Modern hobo, şehirlerden ya da plazalardan bunalanların teknolojiyi en iyi şekilde kullanarak dünyayı gezdiği, göçmenliğin modernize edilmiş hali olarak tanımlanıyor. Tüm her şeyi yeri geride bırakan Ensar Sevindik de ‘modern hobo’yu tecrübe etmek için yollara düştü. Gürcistan ve Rusya’ya gerçekleştirdiği ilk seyahatinden sonra eşsiz yol anılarından başka bir şey düşünemeyen Sevindik, sonrasında sadece karşılaşacağı insanlara güvenerek sürdüreceği bir yaşamı tercih etti.
‘ERGENLİK ENERJİMLE BEN DE AYNISINI İSTEDİM’
Ensar Sevindik dünya turu yapmaya karar vermede ilk defa 16 yaşlarındayken okuduğu Jack London’ın ‘Demiryolu Serserileri’ kitabından etkilendiğini söyleyerek, “London, saf yol macerasının peşindeydi. O ergenlik enerjimle ben de aynısını istedim. Sonra sanırım ilgim hep o yönde oldu. Okuduklarım, izlediklerim hep macera ve yolla ilgiliydi. O kitaptan aylar sonra da ilk otostopumu yapmıştım. Uyanışım öyle oldu. Birçok kısa ve uzun yol macerası yaşadım. Biraz da İngilizce öğrenince ne zaman döneceğimi bilmediğim bilinmez yollara düştüm” dedi.
Ensar Sevindik ‘tam zamanlı gezgin’ olarak 5 yıldan fazla süredir yollarda ve şimdiye kadar 50 ülkeyi gezdi. Türkiye’den ayrıldığında cebinde sadece 5 dolar olduğunu dile getiren gezgin ulaşımını çoğunlukla otostop yaparak ama yeri geldiğinde de uçak, tren, vapur ve otobüs kullanarak sağlıyor. Otostop yolculuklarının ücretsiz olmasından çok, kendisi için felsefi bir yönünün olduğunun altını çizen Sevindik, “Yeni bir ülkeye vardığınızda, yerel kültürü anlayabilmek için otostoptan daha iyi bir yöntem bulamazsınız. Öyle ki geçen 10 ayda, Güney Amerika’da yaptığım otostop yolculukları sayesinde şu an İspanyolca konuşabiliyorum” bilgisini paylaştı. Ensar Sevindik konaklama için ise yine ücretsiz olmasından ziyade dünyanın her noktasında yeni aileler, ortamlar tanımasını sağladığını belirttiği Couchsurfing uygulamasına başvuruyor.
‘HER ZAMAN BİR SIRT ÇANTASI KADAR EŞYAM OLDU’
Yerleşik hayata hiç adapte olamadığını ve her zaman bir sırt çantası kadar eşyasının olduğunu anlatan gezgin, “Fazlasına ihtiyaç duymadım. KKTC’de üniversite okurken bile her an bir sonraki sabah dünya turuna çıkacak kadar hazırdım. Zaten öyle de oldu. Bir sabah ansızın yollara düştüm. Ne beni bir yerde sabit tutacak ilişkiler kurdum ne de materyaller satın aldım. Dünya turuna 16 yaşında, o ilk otostop yolculuğumu yaptığım günden sonra hazırdım” şeklinde konuştu.
Yolculuğunun ilk yılında sokaklarda ukulele çalarak cep harçlığını toplayan Ensar Sevindik, müzisyen olmadığını ve 3-5 nota dışında ukulele çalmayı dahi bilmediğinin altını çizerek ekledi:
“İnsanlar yaptığım müzik için değil, kartonda yazılı hikayeme destek oluyorlardı. Acıktığımda genellikle alışveriş merkezleri veya restoranlarda insanların artırdığı yemekleri toplayarak karnımı doyuruyordum. Sonraları gittiğim ülkelerde el yapımı bileklikler satmaya başladım. Şimdi iki ayrı firmayla sponsorluk anlaşmam var. Büyük paralar kazanmıyorum. Elime geçen para asgari ücretin bile epey altında. Yine de insanlarla iletişim kurmayı becerebiliyorsanız ve az çok hayatta kalma yetenekleriniz varsa, dünya turu yapabilmek için aylık binlerce dolar kazanmanıza gerek yok.”
‘ARTIK 1 HAFTA ÖNCEKİ ENSAR BİLE DEĞİLİM’
Şimdiye kadar gezdiği ülkeler arasında kendisini en etkileyen yere İran cevabını veren Sevindik, “O ülkeyi hakkıyla gezmiş, hangi milletten olduğu fark etmeksizin her gezginin vereceği cevabı veriyorum ve orası da İran. Belki bir gün tüm dünyayı gezeceğim, olur ya teknoloji el verirse Ay’ı, Mars’ı ziyaret edeceğim. Ancak İran her zaman beni kültürü ve insanıyla en etkileyen ülke olarak kalbimde kalacak” dedi.
Yaptığı seyahatler sonucu hayatında ne gibi farklılıkların olduğunu anlatan Ensar Sevindik, “Öncelikle her günü bir öncekinden bambaşka olan bir hayatın içindeyim. Bu sebeple diyebilirim ki ben bir hafta önceki Ensar bile değilim. Sürekli yeni tecrübelerle yaşlanıyorum. Hayatım kendisi sürekli değişen bir süreç. Karşıma çıkacakların bir limiti yok. Hayatımı tam bir özgürlük ve rast gelmeler üzerine yaşıyorum. Gerçekleşen ve gerçekleşecek olasılıkları sizler hayal edin” şeklinde konuşarak şunları söyledi:
“Kazandığım en büyük farkındalık millet, kültür, dil, din ve ırk fark etmeksizin dünyanın hangi noktasında olursak olalım -bu bir yerli kabilesi de olabilir, metropol insanı da- aslında hepimizin özünde aynı olduğu. Benim bir hayalim var. İsterim ki dünya üzerindeki istisnasız herkes 1 yıllık bir dünya turu yapsın. Eğer bu gerçekleşirse şu anki mevcut bütün dertlerimizden kurtulacağımızı düşünüyorum.”
“Gezgin olmamdaki en büyük neden başarılı bir yazar olabilmek” diyen Ensar Sevindik kitap yazmaya başlamasını, “19-20 yaşımdayken berbat, kısa kurgu hikâyeler yazıyordum. O zamanlar yazdıklarım, genellikle okuduğum kitaplardan aşırdığım karakterler, mekânlar ve hikâyelerin harmanıydı. Neredeyse hiçbiri bana ait değildi. Bu durum beni rahatsız etmeye başladı. Bana ait eşsiz hikâyeler yazabilmek istiyordum. Otostop maceralarımın dönüşünde şunu fark ettim. Ne zaman bir yolculuktan dönsem kendi karakterlerimi, mekânlarımı ve hikâyelerimi yazabiliyordum çünkü yolda tanıştığım insanlar karakter, kendi perspektifimle gördüklerim mekân ve başımdan geçen ya da öznesinden duyduklarım da eşsiz hikâyeler oluveriyordu. Anladım ki bir yazarın yazabilmesi için 3 şeye ihtiyacı var: Karakterler, mekânlar ve hikâye. Bu üçlünün en zengin olduğu maden de yol, yolda olmak” sözleriyle anlattı.
Ensar Sevindik ilk kitabı ‘bi’keresi’ni yazarken önceliğinin başından geçen en ‘modern hobo’ anılarını sade ve akıcı bir dille okuyucuya anlatmak olduğunu dile getirerek, “Kitapta başıma gelenlerin hepsi gerçek. Sadece bazı dostlarımın mahremiyetini korumak için isimlerde ve tanımlayıcı özelliklerinde değişiklikler ve bazı olayların tarihiyle ufak oynamalar yaptım. Bu anı kitabını okuyucunun beni tanıması için yazdım” dedi.
Şimdilerde Bolivya’nın Samaipata Kasabası’nda olan Ensar Sevindik, bir süreliğine yerel bir kafede konaklama ve yemek karşılığında gönüllü olarak çalışıp, Bolivya’nın ardından Peru’ya geçmeyi ve Alaska’ya kadar yolcuğuna devam etmeyi planlıyor. Dünya turuna çıkmak isteyenlere ise önerisi şöyle:
“Hiçbir paranın satın alamayacağı tecrübelere ve hiç bir okulun veremeyeceği bir eğitime kendinizi hazırlayın. Eğer değerini bilir, hakkını verirseniz her gece uyumadan önce daha değerli ve daha insan hissedeceksiniz.”