Yasin Kirazlı, 1993 yılında, Ankara’da dünyaya geldi. Lise eğitimini tamamlayan Yasin, kuaför olmak istiyordu. Mesleği öğrenmek için de kadın kuaföründe çırak olarak işe başladı. Belki de iki kız kardeşinin olması Yasin’i kadın kuaförü olmaya yöneltmişti. Yasin, kısa zamanda mesleğinin bütün inceliklerini öğrenip, ustalık belgesini almaya hak kazandı. Bu durum onun 5 yıl önce usta öğretici olarak Ankara Dikmen Sokullu’da kendi kuaför dükkanını açmasını sağladı. Yasin için hayatı tam da olmasını istediği gibiydi. Ancak bir gün dükkanına gelen müşterisinin hayatını bambaşka bir noktaya getireceğinden habersizdi.
‘KEŞKE BENİM DE SAÇLARIM OLSAYDI’
Yasin Kirazlı o günü, “Saçları çok uzun bir müşterim vardı. Bir gün dükkâna gelip saçlarını kazıtmak istediğini söyledi. Nedenini sordum. Hastalığı nedeniyle saçlarını kazıtmaya mecbur kaldığını anlattı. Tabii ben saçlarını kazırken çok ağladı. Kadın müşterimin yaşadıkları beni inanılmaz derecede etkiledi. O gün dedim ki ‘Büyükler bile saçlarını kazıtırken bu kadar ağlayıp üzülüyorsa, hastalıkları ya da tedavileri nedeniyle saçlarını kaybeden kız çocukları bu durumdan daha çok yara alır.’ Bu konuda bir adım atmak istedim. Ancak bu adımı atmadan önce her Ankara’ya konsere geldiğinde saçlarını yaptığım, birkaç kez kanseri yenen sanatçı Gülay ile birlikte saçlarımızı kazıyalım, rahatsızlıkları nedeniyle bu durumu yaşamak zorunda kalan çocuklar gibi olalım istedik. Saçlarımızı kazırken bir tane kız çocuğu sosyal medyadan, ‘Keşke benim de saçlarım olsaydı da sizinle beraber saçlarımı kesseydim’ yazdı. Çocuğun profiline girdiğimde, 8 yaşında ve lösemi hastası olduğunu gördüm. Mesajına, ‘Merak etme, ben sana saç yapacağım’ dedim. İlk adımı da böylelikle atmış oldum” diyerek anlattı.
‘TEDAVİLERİNE OLUMLU YANSIYOR’
Yaşanan bu durum üzerine Yasin Kirazlı hiç vakit kaybetmeden Şanlıurfa’ya, kendisine mesaj atan kız çocuğunun yanına gitti. Tabii eli boş değildi. Küçük kız çocuğunun hastalığı nedeniyle saçları dökülmüştü ama Yasin abisi ona tam da isteği gibi bir saç yapmıştı. Yasin Kirazlı o anı, “O kadar mutlu oldu ki bu duyguyu anlatamam. Aynanın karşısına geçti, hayalini kurduğu beline kadar uzanan saçlarına dokundu sonra da gözyaşlarına boğuldu. Kendini düşünen birileri olduğu hissi onu çok motive etti. Yaşanan bu durum tedavisine de olumlu yansıdı. Çünkü hayata tutunmak için bir nedeni vardı. Yaptığım peruktan sonra saçı olmayan diğer çocuklardan da talep gelmeye başladı. Benimle iletişime geçip, ‘Yasin abi biz de saç istiyoruz’ dediler” sözleriyle aktardı. Peki, kız çocukları için saçın önemi neydi?
“Rahatsızlıkları nedeniyle saçları olmayan kız çocukları kendi akranları gibi okula gittiklerinde saçlarını toplamak ya da örmek istiyor. Haliyle bunu yapamayan çocuğun odak noktası kafası oluyor. Küçük yaşlardaki çocuklar birbirleriyle dalga geçebiliyor. Bu durum onları olumsuz yönde etkiliyor. Hastalığı nedeniyle saçına hiç toka takamayan kız çocuklarının hayalini gerçekleştirmek beni çok mutlu ediyor.”
‘BABALAR KIZLARININ SAÇLARINI SEVMEK İSTİYOR’
“Türkiye’de saçsız kız çocuğu bırakmayacağım” diyerek hazırladığı perukları çocukların bulundukları şehirlere götürüp kendi elleriyle takan Yasin’in bu davranışı aileleri de çok mutlu ediyor. “Bir baba düşünün doğduğundan bu yana kızının saçlarını hiç okşayamamış. İlk defa kızını saçlı görüyor. Bu duyguyu diğer kız babaları gibi yaşamak istiyor” diyen meleklerin kuaförü Yasin, “Kız da babasının dizlerinde saçları sevilsin istiyor. Tabii gerçek saçı gibi olmaz ama yine de bu duyguyu yakalayabiliyorlar. İlk defa kızlarını saçlı görüyorlar. Bu durum duygu dolu anlar yaşanmasına neden oluyor” dedi.
‘SAÇIM SAÇIN OLSUN’
Yasin Kirazlı kız çocuklarına peruğu, işlem görmemiş ve boyanmamış 30 santimetre üzerindeki gerçek saçlardan yapıyor. Türk halkının bu konuya yoğun ilgi gösterdiğini, ‘Saçım Saçın Olsun’a destek vermek için saçlarını uzatıp, boyama işlemi yaptırmadıklarını söyleyen Yasin, “Küçük büyük herkes saç bağışı yapıyor. Saçlarını kestirip gönderen insanlar başka bir kız çocuğu için tekrar uzatıyor. Saçlarının yanı sıra toka, oyuncak, kitap gönderenler de oluyor” diyerek bu konuda çok güzel dönüşler aldığını dile getirdi.
“Çocukların en büyük hayali, uzun saçlı olmak. Düz ya da dalgalı saç talebinde bulunanlar da oluyor. Yaptığım saçları kendi ten renklerine ve ailelerine uyum sağlayacak şekilde hazırlıyorum. Sarı saç isteyenleri de aralara taktığım sarı saçlarla mutlu ediyorum.”
400’DEN FAZLA ÇOCUĞUN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ
Ankara’da kuaför dükkânı işleten Yasin Kirazlı, haftanın bir günü çalışmıyor. İzinli olduğu gününü de kız çocuklarına ayırıyor. “Salı günü dükkanımız kapalı. O gün çocuk hangi ildeyse yaptığım peruğu evine gidip kafasına takıyorum. Çarşamba günü ise işimin başına dönüyorum” diyen Yasin, 2015 yılından bu yana yaptığı peruklarla bugüne kadar 400’den fazla kız çocuğunun hayalini gerçekleştirip yüzünü güldürmeyi başardı.
‘PROSOSYAL DAVRANIŞLA ÇOCUKLARA YARDIM EDİYOR’
Peki, Yasin Kirazlı’nın bu davranışı nasıl açıklanabilir? Klinik Psikolog Pelin Hazer, “Prososyal davranış kavramı, bir başka birey veya bireylerden oluşan gruba yardım amaçlı yapılan gönüllü davranışlara verilen genel bir isim. Bu kavram gönüllü çalışmayı, karşılıklı ya da karşılıksız başkaları yararına yapılan eylemlerin ve hayırseverliğin bütün formlarını kapsar. Prososyal davranışların başında yardım etme davranışı geliyor. Bunun dışında paylaşma, teselli etme, birinin imdadına yetişme, dürüstlük, adil olma, arkadaşlık, kan ve organ bağışı gibi olumlu davranışlar, prososyal davranışlar çerçevesinde değerlendiriliyor. Yasin Bey, bu prososyal davranışı kendi mesleğiyle özdeşleştirip lösemi olan çocuklara yardım etmeye başlamış” dedi.
“Lösemi kan hücrelerinin özellikle de akyuvarların normalin üzerinde çoğalmasıyla kendini gösteren bir kanser türü” diyen Hazer, “Çocukları hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkileyen kanser hastalığında, uygulanan tedavilerle yaşam süresi uzatılmakla birlikte bu zorlu süreçte çocukların yaşam kalitesindeki artış daha önemli hale geliyor. Özellikle çocuğun gelişim sürecinin yaşına uygun şekilde devam etmesi ve desteklenmesi oldukça önemli. Lösemi tanısı alan çocukların tedavi süresince davranış ve psikolojik durum değişiklikleri yaşandığı gözlemlenmiş. Kemoterapi yan etkilerinin, hastanede yatmanın, saçların dökülmesinin, enfeksiyonların, arkadaşlardan ayrılmanın, okula devam edememe ve hayatını kontrol edememe gibi durumların bu hastalığı yaşayan çocukların hayat kalitesini bozduğu saptandığına dair bilimsel çalışmalar mevcut” diye konuştu.
Lösemi hastalığı yaşayan çocuğun yaşamı, geleceği ve hastalığıyla ilgili kaygılarını, korkularını paylaşma gereksiniminin öncelikli hale geldiğine değinen Pelin Hazer, sözlerine şöyle devam etti:
“Çocuklar çoğunlukla bu kaygı ve korkularını kendini yakın hissettiği kişilerle paylaşmayı da tercih edebiliyor. Yasin Bey, tam da bu esnada psikososyal olarak destek olma noktasında devreye girerek prososyal davranış ile bu çocuklara yardım ediyor. Bu prososyal davranış ise başka kişilerin de saçlarını boyatmadan uzamasını bekleyerek, işteş ve daha geniş bir yardımlaşma sağlayarak başka insanların da bu sürece katkıda bulunmalarını sağlamış olarak görünüyor.”
Milliyet.com.tr, hayatın içinden insan hikâyelerini uzman bakış açısıyla harmanladığı ‘SEN ANLAT’ projesini okurla buluşturuyor. ‘Benim de bir hikâyem var’ diyorsan, en önemli konuğumuz olarak seni de bekliyoruz: [email protected]