Holly Mara, 1985 yılında gözlerini New York, Chester’da açtı. Kırsal bir bölgede sanatla dolu bir çocukluk geçirdi. “Ailem yaptığımız her şey konusunda ablamı ve beni destekledi” diyen Holly, Hristiyan kültürüyle iç içe büyüdü. 17 yaşında hayatına giren Türk arkadaşı ise onu Mevlana’yla tanıştırmıştı. “Aslında en iyi arkadaşım Türk’tü ama Müslüman değildi. Bana Mevlana’yı tanıttı. Ben ilk defa onunla seccade gördüm, ilk defa Türk kelimesini duydum. Hem de Mevlana’nın kitaplarını, düşüncelerini okumaya başladım” diyen Holly Mara, 16 yaşına kadar dünya hakkında çok fazla düşünmemişti. Peki, Holly Mara’nın yolu Türkiye’yle ve İslam’la nasıl kesişmişti?
‘BİR ŞEYLER BANA DOĞRU GELMİYORDU’
“Genelleme yapmayı sevmem ancak Amerikalı olarak birçok şeyden uzak kalıyoruz, bir de kendimizi çok büyük gördüğümüz için diğer ülke ve kültürler hakkında pek düşünmüyoruz. Ancak Türklerle tanışınca ilgimi çekti ve daha fazla tanımak istedim. Açık fikirli olmamanın kimseye faydası yok” diyen Holly Mara’nın, Türkiye’ye uzanan hikayesi ise şöyle:
“Üniversitedeyken araştırma yapıyordum. Bir boşluk hissediyordum ve içimde yol bulmaya çalışıyordum. Hristiyanlık bana yeterli gelmiyordu, doyurmuyordu. Başka bir yol bulmaya çalışıyordum. ‘Hz. İsa Tanrı’nın oğlu değil, hiçbir insan Tanrı olamaz’ gibi geliyordu. Böyle hissettiğim için de tamamen kabul etmek zor geliyordu. Devamında ise bir araştırma yaptım. Bir tiyatro grubuyla Çin’e gitmiştim. Orada Budizm hakkında araştırma yaptım, Yunan mitolojisi dersleri aldım. Çocukluktan beri tanıdığım Yahudi arkadaşlarım vardı, din hakkında konuşurduk. Onların inandığı şeyleri de biliyordum. Ancak hep ‘Bir din olsa, bütün peygamberleri kabul etse. Bir Tanrı olsa ne güzel olurdu’ diye düşünüyordum. Çin’e gidince ilk defa orada bir camiye girdim. Batı Çin’de çok eski bir cami vardı, oradaki imamın konuştuklarından ve camiden çok etkilendim. Yolculuk hakkında ne keşfettiğimi yazarken huzur kelimesini not ettiğimi hatırlıyorum.”
‘MERHAMETLİ BİR ÜLKE OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYORUM’
Holly, Çin gezisinin ardından üniversitede de Türklerle tanışıp konuştu, böylece İslam’ın onun için aradığı din olduğunu fark etti. Holly, “Arkadaşlarımın konuşmaları ve davranışlarıyla da birleştirince içimden ‘Bu doğru yol’ demek geldi. Kabul ettim, sonrasında bana çok mantıklı gelmeye başladı” dedi.
ABD’de bir Türk ile evlenen Holly Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrası Türk kültürünü ve insanlarını daha da çok sevmişti. Hatta her yaz Türkiye’de kalıyor, sonrasında ABD’ye dönüyordu. “Türk arkadaşlarım ‘Sen bizden daha Türk’ oldun diyerek şakalaşıyorlardı. Çünkü Amerikan yemekleri yapmayı çok bilmiyordum, sürekli Türk yemekleri yapardım” diyen Holly Mara için onu Türkiye’ye ve Türk insanına çeken şeyler; Türklerin samimiyeti, ilgisi, çalışkanlığı ve içten sohbetleriydi. Türklere karşı çok sıcak ve yakın hissettiğini, “Bana en yakın arkadaşım gibi hissettiriyorlar” diyerek açıklayan Holly Mara, Türkiye hakkındaki düşüncelerini şöyle özetledi:
“Türkiye’de hem Avrupa tarzı var hem de bazı parçaları etnik. Aynı zamanda Türk kültüründen, Orta Asya’dan geleneksel motifleri de görebiliyorsun. Bu sebeple Türkiye’de hiç sıkılmıyorsun. Her gün yeni bir şey dikkatini çekiyor. Çok düşünceli, misafirperver insanlar var. Türkiye’de de, ABD’de de tabii ki problemler var ancak genel olarak merhametli bir ülke olduğunuzu düşünüyorum. Bazı konularda birbirinizle zor anlaşıyorsunuz ancak aynı zamanda beraber yaşama konusunda anlayışlı olup saygı göstermeye de çalışıyorsunuz.”
BENİ GÖREN BARBİE ZANNEDİYORDU’
Evli olduğu zamanlar kısa bir dönem Uşak’ta, sonra da Ankara’da yaşayan Holly, bir yılı aşkın süredir de İstanbul’da hayatını devam ettiriyor. En çok şaşırdığı konu ise yolda gördüğü dilenciler. “ABD’de evsiz insanlar uyuşturucu gibi sebeplerden sokakta olur. Burada anneler kucaklarında bebekleriyle para istiyor ancak görenler pek de oralı olmuyor. İlk geldiğimde bu olaya çok şaşırmıştım. Ancak arkadaşlarım bana durumu açıkladıktan sonra anladım. Fakat kendi niyetimden dolayı yine de yardım etmeye çalışıyorum” diyen Holly’e en sık sorulan sorulardan biri ise baş örtüsüyle alakalı.
“Ben kendim türban takmak istedim. Çoğu zaman Batı kültüründe güzelliğe çok fazla bir değer biçildiği, iç güzelliğine çok önem verilmediği için ‘Beni iyice tanısınlar’ diye düşündüm. Ruhumun ve beynimin tanınması için başımı kapattım. İnsanlar beni ilk gördüğünde Barbie zannediyor, genel olarak içi boş gibi görüyorlardı. Ciddiye alınmadığımı hissediyordum. Başımı kapatınca kendimi çok iyi hissettim. Farklı grupların arasında vücudumu kapatıyorum ancak başımı açıyorum. Mesela ABD’de genellikle türbanlı dolanıyorum. Belki beni öyle görüp soru sorabilirler, bir şeyler öğretebilirim, anlatabilirim diye düşünüyorum. Tek nedenim bu değil ancak böyle bir nedenim de var. Ben daha rahat hissediyorum, daha güçlü hissediyorum. İnsanlar benim fikirlerimi daha ciddiye alıyor gibi hissediyorum.” – Holly Mara
‘ANLAŞAMADIKLARINI GÖRÜNCE ÜZÜLÜYORUM’
Şimdi İstanbul’da kısa filmler çeken Holly, buradaki arkadaş grubuyla çok mutlu. “Açık fikirli, araştıran, sanat seven bir arkadaş grubu istiyordum ve burada buldum. Ondan kalmaya karar verdim” diyen Holly’i Türkiye’yle ilgili üzen noktalar ise zaman zaman farklı görüşlere karşı önyargının olduğunu görmesi. ABD’de de benzer bir durum yaşandığından çok rahatlıkla bunu anladığını ve kendi başörtüsü takma şekliyle ilgili de çok yorum aldığını söyleyen Holly, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de insanların birbirini dinlemeye ve anlamaya çalışmadığını gördüğümde üzülüyorum. Çünkü ben dünyayı da gezdim. Pakistanlı, Amerikalı, Somalili, Hindistanlı Müslümanlarla da tanıştım. Azerbaycanlı, Afganistanlı, Endonezyalı insanlarla da konuştum. Buraya gelince her şey daha farklıydı, özellikle İslam konusunda. Çünkü her kültürün İslamı yaşama tarzı çok farklı. Ancak Türkiye’de bu sanki bir taneymiş gibi görülüyor. Bu konuda Türk Müslümanların birbirini çok yargıladığını düşünüyorum. Böyle olunca üzülüyorum. Ben de mesela bu konuda çok yorum alıyorum. Bana ‘Neden başını böyle kapatıyorsun?’ diye soranlar oluyor. Her kültür İslam’ın parçasına ayrı bir değer katıyor.”
‘NEDEN TÜRKİYE’YE GELDİN?’
‘Neden Türkiye’ye geldin?’ sorusunu da sıkça aldığını söyleyen Holly, Türkiye’de mutlu olduğunu söyleyerek ABD’ye gitmek isteyen ve oranın çok güzel olduğunu düşünenlere şu tavsiyeleri vererek sözlerini noktaladı:
“Türkiye’de kaldığım sürece boyunca ABD’ye de daha dengeli bakıyorum. Dünyanın neresine giderseniz gidin artıları ve eksileri olacak. ABD’ye daha iyi şartlar için gitmek isteyenleri anlıyorum. Ancak ABD’de arkadaş bulmak, birinden yardım istemek gibi şeyler çok zor, bağ kurmak pek mümkün değil. Amerikalılar çok yakın ilişkiler kuramıyor, herkes kendi hayatına odaklanıyor. Fırsatları daha iyi olabilir ancak ilk senelerde alışmak için sıkıntı yaşarsınız. Gidecekseniz bir arkadaşınızla gitmenizi tavsiye ederim. Ailenize de çok düşkünseniz Türkiye’den gitmek çok zor gelebilir. Buradayken ben de ailemi özlüyorum ancak oradayken Türkiye’yi de özlüyorum. Gelecekte ne olur bilmiyorum. Şimdilik burda yaşamaktan mutluyum. Çünkü buranın denizi çok güzel. ABD’de okyanus var ancak çok bulanık. Denizi seviyorum, Türkiye’de olmayı seviyorum. Burası benim için daha çok ev gibi oldu.”