Spor Toto Süper Lig’de 7. haftanın zirveyi yakından ilgilendirdiği karşılaşmada Beşiktaş, İstanbulspor ile karşılaştı. Siyah Beyazlılar maçta iki kez öne geçmesine rağmen sahadan 2-2’lik beraberlikle ayrıldı. Beşiktaş, Fenerbahçe derbisi öncesi çok kritik 2 puan kaybı yaşadı.
Beşiktaş’ta başta Ersin Destanoğlu olmak üzere birçok isim performansıyla eleştiri topladı.
İşte İstanbulspor-Beşiktaş maçı sonrası spor yazarlarının görüşleri…
ATTİLA GÖKÇE – TADI, TUZU VE GAZI KAÇMIŞ
Futbolda “sakarlık” üzerine araştırma yapılırsa dünkü maça bakılması gerekir. Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki maçın karşılıklı atılan ilk iki golü ender görülen sakarlık örnekleriyle oluştu. Sonradan atılan iki gol de inatçı ev sahibi ile şaşkın konuğun macerasıydı.
Önce N’Koudou… Zorbay Küçük’ün kolunu yukarı kaldırıp “endirekt” ya da Türkçemizdeki adıyla “çift vuruş”u işaret etmesine rağmen N’Koudou yanında bekleyen arkadaşına da bakmadan tek vuruşla, doğrudan kaleye gönderiyor topu. Çift vuruşu mu bilmiyor, yoksa başka bir bildiği mi var? Yoksa bir cinlik mi kurguladı. Top doğrudan kaleye yöneldi ya, İstanbulspor’un Danimarkalı file bekçisi belki de içgüdüsel olarak ya da refleksle her ne hal ise önüne gelen topu tutmaya çalışıyor, dokunuyor ama, yakalayamıyor, top tıngır mıngır içeri…
Böylece N’Koudou, rakibinin topa dokunmasıyla atışı doğru kullanmış oluyor.
Endirekte topa dokunan ikinci adam Jensen…
Kural böyle kardeş… Yersen!
Peki sakarlık bitti mi? Hayır… Bu defa Emir Kaan Gültekin sol iç bölgesinden uzak bir şutla şansını deniyor. Aaa… Ersin Destanoğlu topu çelemiyor. Direk dibinde nasıl kaçırıyor bunu. Top direkten dönüyor o sert sekme ile Ersin’e çarpıp içeri giriyor. Şutun sahibi Emir Kaan, ama golün sahibi Ersin (kk)…
Gollerin yarısını anlattık. Dahası var ama oyuna bakalım… İstanbulspor Beşiktaş’ı baskı altına aldı. İte kaka, bazen yavaş bazen hızlı, tempoyu kendi ayarlayarak kendi istediği gibi kurguladı Beşiktaş’ı… İsmael’in vekili Adam David Murray ağır aksak takımına değişikliklerle müdahale etti. Ama ayarı kaçmış, kontrolü kaybetmiş, telaşlı Beşiktaş, önde olduğu halde ne koruma ne de atak anlamında oyunu sahiplenemedi. Masuaku’nun taşıdığı Gedson’un arada aktardığı topa dokunan Weghorst Beşiktaş’ı rahatlattı. (Peki, teşekkür eden Weghorst’a Masuaku’nun atarlanması neydi? Anlayamadık.) Ama fazla sürmeyecekti… Galibiyeti pekiştirmesi beklenen Beşiktaş’ın aksine baskısını artıran İstanbulspor üst üste hem de ceza yayının oralardan serbest vuruşlar kazanmaya başladı. Welinton’un Muammer’i düşürüp sarı kart görmesi son çareydi… İçeri girseydi Muammer penaltı kazanabilirdi. Ve Ali Yaşar, barajın üzerinden usta atışla beraberliği sağladı.
Tabela böyle… Gerçekler daha da çarpıcı. Beşiktaş temposunu kaybetmiş… Savunma, orta alan, ileri uç iletişimi de arızalı. Hele Weghorst’a yardım edemiyor arkadaşları.
Bir nokta daha… Bazen beş değişiklik hakkı da işe yaramıyor… Giren çıkanı aratıyor. Tayyip Taha sağlık nedeniyle çıktı ama ötekiler tedbiren, taktik değişikliklerdi. Hiç biri işe yaramadı.
BİLAL MEŞE – KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ
Lig yarışında böylesine revizyonlar yapmanın doğruluğunu bize kimse savunamaz. Sakatlık ve ceza durumunda ideal on birdeki değişimlere gıkımız çıkmaz. Hele hele direkler arasında bu tür oynamalar yaparsanız, başınıza iş alırsınız! Bir bakıyorsunuz Beşiktaş’ın kalesinde Emre var, asıl kaleci Ersin iki hafta kulübede oturdu! İyi mi oldu, elbette hayır, direkler arasında devamlılık şarttır. Ersin’e de nazar değdi, sanırım! Emir Kaan, soldan sert vurdu, top önce direğe çarptı, sonra Ersin kendi kalesine attı, ona yakıştıramadım! Serbest vuruşundan yediği golde tuz – biber ekti!
Gelelim maça, ligin yeni takımı İstanbulspor’un eksikleri vardı, buna karşın ilk yarıda fena mücadele etmedi, oyunu kendi alanında kabul etti, Kartal’ın sürekli hızını kesti, bu faktör kuşkusuz zirvenin ortağında sıkıntı yarattı. Artı orta sahanın etkisiz olması, ev sahibi takımın oyununa pozitif yansımalar yaptı, ama pozisyon üretimine yansıtamadı.
Buna karşın Beşiktaş, formasının verdiği ağırlıkla ilk yarıda Nkoudou ve Weghorst’un golleriyle önde gitti. Kartal’ı öne geçiren Nkoudou’nun golünde ilginç bir gelişme yaşandı. Weghorst’a ceza yayı içinde yapılan faule orta hakem çift vuruş verdi. Gelin görün ki, Nkoudou ya kuralı bilmiyor, ya da dalgınlığına geldi, topu direkt kaleye vurdu. Kaleci Jensen topu kontrol etmeye çalıştı, elinden sekti, filelere gitti, bıraksa gol geçerli sayılmayacaktı. Acaba o da mı kuralı bilmiyor? ‘Al birini vur ötekine’ misali ! Weghorst’un Kartal’ı 2-1 öne geçiren golün yaratıcısı Masuaku idi, çabukluğunu ve tekniği kullanırken, kulvarında da rakibe pek geçit vermedi.
Beşiktaş’taki kenar yönetim ikinci yarıya Nkoudou’nun yerine Redmond hamlesini yaptı. Beş dakika sonra ise Welinton ve Tayfur hamlelerini izledik. İlk yarıda oyunda kaldığı sürece görev yapan Tayyip Talha, sıfır hatayla oynadı, bu hamlede sanırım bir sakatlık söz konusuydu. Yerini Tayfur’a bırakan Rosier’de müthiş bir düşüş var, adeta eski günlerini mumla aratıyor!
Tek farklı galibiyetlerin üç puan adına garantisi yoktur. Nitekim, Kartal bu farkı artırma adına her yolu denedi, gelin görün ki ne vites yükseltebildi, ne de o baskı özelliğini sahneye koyamazken, rakibinin de iştahını kabarttı!
Nitekim Kartal’ın skoru koruma içgüdüsü, son 15 dakikalık bölümünde oyunun kontrolünü ev sahibi takım ele geçirdi. Öyle ki siyah – beyazlı futbolcular, rakibin ofansif girişimlerini fauller yaparak durdurmaya çalıştılar!
Nitekim bu negatif görüntü Kartal’a pahalıya mal oldu! 86’da Ali Yaşar, serbest vuruşundan harika bir gol atarak, skoru eşitledi.
Eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz, Beşiktaş, özellikle ikinci yarıdaki oyunuyla puan kaybına adeta davetiye çıkardı, iki puan kuş misali uçup gitti!
SERDAR SARIDAĞ – MİLLİ ARAYA EV ÖDEVİ
Geçen haftaki Başakşehir mağlubiyetinin getirdiği hasarı onarmak açısından bir fırsat maçı gibi gözüküyordu. Ama öyle olmadı. Aksine kabus gibi bir maç haline geldi. Ne Beşiktaş’ta ne de İstanbulspor’da çok fazla bir tempo yoktu aslında. Sanki bir hazırlık maçı havası vardı. Göze çarpan değişim kalede artık Ersin vardı ama savunmada Necip yoktu. Değişmeyen şey ise Beşiktaş’ın ilk haftalardaki havasının yerinde yeller esiyordu.
Nkoudou’nun 8. dakikada yaptığı tercih riskli olsa da Beşiktaş’a beklenen erken golü getirdi. Serbest vuruş olmasına rağmen topu doğrudan kaleye gönderen Nkoudou’nun şansına kaleci Jensen topa müdaha etti ama ağlara gitmesine engel olamadı. Bunun gibi olmasa da bir başka şanssızlığı Ersin yaşadı. 26. dakikada Emir’in uzaktan çektiği şuta yetişemeyen Ersin, direkten gelip sırtına çarpan ve sonra ağlara giden topa bir şey yapamazdı. Weghorst oyunun her bölgesinde olmaya çalıştı. 39. dakikada attığı gol de, onun iyi futbolunu süslemiş oldu. İkinci yarıda Beşiktaş’ta önemli sıkıntılar oldu. Tayyip Talha sakatlığı nedeniyle oyuna devam edemedi, Welinton girdi. Ama iki Türk vardı kadroda. Bu nedenle Rosier çıktı Tayfur girdi. Üç Türk kuralının bir takımın taktik anlayışı ve temposunu nasıl düşürdüğünü bir kez daha gördük. Adeta takım içerisinde domino etkisine neden oldu. Savunmadaki ciddi hatalar neticesinde kazanılan serbest vuruşu Ali Yaşar 86’da gole çevirdi. Tayfur, 88’de Beşiktaş adına önemli bir fırsat yakaladı ama onda da kaleci Jensen başarılıydı. Milli araya moralsiz giren Kartal, mutlaka bu arada şapkasını önüne koyacaktır.
ALİ ECE (FANATİK) – NEREDE O PRES?
Beşiktaş, ilk yarıda Valerien Ismael geldiğinden beri en önemli özelliği olan tam saha presi yapamadı. İstanbulspor’un 3-4-2-1 formasyonu kadar, Beşiktaş kenar forvetlerinin etkisizliği, özellikle de NKoudou’nun sayısız top kaybı rakip ceza alanına yeteri kadar yüklenememesine sebep oldu. Ligde bu sezon en az şut attığı ilk yarıyı oynayan Beşiktaş 45 dakikada sadece 6 kez rakip ceza alanı içinde topla buluşabildi. Bunlardan ikisinde ilk yarıda Beşiktaş’ın en iyisi olan Masuaku vardı. İlk golü getiren şut aslında çift vuruştu, NKoudou’nun doğrudan kaleyi vurmaması gerekirdi, kaleci dokunmasa iptal olacaktı.
Masuaku ise ikinci gol öncesinde gayet bilinçli bir şekilde sorumluluk alarak topu taşıdı. Emir Gültekin uzaktan çok iyi bir şut çıkarsa da artık Beşiktaş kalecisinin o kadar uzaktan gol yememesi gerekirdi. İkinci yarıda da Beşiktaş vitesi yükseltemedi, sezon başından beri oyunu ilk kez futbol adına zevk vermedi. Yine ilk kez bu sezon Ghezzal’ı çok aradı. Üstüne bir de frikikten bir tane daha yedi: Artık Ersin’e mi, gereksiz ötesi faul yapan Welinton’a mı ihale çıkar bilemem ama Fenerbahçe derbisi öncesinde milli maç arasında Beşiktaş’ın kolektif açıdan toparlanması şart.