SERVET YILDIRIM- Yüzbinlerce genç üniversite tercihlerini yaptılar, kayıt işlemlerini tamamladılar ve derslerin başlamasını bekliyorlar. Çok yakında hayatlarının belki de en önemli dönemi başlıyor. En az 35.000 saat sürecek olan bu dönemin keyifli, başarılı ve verimli olması tamamen değilse bile büyük ölçüde onların elinde.
Türkiye’de 10’larca üniversite her yıl binlerce mezun veriyor. Ne yazık ki, Türkiye ekonomisi bu mezunların hepsine istihdam yaratamıyor. Her yıl çok sayıda üniversite mezunu işsizler arasına katılıyor. Resmi verilere göre her beş gençten biri işsiz. Böylesine zorlu bir istihdam piyasasında fark yaratabilenler daha kolay ve daha iyi işleri bulabilecekler.
Öncelikle dört yıllık üniversite eğitimi boyunca kendinizi “iyi” hissetmeli, bunun için “iyi olmanın” yollarını bulmalısınız. Kolay değil; her bir dakikası önemli olan 35.000 saatten söz ediyoruz. Dünyanın en eski üniversitelerinden 609 yıllık University of St. Andrews öğrencilerine bazı tavsiyelerde bulunuyor. Özetle diyor ki:
*Bağlanın yani bağlantı kurun. Sessiz ve çekingen kalmayın. Konuşun, dahil olun.
*Aktif olun. Yapabildiğiniz şeyleri yapın. Yaptığınız şeylerden de keyif alın. “Mod”unuzu yükseltin.
*Dikkate alın, farkına varın. Size keyif veren basit şeyleri hatırlayın.
*Öğrenmeyi sürdürün. Yeni deneyimlere kucak açın; fırsatları görün; kendinizi şaşırtın.
Diplomanın yanına beceri katın
Mezuniyet özellikleri bilgi, beceri ve yeteneklerdir. Üniversiteler öğrenim süreci boyunca bu özellikleri öğrencilerine kazandırmayı hedeflerler. Üniversitenin görevi bunun sağlayacak fırsatları öğrencilere sunmaktır. Öğrencinin ödevi ise bu özellikleri geliştirebilmektir. Bir üniversite öğrencisinin hem müfredat hem de müfredat dışı aktiviteler yoluyla bazı nitelikleri kazanmasını bekler ve öğrencileri bu yönde teşvik eder. Çeşitlilik, liderlik becerileri, girişimci kafa yapısı ve küresel bir bakış gibi birkaç başlık altında toplanabilecek bir çok özellik vardır. Bunlar sosyal sorumluluk özelliğini geliştirmeye yardımcı olur.
Kısacası diploma her şey değildir. Diplomaya dayalı bir gelecekten çok beceri, yetenek, donanım ve ilişkilere dayalı bir geleceğin sizi beklediğini hatırlayın. Önde gelen şirketler sadece diplomanıza bakmıyorlar. Hangi yetenek ve becerilere sahip olduğunuza bakıyorlar. Kısacası, yeni yolculuğunuza başlarken, alabildiğinizin maksimumunu almaya ve verebileceğinizin maksimumunu vermeye çalışın.
Öğretim yetmez, eğitim şart
Plato’nun milattan önce 4’üncü yüzyılda kurduğu akademiden bu yana üniversiteler çok evrim geçirdiler ama temel olarak işlevleri değişmedi. Üniversiteler öğrenciye öğretim ve eğitim verirler. Öğretim aşağı yukarı bütün üniversitelerde aynıdır. Müfredat çerçevesinde benzer kaynaklarla aynı konular öğretilir. Üniversiteler arasında asıl fark yaratan ise öğrencilerine sundukları eğitimdir. Üniversite öğrenciye sadece müfredatı vermemeli, aynı zamanda ufuk, vizyon, dünyaya bakış, kültür ve renk kazandırmalıdır. İşte bu da eğitimdir.
*Bu eğitim sayesinde üniversiteler çevre ve iklim farkındalığı olan, insan haklarına saygılı, çeşitlilik ve kapsayıcılığı benimsemiş, cinsiyet eşitliğine inanan, sosyal sorumluluk duygusu gelişmiş bireyler yetiştirmelidir. Eğer öğrenciyseniz dört yılın sonunda bu tanıma uygun hale gelmelisiniz.
*Üniversitede akademik yeteneklerinizi geliştireceksiniz. Üniversiteniz size planlamayı, yazmayı, referans göstermeyi, alıntı yapmayı öğretecek. Bu ve benzeri konularda siz talepkar olun. Okullarınızdaki danışmanlarınızdan ya da ilgili birimlerden destek almaya çalışın. Bu desteği sağlamak okullarınızın görevidir. Eğer yapmıyorlarsa ısrar edin.
İngilizce olmazsa olmaz
*Yabancı dili ihmal etmeyin. Eğer yabancı dil ile eğitim yapan bir üniversitede değilseniz özellikle İngilizce yazma, konuşma ve anlama düzeyinizi mutlaka geliştirin. İyi seviyede konuşmak ve bu dilde okuryazar olmak hayatınızı kolaylaştırabilecek bir destek unsuru değil, iş hayatında var olabilmeniz için bir “olmazsa olmaz”ıdır. Hayatınızı kolaylaştıracak ve fark yaratacak olan ise ikinci, hatta üçüncü bir yabancı dili öğrenmektir.
*Bilgi teknolojilerini (BT) kullanmak öğrenciliğin artık bir diğer “olmazsa olmaz”ıdır. Öğrencilerin BT yeteneklerini geliştirmeleri beklenir. Bunu, hem dersleri takip etmek için hem de kişisel ve mesleki gelişiminiz için yapmak zorundasınız. Bazı uygulamaları kullanabilmeli, kavramları bilmelisiniz. Bugün birçok üniversite bir çok bölümde temel bir bilgisayar eğitimi veriyor. Ancak bunu yeterli görmeyin. Fark yaratmak ve iş ararken avantaj sağlamak istiyorsanız bilişim teknolojisini kendi meslek dalınızda etkin kullanmak zorundasınız. Bunu ya dışarıdan alacağınız kurslarla ya üniversitenizde alacağınız seçmeli derslerle veya bulduğunuz online imkânlarla yapmalısınız. Buna bilişim ya da teknoloji okur-yazarlığını kazanmak da diyebilirsiniz.
İlişki yönetimi kritik
*Liderlik yeteneğinizi geliştirin. Bunun için üniversiteniz size “koç”luk desteği sağlamalıdır. Bu noktada önemli olan öğrencinin mezun olduğunda motive ve kendine güveni tam bir birey olmasıdır. Karşılaştığı baskılarla baş edebilmeyi öğrenmelidir. Bu süreçte öğrenciler hem üniversite yaşamları boyunca hem de mezun olduktan sonra kullanacakları gerekli yetenekleri geliştireceklerdir. İyi üniversiteler bu sorumluluklarının farkındadırlar. Eğer değillerse bile siz talep edin. Araştırın, zorlayın.
*Üniversite yaşamınız boyunca iyi ilişkiler geliştirmeye, dostluklar kurmaya çalışın. Bunun da yolu etkili iletişimden geçer. Ünlü sözü unutmayın: “Önemli olan ne bildiğiniz değil, kimi tanıdığınızdır.” Bu tavsiyenin ne kadar önemli olduğunu hayatınızın ilerleyen yıllarında daha iyi fark edeceksiniz. “İlişki yönetimi” denilen kavramın ne kadar kritik olduğunu öğreneceksiniz.