Mert İnan – Demirtaş, her küçük depremlerden sonra sürekli olarak deprem olan bölgede “6.5 ile 8.4 arasında büyük deprem olacak” diye açıklama yapan kişilere dikkat çekerek, şunları dedi:
Haritayla anlattı
“Aynı durum Marmara’daki mikro depremler için de geçerli. Fayın uzunluğu demek, her saniye deprem üreteceği anlamına gelmez. Yerin kayma hızı, deprem tekrarlama periyotlarını araştırmadan fayın uzunluğuna bakıp yorum yapılması bilimsel bir yaklaşım değil. Göle’de depremin birinci dakikasında ‘6.8 deprem üretir’ derseniz, insanları kandırmış olursunuz. Böyle bilim yapılmaz. Varsa elinizde bilimsel veri ortaya koyarsınız. Asıl meselemiz depreme dayanıksız binalar. 2019-2022 arasında meydana gelen depremlerin hemen ardından yapılan basın açıklamalarının envanterini çıkardım. Son 3 yılda deprem olan yerlerde hemen akabinde ‘6.5 ile 8.4 aralığında deprem üretir’ denen bölgeleri işaretledim. Şimdi soruyorum aynı klişeyi tekrarlayan kişiler bu haritadaki hangi tahmini tutturdu. 2019-2022 arası ‘6.5 ile 8.4 deprem üretecek’ dedikleri yerlerde söyledikleri büyüklükte deprem gerçekleşmedi. ‘Göle fayı 6.8 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahip’ açıklamasının bilimsel hiçbir geçerliliği ve savunulacak yanı bulunmuyor. İki mini depremden, veriye dayanmayan, spekülatif hayali büyük deprem sonucu çıkarmak gerçekten takdir edilecek bir durum.”
Ramazan Demirtaş, son 3 yılda deprem olan yerlerde ‘6.5 ile 8.4 aralığında deprem üretir’ denen bölgeleri haritada işaretleyerek, klişe tahminlerin doğru olmadığını ortaya koydu.
‘Yatırım da yapılmaz’
Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış da Milliyet’e yaptığı açıklamada Prof. Dr. Görür’ü eleştirerek, “Sürekli her mikro deprem sonrası ‘büyük deprem olacak’ açıklaması yapılması bilim insanlığı ile çelişen bir durumdur” dedi. Sismoloji bilmeyen bazı kişilerin sürekli korku pompalaması halini de hezeyean olarak yorumlayan
Prof. Dr. Barış, şunları dedi:
“Marmara Denizi’nde geçmişte yaşanan depremlerin tamamının 7 ve üzeri büyüklükte olduğunu düşünmüyoruz. Ne var ki, 6.7 veya 6.8’lik depremde kaos, kargaşa, yıkım ve ölümlere sebebiyet verir. Her hafta depremi gündeme getirip ‘Mahvolacağız’ demek doğru bir söylem değil. Sürekli İstanbul’a odaklı konuşulması da üzücü. Güney Marmara’da, Bursa ve Yalova’yı çok ciddi etkileyecek, faylar bulunuyor. Toplum korku veren kişi veya bilgileri seviyor olsa da bilim insanlarının doğru bilgileri, doğru zamanda aktarması gerekir. Deprem sismolojinin konusudur ve her yer bilimci eşittir ‘deprem uzmanı’ demek değildir. Yapılan her açıklama insanların ruh dünyasında etki yaratırken, arsa fiyatlarını düşmesine, sigorta primlerini yükselmesine neden olabiliyor. Siz her gün medya aracılığı ile ‘yıkıldık yıkılıyoruz’ derseniz yabancı yatırımcı da yatırım yapmaz. Bir de serbest alimler var ki, evlere şenlik. Fizik, yerküre, sismoloji hakkında eğitim ve bilgisi olmayan bu kişiler astrolojiden karıncalara, gezegen diziliminden bulutlara kadar deprem yorumu yapabiliyorlar. Serbest alimlerin sözlerinin bilimsel hiçbir geçerliliği yok.”