Dünya Kupası 4 yıl önce olduğu gibi yine Avrupa’daydı. İsviçre’den topu 1958’de İsveç alıyordu…
1954’te Dünya Kupası’nın tadını alan Türkiye, bu kez Asya grubunda İsrail ile eşleştirildi. Aslına bakarsanız bizimkiler, o dönem pek de iyi olmayan İsrail’i rahatça eleyebilirdi. Ancak Asya Grubu konusunu öne süren takımımız turnuvadan çekildi.
Finallerde sistem değişmişti. Ama iyi anlamda. Bu kez 16 takım vardı. 4’erli 4 grupta ilk iki sırayı alacak takımlar çeyrek finalde eşleşecekti. Sonrası “babadan kalma” eleme usulü oynanacaktı.
Kuzey İrlanda rüzgarı
Batı Almanya, unvanını koruyabilmek için ilk maçında Arjantin’le karşılaşıyordu. Arjantin, sırf İtalya’ya transfer oldular diye yıldızları Sivori, Maschio ve Angelillo’yu yani ‘Kirli Yüzlü Melekler’i kadroya almamıştı. Şampiyon takımdan 7 oyuncusu olmayan Almanlar 3-1 kazanıp iddiasını kanıtladı. Grubun sürprizi Kuzey İrlanda’ydı. Kuzey İrlanda, Çekoslovakya’yı 1-0 yenerek başladı işe. Arjantin yenilgisinin ardından Batı Almanya beraberliği geldi. Çeklerle puanlar eşitti. Kuzey İrlanda – Çekoslovakya play-off maçında uzatmada kazanan Birleşik Krallık üyesiydi. Katıldığı ilk kupada son sekize kalıyordu Kuzey İrlanda…
Fransa sessiz sedasız gelmişti İsveç’e. Ama Kopa-Piantoni-Fontaine üçlüsü fırtına gibi girdi turnuvaya. Paraguay’ı 7-3 yenerlerken bu üçlüden 5 gol geldi. Bu maçta hat-trick yapan Just Fontaine, 13 golle gol kralı olacaktı Dünya Kupası’nda. Ama bu Fransa’yı 3-2 yenen Yugoslavya da onlara katılıyordu çeyrek final yolunda.
Mükemmel bir Brezilya
Gren, Nordahl, Liedholm, Gustavsson ve Hamrin, ev sahibi İsveç’in en büyük kozlarıydı. Bu oyuncuların tamamı İtalya Ligi’nde oynuyordu. 3-0’lık Meksika galibiyeti heyecan vericiydi. Ev sahibi, Macaristan’ı da 2-1 ile geçiyor sadece Galler ile 0-0 berabere kalıyordu. Galler, Juventus’ta oynayan John Charles önderliğinde çeyrek finalist oluyordu. Charles hem iyi bir golcü hem de iyi bir kesiciydi. Takım için hangi bölgede oynaması gerekiyorsa orada oynuyordu.
Brezilya bomba gibi bir takımla gelmişti kupaya. 4-2-4’ü mükemmelleştirmişlerdi. Avusturya önünde 3-0 ile kolay bir galibiyet aldılar. İngilizler önce Sovyetler sonra da Brezilya ile berabere kaldılar. Sonunda Avusturya ile de berabere kalınca Brezilya’nın 2-0’lık SSCB galibiyeti sadece play-off getirebildi onlara. O maçta Sovyetler, Ilyin’in golüyle kazanıp İngiltere’yi turnuva dışına itti.
Çeyrek finalde Fransa’nın rakibi Kuzey İrlanda’ydı. Kaleci Gregg ve Peacock’un sakatlıkları Kuzey İrlanda’yı zor duruma sokmuştu. Fontaine’in iki golüne Wisnieski ve Piantoni de katıldı. 4-0 kazanan Fransa yarı finaldeydi.
İsveç adım adım çıktı
Ev sahibi İsveç, Sovyetler Birliği önündeydi. İlk yarıda gol sesi çıkmadı. İkinci yarıda Hamrin ve Simonsson’un golleri İsveç’i çaktırmadan ve ahım şahım oynamadan yarı finale yükseltiyordu.
Almanlar, Yugoslavya önünde sertlik kartını kullandı. Nazik Yugoslav takımı, Juskowiak ve Erhardt’ın sert futboluyla yıldılar. Rahn’ın golü son şampiyonu yarı finale taşıyordu.
Brezilya, Galler karşısındaydı. Gal takımının en büyük eksiği sakat olan Charles’tı. Mel Hopkins, top cambazı Garrincha’yı durdurmuştu. Vava’nın yerinde oynayan Mazzola etkisizdi. 66. dakikada kilidi açan bu turnuvaya kadar kimsenin tanımadığı 17 yaşındaki Pele oldu.
İsveçli taraftarlar, turnuva boyunca takıma destek konusunda silik kalmıştı. Ama yarı finalde Batı Almanya ile oynanan maçta şovenizmin zirvesine çıktılar. İsveçli amigoların saha içine alınmasından, Alman yetkililere tribünde zorluk çıkarılmasına kadar değişik sorunlar yaşandı.
Fransa üçüncülüğü kaptı
Maç sırasında da hiç susmadı İsveçli taraftarlar. Almanlar organize olamıyordu. Yine de Schaefer’in 25 metreden attığı golle öne geçtiler. Ancak birkaç dakika sonra Liedholm’un topu eliyle kontrol ettiği atağın sonunda Skoglund beraberliği buldu. Üstüne Juskowiak oyundan atılıyor ve 38 yaşındaki Fritz Walter sakatlanıyordu. 9 kişi kalan Almanlar 3-1 kaybediyordu.
Diğer yarı finalde turnuvanın en golcü iki takımı karşı karşıyaydı. Brezilya, Fransa’yı 5-2 yenerken genç Pele iki gol atıyordu. Fransa, üçüncülük maçında Almanları 6-3 yenerek teselli buluyordu.
Sevinçleri 5 dakika sürdü
Final maçına çıkarken Brezilya’nın cüsseli hocası Feola beklenmeyen bir değişiklik yapmıştı. Sağ bek De Sordi’nin yerine bu kupada hiç şans bulamayan 4 yıl öncesinin oyuncularından Djalma Santos’u sahaya sürmüştü.
Daha 4. dakikada Liedholm, Gilmar’ı avladı. Brezilya, bu turnuvada ilk kez yenik duruma düşmüştü. İsveçlilerin sevinci 5 dakika sürdü.
Garrincha’nın çalım şovunun ardından ortasında Vava skoru eşitledi. Oyun tamamen Brezilya’nın elindeydi artık. Vava, Pele, Zagallo ve Pele. 5-2 kazanan Brezilya, tarihinde ilk kez dünya şampiyonu oluyordu.