TOGG piyasayı nasıl etkileyecek? ‘Yüzde 50 azalıyor’

TOGG 29 Ekim’de açılışını yapacağı Gemlik Tesisi’nde dönüşümün ilk adımını atıyor. Otomotivde devrim için geri sayım başlıyor. Başlangıçta C-SUV ile başlayacak ve takip eden yıllarda 5 modelde daha seri üretime geçecek tesisin tam kapasiteye ulaştığında 4,300 kişiye istihdam sağlaması bekleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Togg’un fiyatının, ön satışın başladığı şubat ayında açıklanacağını söyledi. Peki TOGG’un satışa çıkması piyasayı nasıl etkileyecek? 

Konuyla ilgili milliyet.com.tr’ye açıklamalarda bulunan İstanbul Motorlu Araç Satıcıları Derneği (İMAS) Başkanı Hayrettin Ertemel şu ifadeleri kullandı: 

Zaman ilerledikçe her alanda olduğu gibi değişimler kaçınılmaz oluyor. Bildiğimiz usul otomobil satış noktalarının yerini dijital ortamda görülen, beğenilen hatta test edilen satış sistemi alıyor. Bu ya da benzeri uygulamaları 2023 yılı itibarıyla başlatacak farklı markalarda mevcut. TOGG da her alanda yaşanan bu değişim ve yeniliklere ayak uyduruyor.

“İLK AÇILAN TEMAS NOKTALARINDA ÇOK DAHA FAZLA TALEP OLACAK”

Geçmişten günümüze, Devrim arabalarından itibaren toplumun gönlünde ki bir ukde idi yerli otomobil. Dolayısı ile uzun yıllar sonra yapılan böyle bir girişime toplumun her alanından ciddi bir destek geldi. Herkes heyecanla sipariş zamanının gelmesini bekliyor. İlk açılan temas noktalarında çok daha fazla talep olacaktır.

İlk araç üretim programına daha limitli üretim ile başlanarak zaman içerisinde üretim kapasitesi arttırılacak. Bu sebeple ilk etapta gerek servis gerekse şarj noktası anlamında zorluk yaşanacağını düşünmüyorum, Elbette geçecek bu süre içerisinde üretilen ve satılan araç sayısı arttıkça şarj istasyonları da servis noktaları da fazlalaştırılarak doğacak ihtiyaç rahatlıkla karşılanacaktır.

 

“TOGG SADECE BİR ELEKTRİKLİ ARAÇ DEĞİL KATMA DEĞERİ YÜKSEK BİR VİZYON PROJESİ”

TOGG ile beraber küresel anlamda rekabeti doğru zamanda yakaladık. Eğer proje konvansiyonel bir otomobil projesi olsaydı bu kadar umut ve heyecan besleyemezdik çünkü bu alanda otomobil dünyasında yüz yılı aşan onlarca firma varken bu teknolojide onlarla rekabet etmek kolay değil. TOGG, oyun değiştirici bir girişim olmasının yanında kendi klasmanında çıtayı yüksek bir yere koyarak yeni ligde biz de varız diyor. Hatta koyduğu nitelik ve kattığı değerle de bir adımda öne olduğunu da söylemek mümkün.

Rekabet piyasasında oyun değiştirici olmak çok önemli. Bu yaklaşımdan hareketle Togg adeta oyun değiştirici rolü taşıyor. Bölge coğrafyaları ve hatta bir adım ötesinde küresel bir oyuncu olmak için teknolojik bir ürün sunma hedefini ilkeselleştiriyor.

Projeyi, çıktıları ve katma değerleri ile bu alandaki diğer proje ve girişimlere de örnek olması yönünden çok değerli bir açılım olarak görüyorum. Öte yandan projeye yaptığımız bir yatırımları ve verdiğimiz emekleri tamamını bizim teknik ve milli birikimimize sarf ettiğimiz değerler görüyorum. Kurulan ortaklık ve konsorsiyumlar zamanla millileştirilerek milli menfaatlerimize hizmet edecektir.

TOGG, 2030’a kadar tek bir platformdan 5 farklı model ile toplam 1 milyon adetlik üretim hedefini koruyor. Eğer hedef gerçekleşirse otomotivde ülkemiz adına ciddi bir devrim olabilir. 5 senelik bir dönemde sektör ciddi mesafe kat edebilir. Proje satış sonrası hizmetler, altyapı ve tedarik sanayinde ciddi ivme katabilir. Bunun yanında bu alanların gereksinim ve standartlarını da yeniden belirleyebilir. Tedarik sanayi ve yedek parça sektörü olarak ekonomimizin lokomotifi olarak ifade edilen otomotiv ekosisteminin sacayağından biriyiz ve bu değişim bizleri de önemli ölçüde etkileyecektir.

 

“STRATEJİLERİMİZİ BUNA GÖRE KONUMLANDIRMAMIZ GEREKİYOR”

Mevcut durumda 6 bin elektrikli araçlık bir elektrikli otomobil parkuru olduğu ifade ediliyor fakat 2019’dan beri sürekli bir artış grafiği izliyor. TOGG ile birlikte bu grafik daha da artacaktır sektör olarak hazırlıklı olmamız ve stratejilerimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor.

TOGG’un özellikle batarya teknolojileri alanında yaptığı iş birlikleri kapsamında yerli otomobil’de bataryalar TOGG ve Farasis Energy ortaklığında Silk Road Temiz Enerji Depolama Teknolojileri (Siro) tarafından üretilecek. TOGG’un da etkisi ile süreç hızlandırılarak altyapının inşa edilmesi adına teşvikler sürüyor. Açıklanan tahminlere göre TOGG 2023 için 17-18 bin adetlik bir üretim hedefinden bahsediyor. Bu nedenle 2023 yılı şarj altyapısı çalışmaları açısından bir diğer kritik eşik olabilir.

Ülkemizde yaklaşık 3,500 Elektrikli şarj istasyonu bulunurken bunların 2,639 tanesi halka açık olarak hizmet vermektedir. Tüm bu istasyonların da yalnızca %15’i DC denilen hızlı şarj fonksiyonunu desteklemektedir. Geçtiğimiz Nisan ayında duyurulan 300 milyon TL bütçeli elektrikli şarj istasyonu hibe programı ile ilk etapta Türkiye genelinde 1.560 noktada şarj istasyonu kurulması hedefleniyor. Buna ek olarak Shell ve Turcas işbirliği sayesinde 81 ilde 1000 adet şarj istasyonu daha kurulması için anlaşmalar yapıldı. Trafik yoğunluğuna ve lokasyona bakılarak stratejik noktalar belirlendi.

 

“TEKNİK SERVİSLER ŞİMDİDEN POZİSYON ALMALI”

Türkiye genelinde 20 binden fazla araç onarımı yapan tamirhane ve servis merkezi bulunuyor. Bu girişim onların işlevselliğini ve yeterliliklerini geliştirmesi yönünden kaçınılmaz olacaktır. Daha kompakt ve hassas bir tasarıma sahip olan yeni araçlar bataryasındaki yüksek elektrik enerjisi ve bünyesindeki yeni parçalarla daha özenli ve dikkatli bir bakımı gerektirecektir. Bu nedenle teknik servislerin yeni standartlara ulaştırılması hem sektör için hem de elektrikli araçların geleceği için önem taşımaktadır.

Geleneksel bir otomobilde 2000 hareketli parça varken bu sayının elektrikli araçlarda yalnızca 20 olduğu ifade ediliyor. Konvansiyonel motorlu bir araç yanma işlevi ile ortaya çıkan enerjinin mekanik enerjiye dönüştürülmesi esasına dayalı olarak çalıştığından; hareketli parçalar zamanla yıpranabilir fakat elektrikli bir araç daha az hareketli parça ve elektrikli motordan oluştuğundan daha uzun parça ömrü sunmaktadır.

YÜZDE 50 AZALIYOR

Bir diğer veriye göre elektrikli araçlarda bulunan toplam parça sayısı konvansiyonel bir araca kıyasla %50 azalıyor, bu nedenle sektör olarak parçanın niceliğinden çok niteliğinin ön planda olduğu bir anlayışa geçebiliriz. Satış sonrası pazarı bu dönüşüm nedeniyle ürün geliştirme alanlarında yapacağı AR-GE çalışmalarıyla önemli kazanımlar elde edebilir. Gelecekte daha az çeşit olan fakat nitelikli ve daha kompakt parçalar sattığımız bir ürün portföyüne geçebiliriz. Tabii ki bu durum orta vadede gerçekleşebilecek bir konjonktürü kapsıyor; çünkü 2030’a kadar klasik otomobil üretimi sürecek bu nedenle ülkemizi etkileyecek dönüşüm için 5-10 sene sonrasını adresleyebiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir