışanlar da vardı ama sürekliliği yoktu. Emre ve İrfan Can bile çok etkili değildi. Valencia ise maç boyu iyice hırpalandı. Topla buluştuğunda ayakta kalabildiği tek pozisyon rakip ceza yayı önünden serbest vuruş kullandığındaydı neredeyse.
Maçın ilk yarısı bitmeden Fenerbahçe Jesus hamlelerine fena halde ihtiyaç duyar haldeydi ama Portekizli hoca ikinci devreye de aynı takımla başladı. Bu çok bir hata oldu. İkinci yarıda önde baskı ile kendi oyununa dönmek isteyen Fenerbahçe, iki dakika sonra Batshuayi’nin ikinci sarı kartıyla 10 kişi kaldı. Jorge Jesus Batshuayi’e çok kızarken muhtemelen onu değiştirmediği için kendini de suçluyordu.
Ancak Sivasspor Fenerbahçe’den daha yaşlı ve daha yorgun bir takımdı. Üç günde bir maç oynadığı geride kalan süreçte rotasyon yapacak kadrosu bile yoktu. Önde baskılı oyununa dönmeye kararlı Fenerbahçe 52. Dakikada İrfan Can’ın pasıyla ceza alanına giren Alioski düşürülünce penaltıyı aldı. Valencia gole çevirdi. Fenerbahçe ancak 10 kişi kaldıktan sonra galibiyete ulaşabildi.
Hakemin sarı kartlarını cömertçe kullandığını gören ve oyunun daha da sertleşebileceğini tahmin eden Rıza Çalımbay sarı kartlı üç futbolcusunu da değiştirirken, Jesus da sarı kartlı Emre ve Crespo’nun yerine Zajc ile Rossi’yi soktu. Artık top rakipteyken kendi yarı sahasına iki tane dörtlü blok çeken, gol şansını öndeki bireysel yeteneklere bırakan daha sağlamcı bir Fenerbahçe vardı.
80’den sonra yorulan İrfan Can ve Alioski’yi İsmail ve Osayi ile değiştirdi Jesus. Amacı Osayi’nin hızıyla rakibin baskısını dengelemekti. Takımın jokeri Ferdi sola Osayi sağa, Rossi ise İrfan Can’ın yerine geçti. Maç boyunca adeta dayak yiyen Valencia sakatlanınca da Pedro girdi ve Zajc ile birlikte topu önde tutarak çok işe yaradı. Ancak değişikliklerin skora etkisi olacak zaman kalmamış Fenerbahçe istediğini almıştı.