2024 James Dyson Ödülü ulusal kazananı ALGBIO oldu

Problem: Dünyada hızla artan sanayileşme ve kentleşme, su kaynaklarını kirletirken, atmosfere büyük miktarda sera gazı salınmasına neden oluyor. Bu durum, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi küresel sorunları tetikliyor. Bu yılın James Dyson Ödülü Türkiye Ulusal Kazananı Algbio da, CO2 emisyonları ve atık sularla mücadele ederek bu önemli problemlere çözüm sunuyor. 

İcat: Algbio, CO2 yakalamak ve atık suyu arıtmak için mikroalgleri kullanıyor. Bu sistem, mikroalglerin büyümesini optimize eden biyoreaktörler sayesinde bunları biyoyakıtlara ve biyoplastiklere dönüştürüyor. Böylece emisyonları azaltıyor, su kalitesini iyileştiriyor, iklim değişikliğini hafifletiyor, deniz ve hava kirliliği, fosil yakıtlar ve son olarak plastik kirliliği gibi sorunları çözüyor.

Proje, atık yönetimi ve karbon emisyonlarının azaltılmasına katkı sağlayarak, çevreyi koruma ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma konusunda topluma fayda sağlıyor. Algbio’nun mikroalg büyümesini optimize etmeye odaklanması, gelişmiş karbon yakalama ve atık su arıtımı için alg büyümesini en üst düzeye çıkarmak üzere kanal havuzlarının kullanımı da dahil olmak üzere gelişmiş mühendislik stratejilerine odaklanan 3 ton kapasiteli bir operasyonun kurulmasına yol açtı. Bu havuzlar, azot ve fosfor gibi kirleticilerin yüzde 95’ine kadarını etkili bir şekilde gidererek geleneksel yöntemleri geride bıraktı. Mikroalglerden biyoyakıt üretiminin titizlikle test edilmesi, maliyet etkinliğini ve mevcut motorlarla modifikasyon olmaksızın uyumluluğunu gösteriyor.

Genç mühendisler, tasarımın ilham kaynağının, İstanbul gibi büyük şehirlerde ve dünya genelinde gözlemledikleri ciddi çevresel sorunlar olduğunu söylüyor. Özellikle İstanbul’da denizlerdeki müsilaj sorunlarının ve yoğun CO2 emisyonlarının, şehrin biyolojik çeşitliliğini ve ekosistemini tehdit ettiğini vurguluyorlar. 

Algbio, 2024 James Dyson Ödülü Ulusal Kazananı olarak, medya görünürlüğünün yanı sıra projeyi geliştirme ve ticarileştirmede atacağı sonraki adımları desteklemek üzere 5.000 Sterlin’lik ödülün de sahibi oldu. Kazandıkları bu ödülün, projelerini bir sonraki aşamaya taşımak için büyük bir fırsat olacağını söyleyen genç mühendisler, bu fonu, prototiplerini daha da geliştirip test etmek ve tasarımlarını iyileştirmek için kullanmayı planladıklarını, böylelikle bu sürecin, hem ulusal hem de uluslararası pazarda daha güçlü bir konuma gelmelerini sağlayacaklarını belirtiyorlar.

Algbio, 2018 yılında Marmara Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü’nden mezun olan, yüksek lisansını Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik üzerine yapmış ve hali hazırda Doktorasını da Yeditepe Üniversitesi Biyoteknoloji üzerine yapan Selen Şenal ve Gebze Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü’nden mezun Ceyda Güneş tarafından tasarlandı.

James Dyson Ödülü Ulusal Kazananı Selen Şenal ödüle dair şunları söyledi: “James Dyson Ödülü’ne başvurmamızın temel nedeni, yenilikçi mühendislik çözümlerimizle küresel çevre sorunlarına dikkat çekmek ve bu sorunlara etkili çözümler sunma arzumuzdur. Yarışma, projelerimizi dünya çapında tanıtmak ve daha geniş bir kitleye ulaştırmak için önemli bir fırsat sundu. Yarışma hakkında bilgiyi sosyal medya toplulukları aracılığıyla edinmiştik.

Dyson jüri temsilci grubunda yer alan Dyson’da Kıdemli Mekatronik Mühendisi Mehmet Akbulut ise, “Dyson’da dünya problemlerine çözüm bulmaya çalışırken, bir yandan da bu çözümlerin sürdürülebilir, çok yönlü ve az maliyetli olmasına özen gösteriyoruz. Algbio projesi atık sular ve CO2 emisyonları gibi global düzeyde de çok büyük problem olarak gözüken sorunlara çözüm olurken aynı zamanda biyoyakıt ve biyoplastik üretiyor. Ülkemizin böylesine prestijli bir yarışmada böylesine güçlü bir projeyle de boy göstermesi ayrıca mutluluk verici. Ulusal kazananımızı tebrik ediyorum ve ona global yarışmada başarılar diliyorum.” dedi.

Algbio, James Dyson Ödülü’nün bir sonraki aşaması olan,16 Ekim’de Dyson mühendisleri tarafından seçilecek uluslararası İlk 20 listesine kalmaya çalışacak. Ardından 13 Kasım’da da James Dyson tarafından seçilecek uluslararası kazananlar açıklanacak.

Ulusal İkinciler

MigRelieve

Problem: Günümüzde Migren ağrısı çeken insanlar, hayatlarına ve günlük aktivitelerine devam etmede zorluk yaşıyorlar ve ilaca çok fazla bağımlı kalıyorlar.

Çözüm: İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Ürün Tasarımı mezunu Yusuf Sayın’ın icat ettiği MigRelieve, migren ağrısını doğal yollarla hafifletmek ve ilaç bağımlılığını azaltmak için tasarlanmış alternatif bir tıbbi üründür. “C” şekli, soğuk kompres, sıcak kompres ve ritmik titreşim terapisiyle trigeminal ve vagus sinirlerini hedeflerken baş üzerinde stabilite sağlıyor. Trigeminal ve vagus sinirlerini hedef alan sıcak kompres, soğuk kompres ve titreşim terapisi sunuyor. MigRelieve, sıcaklık kontrolü için bir Peltier mekanizmasına ve ısı dağıtımı için alüminyum bir soğutucu ile mini bir titreşim motoruna sahiptir. Mikro denetleyici tabanlı bir platform tarafından çalıştırılıyor ve bir sıcaklık sensörü, lityum polimer pil, LED göstergeler ve termal pedler içeriyor. MigRelieve, migren ağrısını çok yönlü bir yaklaşımla yöneterek yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

FlexCare

Problem: Dizlerinde problem olan, ameliyatlı veya fizik tedavi seanslarına ihtiyaç duyan insanların tedavi için önemli ölçüde zaman kaybetmesi ve zorluklarla karşılaşması.

Çözüm: İstanbul Bilgi Üniversitesi Endürstriyel Tasarım bölümünden mezun Zeynep Alkaya’nın geliştirdiği FlexCare, diz hastalıkları için bir diz tedavi kitidir. Tedaviyi hızlandırıyor ve fizik tedaviye kolay erişim sağlıyor. Kit, doktor ve fizyoterapistlerin gözetimi altında stabilizasyon, soğuk terapi ve elektroterapi yöntemlerini birleştiriyor. 

FlexCare Diz Tedavisi kiti üç ana tedaviyi entegre ediyor: stabilizasyon, kriyoterapi ve elektroterapi. Stabilizasyon bileşeni, sağlık uzmanları tarafından ayarlanan yerleşik bir mekanizma ve ROM (Eklem Hareket Açıklığı) menteşe sistemi aracılığıyla özelleştirilebilen, patella ve yan bağların etrafında şişirilebilir bir sisteme sahip bir destek içeriyor. Kriyoterapi için bir korse, üst kısım sıcaklığını korurken ciltle temas eden alanı soğutan bir Peltier sistemi barındırıyor. Kontrol cihazı sayesinde hasta tedaviyi başlatabiliyor. Her 15-20 dakikalık seanstan sonra yeniden şarj edilmesi gereken bir lityum pil güç sağlıyor. Elektroterapi, bir elektrot yerleştirme sayfası, elektrotlar, kablolar ve bir cihaz içeriyor. Uzmanlar elektrotları hastanın ihtiyaçlarına göre ayarlıyor; perçinli yüzeyler bunları levha aracılığıyla sabitliyor. Kablolar önceden yüklenmiş parametrelerle cihaza bağlanıyor ve gözetim altında hasta kontrollü ayarlamalara izin veriyor. Pimler, elektrot pozisyonlarını seans sonrasında sabitleyerek gelecekteki kurulumları kolaylaştırıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir