Mert İnan – İstiklal Savaşı kahramanlarından Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak hakkında birtakım çevrelerin öne sürdüğü iddiaların başında ‘Mareşal Nakşibendiliğe yakındı’ iddiaları geliyor. Bu iddiaların odağını ise Mareşal Çakmak’ın, ölümünden sonra Nakşibendi Şeyhi Küçük Hüseyin Efendi’nin Eyüp Sultan’daki kabrinin 20 metre yakınına defnedilmesi oluşturuyor.
Cumhuriyet’in 99. yılında Milliyet’e konuşan Mareşal Fevzi Çakmak ile aynı ismi taşıyan torunu Fevzi Çakmak, “Ben, Fevzi Paşa’nın kardeşinin torunuyum. Dedem Çanakkale’de şehit düştüğünde babam 6 aylıkmış, Fevzi Paşa’nın yanında büyütülmüş. Bu iftirayı ortaya atan iki kişi kamuoyunun yakıdan tanıdığı iki gazetecidir. Fevzi Paşa dindar ancak laikliği benimsemiş, hiçbir tarikatla ilişkisi olmayan bir kahramandı. Fevzi Paşa’nın gömüldüğü yer aile kabristanıdır. Fevzi Paşa’nın dedesi Hacı Bekir Efendi başta olmak üzere tüm aile fertleri sözü edilen mezarlığa defnedilmişti. Bu iddiayı ortaya atan gazeteciye yıllar önce tekzip yolladığımızda yayınlamak zorunda kalmıştı” dedi.
Son nefesine kadar destek
“Mareşal Çakmak, son nefesine kadar Ata’mızın yanında olmuş ona destek vermiştir” diyen torun Çakmak, şöyle devam etti: “Dedem dindar biriydi ancak hiçbir zaman Atatürk devrimlerine karşı çıkmadı. Atatürk, tarikatçı birini yanında tutup, Silahlı Kuvvetleri teslim eder mi? Fevzi Çakmak nasıl bir tarikatçı ki, Atatürk ile bir gün olsun ters düşmüyor? Fevzi Paşa, yaşamında bir kez olsun Atatürk ile fikir ayrılığına düşmediği gibi, Başkomutanına fikren ve ruhen teslim oluyor. Dedemiz seküler yaşamı özümsemiş Cumhuriyet Devrimleri’ne sahip çıkan bir şahsiyetti. Ailemizin yaşam tarzına eski fotoğraflara bakınca bu durumu çok net görülecektir.”
‘Aralarında müthiş bir saygı ve güven vardı’
Torun Çakmak, Atatürk’ün sofrası üzerinden yapılan birtakım mesnetsiz iddialara da şu yanıtı verdi: “Fevzi Çakmak içki içmediğinden, Atatürk’ün sofrasına oturan biri değildi. Ancak Fevzi Paşa köşke geldiğinde Atatürk büyük bir saygı göstererek sofranın olduğu salondan kalkıp diğer salonda dedemi ağırlıyormuş. İkili arasında müthiş bir saygı ve güven var. Tarihi incelediğinizde Atatürk yola çıktığı isimlerin neredeyse tamamıyla yolları ayrıldığı görülecektir. Atatürk sadece Fevzi Paşa ile ayrışma ve sürtüşme yaşamamıştır. Cumhuriyet ile hesaplaşmak Atatürk ile Fevzi Paşa’yı ayrıştırmak isteyen zihniyet dedemize ‘tarikatçı’ şeklinde yanlış ithamlarda bulunuyor.”